"Evet anne, her şeyi aldığıma eminim." gözlerime vuran güneşe daha fazla dayanamayarak güneş gözlüğümü tişörtümden alarak taktım.
Haftasonu olduğundan dolayı Gemma'nın ve babamın tatil günleriydi. Bizde bu güzel günü plaja giderek değerlendirmeye karar vermiştik.
Dışarıdan daha sıcak olan arabaya bindiğimde yaptığım ilk iş camları sonuna kadar açmak olmuştu. "Babacım, lütfen klimayı açar mısın?"
Yanıma oturmuş olan Gemma'ya baktım. Güneşten dolayı burnu şimdiden kızarmaya başlamıştı.
Açıkca söylemem gerekirse plaja gittiğimiz için pek mutlu değildim. Küçüklüğümden beri nedensizce denizden veya havuzlardan korkuyordum.
Ancak şunu da söylemem gerek ki kumlara uzanıp güneşin keyfini çıkarmak ve bir yandan da buz gibi limonata yudumlamak harika hissettiriyordu.
Aslında denize hiç girmiyor da değildim. Kenarlarında Gemma ile birlikte az oynamamıştık. Ama iş denizin biraz daha ilerisine gitmek olunca vücudumu tarif edilemez biz korku ele geçiriyordu ve titreyerek oradan uzaklaşıyordum.
Yaklaşık bir saatlik yolculuğumuzun ardından plaja gelebilmiştik. Babam arabayı park ettikten sonra hepimiz aşağıya inerek sonsuzluğa uzanan maviliği ve insan kalabalığını süzdük.
"Şurası güzele benziyor." Annemin işaret ettiği yöne baktım. Denize uzak bir alan olduğunu görünce rahatladım. Bugün kesinlikle planlarım arasında denize girmek yoktu.
Alana gelip eşyalarımı koyarken Gemma çoktan üzerini değiştirmiş ve annemle birlikte denize ilerlemişti bile.
Babam da benim için yeşil olan şemsiyeyi açıyordu. Bende sandalyelerden birini şemsiyenin altına alarak üzerimdeki tişörtü çıkardım.
"Ben biraz etrafı dolanacağım." kafamı aşağı yukarı sallayarak babamı onayladım.
Babamın uzaklaşmasıyla biraz etrafa bakındım. Denizdeki insanlar gülüşerek birbirlerine su fırlatıyorlardı. Denizin dışında birkaç kişinin de voleybol oynadığını gördüm.
Gözetleme işimi bitirince yanımda getirmiş olduğum kitabı alarak kaldığım yerden okumaya başladım.
Tahminimce yarım saat sonra babam yanıma gelerek elindeki buzlu limonatayı bana uzattı. "Al bakalım." teşekkür ederek elindeki içeceği aldım.
"Korktuğunu biliyorum ama en azından kenarlarda durabilirsin." dedi getirdiğimiz havlulardan birine oturup güneşlenirken.
"Bu günlük girmesem?" limonatamdan bir yudum alarak babama bakmaya devam ettim.
"Peki sen bilirsin. Teklif var ısrar yok." Güneş gözlüğünün altından bana göz kırparak gülümsedi.
Annem ve Gemma'nın nerede olduğunu bulup birkaç dakika onları izleyerek gülümsedim. Ardından yarılanmış limonatamla kitabıma geri döndüm.
"Gel biraz seninle de denize girelim." hiç beklemediğim bir anda karşımda Gemma'yı görünce istemsizce kaşlarım yukarı kalktı.
Kafamı sağa sola sallayarak istemediğimi belirttim. Ancak Gemma kolumdan tutarak beni çekiştirmeye başladı.
İstemeye istemeye sandalyeden kalkarken Gemma'ya doğru bağırdım. "İstemediğimi söyledim."
"Hadi ama Harry, denize girmezsen korkunu asla yenemezsin." denizin kenarına geldiğimizde kolumu çekiştiren el gevşedi.
Gemma'nın haklı olduğunu bilsem bile içimden bir ses şu an da denize girmemem gerektiğini söylüyordu.
"Peki ama istediğim zaman hemen döneceğiz." Gemma kafasını sallayarak gülümsedi ve beni denizin kenarındaki küçük dalgaların içine soktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOULOU - ( Larry )
FanfictionLouis, yeni komşusu olan Harry'e sinirlendiği için bahçesine domates fırlatıyor.