Montumu portmantoya astıktan sonra kırmızı ve yeşil renklerinin hakim olduğu salona adımladım. Tanrım, burası harika görünüyordu!
"Hoşgeldin Harry." Lottie bana doğru elini uzattığında elini sıkıp onu kendime çektim ve kollarımı bedenine sardım. "Hoşbuldum Lottie. Ayrıca bu kadar soğuk davranmana gerek yok, biz arkadaş sayılırız." Güzel yüzlü kızı kendimden uzaklaştırğımda yanaklarının kızarmış olduğunu fark ettim.
Lottie ile ufak bir sohbete daldığımız sırada merdivenlerden kırmızı kazağıyla Louis indiğinde bütün dikkatim üzerindeki bol kazak ile muhteşem görünen çocuğa çekilmişti. Bol kıyafetleri seviyordu sanırım?
"Hoşgeldiniz." anne ve babamla tokalaştıktan sonra yanıma geldiğinden Lottie anında yanımızdan ayrıldı. "Hoşgeldin Harold." ellerimi ellerinin arasına alarak gülümsedi. "Hoşbuldum."
"İsterseniz masaya geçelim." dedi Louis'nin annesi. Hepimiz onu onaylayarak masaya yerleştik. Kızlar yan yana otururken Louis benim yanıma oturmak için ısrar etmişti.
Yemekler o kadar iştah açıcı görünüyordu ki karnımın hafifçe guruldamasına şaşırmamıştım.
Yemekten sonra saat gece yarısına yaklaşmıştı. Yemek boyunca düşündüğümden daha çok eğlenmiştim. Kızlar kesinlikle güzel espriler biliyorlardı. En azından benim kimse tarafından beğenilmeyen tak-tak şakalarımdan daha güzel.
İki aile de şöminenin önüne oturarak bir süre odun çıtırtısını dinledi. Sessizliği bozan annesinin yanına kıvrılmış çam ağacındaki bir süsle oynayan Phoebe oldu. "Neden Jenga oynamıyoruz?"
Küçük kızın bu önerisi üzerine kardeşleri de ayaklanarak üst kattaki taşları getirdiler. Onlar heyecanlı bir şekilde oyunu kurarken annem ve Bayan Tomlinson koyu bir sohbete dalmış gibiydiler. Babam ise... yılbaşı programı izleyerek uyumamaya çalışıyordu.
Hazır herkesin dikkati başka yerdeyken Louis'ye yaklaştım. "Her şey çok güzel olmuş." elimi tutarak üzerine bir öpücük bıraktı. "Sen geldiğin için bu kadar güzeller."
Kızararak kafamı eğdiğim sırada Daisy yanımıza gelerek oyunun hazır olduğunu söyledi. Kızlarla birlikte epey bir vakit geçirip sohbet eşliğinde oyun oynadık. Lottie üst üste iki kere kazanınca evin içinde zıplayarak dolaştıktan sonra nefes nefese abisinin yanına gelip ödül olarak on dolar istemişti. Louis ise ona on dolar yerine bir dolar verince suratı asılmıştı.
Geri sayıma çok az bir vakit kala annemler masa başında hâlâ sohbet ediyorlardı. Annem kafasını geriye atarak kahkaha atınca gülümsedim. Tomlinson ailesini sevmesi hoşuma gidiyordu.
Babamın yanındaki tekli koltuğa oturduğum sırada Louis koltuğun arkasından kulağıma fısıldayarak "Yukarı çıkıyorum." deyince sabredemeyerek ben de peşinden çıktım.
Odasına geldiğimde kasvet ve huzurun aynı an da içime işlemesi üzerimde garip bir etki yaratmıştı. Yatağında oturmuş olan Louis'nin yanına gittiğimde karşına oturmamı istedi.
Karşısına geçip bağdaş kurduğumda ellerimle ellerini birleştirdi. "Yeni yıla seninle gireceğim." kafasını eğerek gülümsedi. "Normalde Noel'leri sevmem. Hep başıma kötü olaylar gelir. Ama bu Noel..." kafasını kaldırarak dalmış olan gözlerime baktı. "Hayatımdaki en güzel Noel oluyor."
Ne diyeceğimi bilemeyerek sadece gözlerine baktım. Bana o kadar güzel bakıyordu, o kadar güzel şeyler söylüyordu ki bir an bunların bir rüya olup olmadığını düşündüm.
Yüzüme doğru eğilerek yanağıma bir öpücük bıraktı. "Bunlar bir rüya değil Harold, korkmana gerek yok." dedi aklımı okumuş gibi.
Ellerimi bırakıp yere, yatağın ayak ucuna doğru uzanarak pembeler ile sarılmış bir paket aldı. "Ne almam gerektiği konusunda çok düşündüm. Umarım beğenirsin." elindeki paketi bana uzattığından yüzümü buruşturdum. "Of Lou, ben heyecandan paketimi aşağıda unuttum." kıkırdayarak paketi ellerime bıraktı. "Önemli değil meleğim. Aşağıya inince verirsin."
Kafamı sallayarak kucağıma koyduğum pakete baktım. "Açmayacak mısın?" Louis kaşlarını kaldırarak bana baktığında kurdeleyi tek harekette açtım.
Kalbim ağzımda atarken Louis'nin bana neler almış olabileceği aklımda bir film şeridi gibi geçiyordu.
Kapağı açtığımda içerisinde bir kar küresi ve siyah bir kutu görünce afalladım. Kesinlikle görmeyi beklediğim şeyler arasında bu ikisi yoktu.
Kar küresini dikkatle elime alarak çevirdim. İki tane çam ağacının ortasında güzel bir ev ve evin önünde el ele tutuşmuş gülen iki çocuk. "Lou bu çok güzel." gülümseyerek bir ona bir kar küresine baktım.
"O zaman bir de diğerine bak."
Kar küresini yanıma bırakarak büyük kutunun içindeki siyah kutuyu aldım. Sabırsızlanarak kapağını açtığımda altın renginde bir kelebek kolyesiyle karşılaştım.
Ben ne diyeceğimi bilemez haldeyken yataktan kalkarak komodinin üst çekmecesini açtı ve bir başka siyah kutuyu eline alarak tekrar eski yerine oturdu.
Kutuyu açarak içindekini görebileceğim şekilde bana çevirdi. "Bende de bu var." altın renkli yılan kolyesine dolmuş gözlerimle baktım. "Seni çok seviyorum." aniden kollarımı karşımdaki çocuğa sardığımda ağlamamak için zor duruyordum.
"Ben de seni seviyorum Harold." sarılmama aynı şekilde karşılık verip boynuma ufak bir öpücük bıraktı.
"Bana kolyeyi takar mısın?" dedim geri çekildiğimde. Kafasını sallayarak kutudaki kolyeyi çıkarttı ve arkamı dönmemi bekledi.
Boynumda duran kolyeye bakıp önüme döndüğümde "Sıra sende." diyerek kolyeyi bana uzattı. Ben de onun gibi kolyeyi taktığımda dışarıdan geri sayımın başladığına dair sesler duyduk.
Hızla pencereye koşarak soğuğa rağmen camı açtım ve geri sayıma eşlik ettim. "6...5...4...3...2...1"
Gökyüzünde havaifişekler patlamaya başladığı sırada Louis hızla bir elini belime dolayarak dudaklarıma kısa ama tutkulu bir öpücük bıraktı. "Mutlu yıllar Hazza."
Ona sıkıca sarıldım. "Mutlu yıllar Lou."
Bir süre gökyüzünde patlayan renkleri izledikten sonra hiç konuşmadan Louis'nin yatağına geri döndük. Yatağa uzanıp beni de kendine çekti. Ben de göğsüne doğru kıvrılarak kokusunu içime çektim.
Beni kollarıyla sarmalayıp kıvırcık saçlarıma bir öpücük bıraktı. "Hadi uyuyalım." yavaşça kafamı sallayarak göğsüne biraz daha sokuldum.
Louis ile uyumak dünyadaki en güzel şeydi.
𓆘 ☠ 𓆘 ☠ 𓆘 ☠ 𓆘
Oy vermeyi unutmayın!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
