Multimedia da Elif
"Off. Çok sıcak. Öluyom."dedi Zeynep. Gerçekten hava çok sıcak. Mete'nin elindeki su şişesini kafamdan aşağı boşalttım.
Mete bana dönüp "İstersen göle gidelim."dedi. Ona yüzümden aşağı akan suların arasından delici bir bakış attım ve cevap vermedim. Zaten yoruldum yürümekten.
Zeynep'e döndüm. Salak, dilini dışarı çıkarmış, eliyle de yelpaze yapıyor. Ben Zeynep'e bakarken biri yaramın olduğu yere dokundu, bende refleks olarak başımı sağa çevirdiğimde Mete'yi gördüm ve ona 'ne yapıyorsun' bakışı attım.
Elini çekti ve "Yaran gözüküyor."dedi.
Elimi kaşımın sonuna götürdüm. Cadı karı ya hepsi onun yüzünden. Ona karşı duyduğum tek şey nefret. Saf nefret.
Elimle yarama baştan sona dokundum ve omuz silktim."Boşver."dedim.
"Eğer şu cadı karı kızmazsa benim için sorun yok."dedi. Zeynep'e de dönerek "Kızlar isterseniz sizi eve bırakayım akşam oluyor. Hem benim bara gitmem lazım."dedi dudaklarını büzerek. Zeynep cevap olarak
"Gerek yok biz döneriz, hem sen işine geç kalıp ordan da kovulma. Demi Elif?"
dedi ve bana baktı. Vallaha ne diyim içimi okudu kız.
"Hıı. Evet. Biz kendimiz döneriz hem hava daha kararmadı bile. Neyse hadi görüşürüz."dedim ve elimi sallayıp gülümsedim Mete'ye. O da başını salladı. Zeynep'in koluna girdim ve soldaki sokağa saptık. Yolda yan yana yürüyorduk. Zeynep daha fazla dayanamayıp konuşmaya başladı.
"Eee, senin şu lise işi ne oldu?"dedi.
Uff bi de o var dimi.
"Bilmem. Bir haftaya belli olur herhalde. Kızım inşallah iyi bir yer gelirde belki orda kazanırım."
"Merak etme ya, inek gibi çalıştın." önüme geçti ve ellerimden tuttu."Hiç değilse o kadından biraz da olsa uzaklaşırsın." Sonlara doğru sesini alçaltmıştı ve yarama dokunmuştu.
O anlar gözümün önüne geldiğinde gözümü kapattım ve sakinleşmeye çalıştım.
"Ya, hayır yapma...lütfen...söz veriyorum ...babama söylemem...yeter artık...dur...lütfen...lütfen." Ağlamaktan artık sesim çıkmıyordu. Çektiğim acının zaten tarifi yoktu.
"Hayır. Yaptığın hatanın cezasını çekeceksin. Beni ispiyonlamak ha?"dedi. Acı bir kahkaha atarak elindeki metal çubuğu ocağa tutarak ısıtmaya başladı.
Ben ellerim ve ayaklarım bağlı olduğu için hiçbir şey yapamıyordum. Normal bir zamanda ona karşı koyabilirdim ama ben uyurken ellerimi ve ayaklarımı bağlamıştı. Babam bugün geceye kaldığı için evde o ve benden başka kimse yoktu. Şimdi ise bir sandalyeye oturtulmuş, yediğim dayaktan dolayı oram buram morarmış bir şekilde ağlıyorum. Elindeki metal çubukla acaba ne tür iskenceler yapar? Allahım ölmek istiyorum. Daha fazla dayanamıyorum. Acaba annem hayatta olsa ne olurdu? Ben bunları düşünürken elindeki metal çubuğun ısındığından emin olmuş olacak ki bir bezle tutup yanıma geldi.
"Acaba üzerinde nasıl bir işkence uygulasam?"dedi ve yüzüme doğru eğildi. "O güzel yüzüne zarar gelsin istemezsin değil mi?" Yüzündeki alaycı ifadesiyle bir şeytandan farkı yoktu.
"Yapma. Yemin ederim bir daha babama söylemem. Söylemeyi aklımdan bile geçirmem. Lütfen...lütfen...lütfen yapma."
Beni dinlemeye hiç niyeti yoktu. Elindeki çubuğu yüzümün sağ tarafına bastırmasıyla çığlığı bastım. Yavaşça aşağıya indirmeye başladı. Kaşımla yanağım arasında bir çizgi çizerken ben artık daha fazla dayanamayıp bayılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASAL
Teen FictionElif Korkmaz. Hikayenin başrol oyuncusu. Şu an 15 yaşında. İstanbul'un şehir merkezinden uzak bir yerde babası ve üvey annesi ile yaşıyor. Yüzünün sağ tarafında üvey annesinin yaptığı bir yara izi var. Kendisi esmer, koyu kahverengi- siyah gibi ama...