Multimedia da Can
"Şşş, uyan."Bu ses. Tabiki cadı karı.
" Off. Ne ya. Saat kaç?"dedim, çünkü daha güneş doğmamıştı.
" 03.28" dedi. Sabahın köründe bunun derdi ne ya. "Niye uyandırdın beni?"
"Çünkü baban geldi, seni çağırıyor."
" Babam beni niye çağırıyor ki?"
" Ah, bilmem. Galiba bazı kuşlar senin eve geç geldiğini söylemiş." O kuş dediğin karga olmasın. Demek beni babama ispiyonlamış. Çarşafı üstümden indirirken "İyi, sen git. Ben gelirim."dedim. Sinsice sırıttıktan sonra arkasını dönüp odadan çıktı. Ben de lavaboya girdim. İşlerimi hallettikten sonra aynada kendime baktım. Saçımı bozup tekrar yaptım. Yaramı kapattım tabi. Yüzümü yıkadıktan sonra lavabodan çıktım. Salona doğru ilerledim. Babam ayakta sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Yanına gidip "Ne oldu?"diye sordum. Seval'e bakmak için başımı sola çevirdiğimde sağ yanağımdaki acıyla birlikte yere yapışmıştım. Hayır, bu olamaz, babam. Bana. Tokat. Atmış. Olamaz.
Elim hemen yanağıma gitti."Baba?" Sesim bir fısıltı gibi çıkmıştı ama duyduklarına eminim. Başımı çevirip babama baktım. Gözlerinde nefret, acı, hüzün ve biraz da pişmanlık vardı.
"Gecenin köründe elin erkekleriyle eve gelmek de ne demek oluyor Elif!??"diye bağırdı babam. Hiçbir şey söylemedim. Yerden kalkıp babama baktım. Tam odama doğru gidiyordum ki babamın güçlü kolları beni durdurdu. " Elif!!"yine bağırmıştı. Kolumdan sertçe tuttuğu için hızla arkamı dönmüştüm. Örüğüm bu hızdan dolayı belime düşmüştü. Ve evet, yaram gözüküyordu artık.
" Elif? Bu ne?" Sesini yumuşatarak konuşmuştu ve acıyla yarama bakmıştı. Kaşlarım çatık bir şekilde babama bakıyordum. Elimle Seval'i göstererek konuştum. "Bu kadın sana ne söyledi baba, ne yaptı sana ha?...Sen gerçekleri görmüyorsun. Bunun söylediği şeylere inanıp bana vurdun baba. Bana."
Gözlerim dolmuştu ve ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmuştum. Seval bana nefret dolu bakışlarını yolluyordu, belki yüzümün diğer tarafına da bir yara izi yapar, ama artık önemli değil. Çünkü bu evde daha fazla yaşayacağımı sanmıyorum. Tekrar babama döndüğümde yüzünde sadece acı ve pişmanlık gördüm.
" Bu nasıl oldu, kim yaptı?" Buruk bir gülüşle cevap verdim.
" Gerçekten soruyor musun? İstersen bunu sana sevgili karın anlatsın."dedim ve kolumu sertçe çekip odama gittim. Seslerini duyuyordum. Bağırarak konuşuyordu babam. Seval'de bir o kadar sessiz.
" Seval! Bana hemen bunun açıklamasını yap. Hemen!"
" Bak, Emin. Yüzündeki yarayı bende daha yeni görüyorum. Ayrıca sana söylediğim herşey gerçek." Allahım nasıl da yalan söylüyor.
Kapıyı kapatıp kilitledim. Artık ne yaparlarsa yapsın umurumda değil. Bu evde daha fazla durmak istemiyorum. Vakit kaybetmeden dolabımın karşısına geçtim. Pijamalarla kaçmayı düşünmüyorum tabiki. Siyah dar pantolonumu ve lacivert salaş tshort umu üstüme geçirdim. Dolabımın geri kalanını da Galatasaraylı spor çantamı alıp içine doldurdum. Odada bana ait olan eşyaları da içine koydum. Son olarak aynada kendime baktım. Saçım bozulmuş, gözlerim ağlamak üzere olduğum için kırmızı, yaramın üzerine bide babamın parmak izleri. Ağlamamak için kendimi zorluyordum ama ağlamıyacağım. Nokta.
Saçımı bir at kuyruğu yaptım. Telefonumu pantalonumun cebine koydum. Yerdeki çantamı alıp omzuma astım. Siyah spor ayakkabılarımı elime aldım. Odamdaki pencereyi açıp dışarı atladım. Evimiz müstakil olduğu için yerden yüksekliği fazla yoktu. Ayakkabılarımı da giydim. Etrafıma baktım. Karanlıktı. Daha güneş doğmamış. Cebimdeki telefonu çıkarıp saate baktım. 04.06. Evet, asıl sorun, ben şimdi nereye gideceğim? Bu gecekondu mahallesinde nereye gidebilirim ki? Zeynep'e de Mete'ye de gidemem. İlk bakacakları yer onlar olur. Zaten burada benim yaşıtım sayılan Zeynep, Mete, Büşra-onlara gidemem çünkü teyzesinin yanına gitti- ve Can. Ah Can ona hiç gidemem. Yok ya olmaz. Çocuk bana geçen sene teklif etmişti. Gerçi o kadar da uzun zaman olmadı. Çok çok yedi sekiz ay olmuştur. Okul başlayalı dört ay olmuştu galiba. Herneyse ama ben kabul etmemiştim. Tamam çocuk taştı felan ama ben ona o gözle bakmadığım için. Ben kabul etmediğim için bana "Seni çok seviyorum Elif. Eğer sen beni sevmiyorsan kalbime gömer susarım."demişti. Tamam biraz klişe bir laf kabul ediyorum. Bu olaydan sonra onu okulda ara sıra görüyordum. Okul kapandıktan sonra hiç görmedim onu. Şimdilik en iyi fikir onun evine gitmek gibi görünüyor. Hem Seval ve babam onu tanımıyor. Evet, kararımı verdim. Can'a gidiyorum diyip karanlık sokakta yürümeye başladım. Sanırım ona güvenebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASAL
Teen FictionElif Korkmaz. Hikayenin başrol oyuncusu. Şu an 15 yaşında. İstanbul'un şehir merkezinden uzak bir yerde babası ve üvey annesi ile yaşıyor. Yüzünün sağ tarafında üvey annesinin yaptığı bir yara izi var. Kendisi esmer, koyu kahverengi- siyah gibi ama...