Bir şeyler içip bende çıktım. Haftasonu olduğu için bir şeyler yapabilirdim. Ama eşyalarımı toplamam gerekiyordu sanırım. Eve yürümeye başladım. Aklımda Seonghwa'yla nasıl anlaşacağımız vardı. O çok sert ve soğuk biri. Benim tam tersim. Ama taşınmazsam da yeni ev bulmam uzun sürecekti. En iyisi taşınmak. Yerleştiğim zaman yeni ev bakmaya devam edebilirim. Düşünmekten kapıda olduğumu fark etmemiştim. Hemen anahtarı cebimden çıkarıp kapıyı açtım. Eve baktım bir üstten. Çok fazla eşyam yoktu zaten toplaması kolay olacaktı. Aldığım kolilere eşyalarımı doldurmaya başladım. Neredeyse bitmişti. Kalanını sabah yerleştirebilirdim. Yorgun olduğum için kendimi yatağa attığım gibi uyumuştum.
***
Güneş ışıklarının yüzüme vurmasıyla uyandım. Ah saat geç olmuştu. Ama dinlenmiş hissediyordum. Yerimden kalktım ve sandalyeden havlumu alıp duş almaya gittim. Üzerime rahat bir şeyler giydim. Kalan eşyaları da son koliye doldurdum. Eşyam az olduğu için Seonghwa yardım ederse beraber taşuyabilirdik. Saate baktım o kadar da erken değildi. Telefonumu alıp Seonghwa'yı aradım:
-Günaydın
-Sanada Hongjoong.
-Ben bugün yerleşmeyi düşünüyorum da eşyalarımı taşımama yardım eder misin
-Edersem karşılığında ne vereceksin bana.
Karşılık mı? Ne aptalca. Sadece ondan yardım istemiştim.
-Beraber yemek yiyebiliriz. Bildiğim güzel bir yer var.
-Tamam kabul. Yarım saat sonra kapıda olacağım.
-Tamam
Onu anlayamıyordum cidden. Bu kadar kaba olmasını gerektirecek ne vardı ki. Telefonumla uğraşırken. Kapının sesini duydum ve kapıya gittim. Seonghwa'ydı:
-İçeri gelebilirsin.
Kapının yanındaki kolileri gördü:
-Bunlar mı sadece?
-Evet ama içeride bir kaç koli daha var.
En ağır iki koliyi üst üste koydu ve taşımaya başladı. Bende yavaş yavaş yardım ettim. Çok hızlıydı ona yetişemiyordum. Ben daha iki tane taşımışken o yarısından fazlasını bitirmişti. Son koliyi de alıp evden çıktım. Önce anahtarı ev sahibine taslim ettim. Sonrada beraber eve girdik. Kapının kilidini açarken ellerine baktım. Büyük ve güzel elleri vardı. Dönüp yüzüme baktı:
-Durmaya devam mı edeceksin?
Kapıyı çoktan açmıştı ama dalgınlığım yüzünden fark etmemiştim bile. İçeri girdim. Şirin bir mutfağı ve bir odası vardı. Bir oda mı? Beraber mi uyuyacaktık. Odaya girip baktım. Çift kişilik tek bir yatak vardı. Ayak ucuna doğruda küçük iki kişilik bir koltuk. Karşısında da televizyon vardı:
-Hey beraber mi yatacağız?
-Başka seçeneğimiz mi var?
Ahhh saçmalık:
-Aç mısın Hongjoong?
Evet anlamında kafamı salladım:
-Eve eksik bir şeyler var beraber alışverişe gidelim. Sonrada bir şeyler yeriz.
-Olur
Üstümü değiştirme gereği duymadım. Odadaki koltukta oturup onu bekliyordum. Hwa çerideki dolaptan temiz bir tişört çıkardı. Önümde çıkarmaya başladı üstünü:
-Hey ne yapıyorsun?
-Gördüğün gibi
-Ahhhh
Vücudu kusursuz görünüyordu. Hafifçe süzdüm:
-Bakıyorum da çokta rahatsız değilsin bu durumdan Joong.
-Ne saçmalıyorsun?
Sinsice gülümsedi ve bir şey demedi. Deri ceketini giydi:
-Gidebiliriz.
-Peki
Önünden yürümeye başladım. Onun bu minnetsiz tavırlarına katlanamadım daha fazla. Yanıma gelip kolunu boynuma attı:
-Ne yemek istiyorsun?
Kolunu elimle atıp ters bir bakış attım:
-Pratik bir şeyler yiyebiliriz fark etmez.
-Tamam. O zaman alışveriş yaparken alırız hazır bir şeyler.
-Olur
Kapıdan içeri girdik. Alışveriş arabasını aldı ve yürümeye başladı. Hiç oyalanmıyordu gerekli olan ne varsa bulup arabaya atıyordu. Sonunda poşetleyip çıktık. Eve doğru yürümeye başladık. Alışveriş boyunca konuşmamıştık ikimizde. Eve varmıştık. Hwa'nın elinde poşetler olduğu için ona kapıyı açtım ve içeri girdik. Poşetleri elinden bıraktıktan sonra mutfağa yönelip bir şeyler hazırlamaya başladı:
-Acı sever misin Hongjoong?
-Hı........ Evet severim
Elindeki iki tabağı alıp yanıma oturdu. Beraber yedik. Sanırım benim ondan rahatsız olduğumu anlamıştı ve bu yüzden konuşmuyordu. Her neyse böylesi daha iyiydi sanırım..Uzun zamandır yokum kişisel nedenlerden dolayı... Umarım severek okursunuz🐾
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU WERE BEAUTIFUL//SEONGJOONG
Teen Fiction[TAMAMLANDI] ... Bu şarkı, diğer şarkılar gibi gözükebilir Evet, biliyorum Ama yine de, söylemek istiyorum bu hisle, Bu yüzden bebeğim, dinle Senin için söyleyeceğim: Seninle aynı gökyüzünde soluduğum her ana aşığım "Sevmek" kelimesi yeterli d...