19

126 13 75
                                    

Bu bölüm biraz smut tarzı bir şeyler içermekte rahatsız olan okumasın hehet. İyi okumalar🐾

Sinirle yerimden nasıl kalktığımı bilmiyorum. Kendim bile şaşırmıştım. Yanlarına gidip Hwa'nın elini tutup kendime çektim ona daha fazla temas etmesin diye.

Sinirimi belli ettirmemeye çalışıyordum. Çünkü Hwa'da onun ne yaptığının farkında değildi. Aptal koç boynundaki düdükle uğraşırken bana döndü:

-Ah sen Hongjoong olmalısın. Bende Jian. Lee Jian. Memnun oldum
-Bende

Atarlı bir şekilde cevap verdim ve Hwa'yı kendimle sürükleyip kimsenin olmadığı bir köşeye getirdim:

-HWA! SANA NE YAPTIĞININ FARKINDA DEĞİL MİSİN? ÇILDIRACAĞIM

-Bağırma sevgilim ne oldu? HI? Neye kızdın bu kadar?

-Bağırma deme bana. O adam sana dokunarak vücudundan yararlanıyordu ve sen farkında değildin.

-Hey Jian uzun zamandır tanıdığım biri. Anlıyorum kıskanmanı bebeğim. Sakin ol önce. Öyle bir şey olmadığına eminim. Yanlış görmüş olabilir misin?

-Hwa gözümle gördüm tamam inanma yukarı çıkıyorum ben. Karışmayacağım. Ama kendine sahip çık. Bir daha öyle temas halinde görürsem bu sefer durduramam kendimi, sende durduramazsın.

Bir sinirle ittirip odaya çıkan merdivenlerde yürüdüm. Arkamdan ismimi seslenişini duyuyordum ama şuan takamayacak kadar sinirliydim. Odaya girip kapıyı kilitledim. Kendimi yatağa attım ve göz yaşlarım çoktan dökülmeye başlamıştı.

Durduramıyordum. Titremeye başlamıştım. Bunlar sadece sinirden akan yaşlardı.

***
Çoktan saatler geçmiş, karanlık olmuştu. Hala oda da yalnızdım ve göz yaşlarımı durduramıyordum. Kalkıp banyoya girdim yüzümü yıkadım ve üstümü değiştirdim. Gri geniş bir eşofman ve aynı gri tonda geniş kısa kollu rahat bir tişört giydim.

Saate baktım çoktan 00.00 olmuştu. Hwa hala ortalıkta yoktu. Kapıyı kilitleyip merdivenlerden indim. Havuza, bahçeye... Bakılabilecek her yere bakmıştım. Meraktan çatlıyorum. Şuan oturup bunun için bile ağlayabilirdim.

Gözlerim doluydu ve ben saatler ardından zorla göz yaşlarımı durdurmuştum. Akmalarına tekrardan izin veremezdim. Aklıma geldi son anda, bakmadığım tek bir yer kalmıştı alt kattaki bar. Hızlıca aşağıya inen merdivenlerden indim. Gördüğüm manzara....

Hwa ve Jian denen herif. Hwa o kadar çok içmişti ki başı masada ve uyuyordu. Jian ise parmağını onun yüzünde gezdirerek yüzündeki her ayrıntıyı okşuyordu.

Ellerim titremeye, gözlerim tekrardan dolmaya başlamıştı. Benim yüzümden içmişti o kadar. Kendi ellerimle teslim etmiştim onu o pisliğin eline.

Jian yavaşça Hwa'nın bacaklarını sıkmaya başlayıp ondan yararlanmaya tekrardan başlayınca. Sinirle masalarına koştum ağlayan gözlerimle. Yüzüne vurduğum tokatla o bile şok geçirmişti. Zaten boyu kısaydı benim gibi. Yüzünü tutarak diğer eliyle ağzıma yumruk attı:

-Seni pislik. Sevgilime dokunduğun için  sana bunu ödeteceğim p*ç herif.

Düştüğüm yerden kalkıp karnına yumruğu geçirdim. Bu darbeyle beraber yere yığılması bir olmuştu. O anda erkekliğine sert bir tekme atmamla acıyla inledi ve yerinde kıvranmaya başladı.

Hwa'yı yerinden kaldırdım gözlerini açtığında. Şaşkınlık içindeydi. Yerde yatan Jian'a bakarken bana 'Ne oldu?' bakışı attı bileğinden tuttum ve odaya çıkardım. Şaşkınlıkla hala bana bakıyordu. Yediğim yumrukla ağzımdan kan akıyordu:

-Ne yaptın Joong? Ne oldu?

Hiçbir şey söylemeden kanlı dudaklarımı onunkine yapıştırdım. Dudaklarını sömürmeye başlamıştım. O da karşılık verip alt dudağımı dişleyince inlemiştim.

Hoşuna gitmiş olması gerek devam etti. Nefesim kesilene kadar dudaklarını sömürmeye devam ettim. Nefessiz şekilde:

-Sadece bana aitsin Hwa. Sadece bana.

Kelimelerim boğuk ve soluksuz çıkmıştı. Öpmeye devam ettim. Dillerimiz buluştu. Dili ağzımın içinde dönerken o da durup konuştu:

-Sadece seninim bebeğim. Sadece senin.

Tekrardan dudaklarımızı buluşturdu. Soluksuz şekilde dilimi emiyordu. İnlemelerime sinsice güldükçe daha çok inliyordum. Kucağına alıp beni yatağa bıraktı.

Üstündeki tişörtü çıkardığında artık yarı çıplaktı. Benim tişörtümü de çıkarmaya çalışıyordu. Ona yardım ettim. Yarı çıplak bedenim bile onu hırçınlaştırmaya yetiroyordu.

Üstüme çıktı ve yanaklarımdan boynuma yavaşça indi. Isırıklarını boynumun her köşesine bırakmıştı. Bu görüntüyü seviyordum. Yavaşça emerek göğüs uçlarıma gelmişti:

-Bunu yapmamı sevdiğini biliyorum bebeğimmm

Konuşmasını bitirdikten sonra. Pembe göğüs ucuma bastırdı dudaklarını. Dişlemeye ve emmeye başladı. İnlememi duymak onu delirtiyordu:

-Ahh seviyorummm. Imm devam et

Bir göğsümü ısırmaya devam ederken diğerini iki parmağının arasında sıkıştırıyordu. İpek saçlarını tutup onu daha çok bastırdım. Daha fazlasını istiyordum. Sıra diğer göğsüme gelmişti onu da emdi ve ısırdı. Öpücüklerini yavaşça indirdi. Önce karnıma. Sonra kasıklarıma.

Eşofmanımı aynı hırçınlıkla çıkardı iç çamaşırıımla birlikte. Kasıklarımı öpmeye devam etti yavaşça ilerliyordu. Bacağıma, dizlerime, bileklerime kendine ait izler bırakmaya devam etti. Yavaşça erkekliğime yaklaştırdı dudaklarını:

-Yap şunu. Immm. Hadiii

Popma attığı tokatla çok sesli bir şekilde bağırmıştım. Üstündeki şortu ve iç çamaşırını çıkarmasına yardımcı oldum hızlıca....

***

Finale az kaldı... Yeni ficle geri döneceğim hehet 🐾 bu seferki soft olmayacak ama...

YOU WERE BEAUTIFUL//SEONGJOONG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin