13

134 18 16
                                    

Dudaklarımın ıslaklığını hissedebiliyordum. Hwa... O büyülüyici. Tam o sırada konuşmaya başladı:
-Hadi uyuyalım. Yarın daha çok eğleneceğiz.
-Ne! Benimle dalga geçmeyi bırak ve sende uyu.
Hafifçe sırıttı:
-Dalga geçmiyordum.
Son duyduğum sözler bunlardı. Sonrasında uyuya kalmıştım.

***

Uyandığımda Hwa'nın hala uyuduğunu fark ettim. Eşsiz yüz hatları beni benden alıyordu. Birden gözlerini açtı. Bende umursamıyor gibi yataktan kalktım. Sesi uykulu bir şekilde:
-Ne diye sabahın köründe beni izliyorsun. Olan uykumu da kaçırdın. Beni tekrardan öpmek mi istiyorsun?
-Saçmalamayı kes ve duşa gir. Akşam da duş almadın zaten.
-Bay huysuz. Neden böylesin ya kabul et gitsin işte. Öpmek istiyorsun.
-Hwa!
-Hwa değil, sevgilim.
Gözlerini kısarak gülümsedi. Off o çok sevimli. Dayanamıyorum buna:
-Öyle gülmeye devam edersen yanaklarını ısıracağım. Şimdi kalk ve duş al.
Hafif bir kahkaha attı.
-Yanaklarımı mı? Buna razı olabilirim.
-Hey! Kalk dedim
-Ahh tamam tamam
Yerinden kalktı ve banyoya gitti. Gitmesiyle bana seslenmesi bir oldu:
-Kahvaltı için bir şeyler hazırlama. Dışarıda yiyelim. Sevgilimin elleri yorulmasın bu günlük.
Beni deli edecek. Bu kadar sevimli olmasına dayanamıyorum.

***

Güzel manzarası olan bir yerde bir şeyler yedik. Onunla vakit geçirmek güzel. Beni eğlendiriyor, dalga geçmeyi seven biri ama bu onu sevimli yapıyor. Cidden bazen düşününce beni bu kadar sevmesi garibime gidiyor ama bunu seviyorum. Sanırım ondan hoşlanıyorum. Çünkü ondan etkilenmem hoşlandığım anlamına geliyor bence. Hemde dün akşamdan sonra daha da emin oldum buna. Yine düşüncelerimi delerek konuşmaya başladı. Geveze şey:
-Joong! Sinemaya gitmeye ne dersin?
-Bu iyi fikir hadi film seçelim. Ne tür seversin?
-Sanırım fark etmez benim için.
-Korku?
-İlk buluşmamızda korku filmine mi gideceğiz?
-Evet. Güzel bir deneyim olabilir. Yoksaaaa korkuyor musun?
-Tabiki hayır. Sadece ilk randevu için uygun olur mu bilemedim.
-İlla romantik filme gidilecek diye bir kural mı var? Hadi amaa eğleniriz Hwa.
-Peki. Ve Hwa değil sevgilim de. Daha ne kadar söylemem gerekiyor acaba bay kedi.
-Kedi mi? O nerden çıktı şimdi bir anda?
-Kediye benziyorsun. Burnuna bak minicik.
İki parmağının arasına alarak burnumu sıktı:
-Tamam Hwa canım acıyor
-Sevgilimmm canın mı acıdı?
-Öyle dedim ya-
Lafımı bitirmemle burnumun üstüne minik bir öpücük kondurdu. Bir anda duraksadım. Yüzü hala bana çok yakındı. Tekrardan öpmek istedim dudaklarını. Ama şuan olmaz. Kendimi çekip elini tuttum:
-Hadi sinemaya yürüyelim sevgilim.
-Ne! Joong sen bana ne dedin az önce? Bir daha duymak istiyorum.
-....
-Hadi amaaaa
-Hwa. Yürüyelim hadi.
-Oyun bozan gibisin ya. Desen ne olur sanki ikinci defa?
-Yeter geveze. Susta yürü.
Sustu ve tuttuğum elimi sıktı. Bu güven veriyordu. İki bilet alıp izleyeceğimiz salona geçtik. Tam orta sıradaydı koltuklarımız. Oturdum yerime ve mısırımı yemeye başladım:
-Joong film başlamadan bitirecek misin mısırı?
-Ahh canım şuan yemek istiyor.
-Pekiiii bay kedi
-Bana bak. Bir daha bana böyle lakaplar koyarsan elimle yapıştırırım ağzına.
-Sabahtan beri nasıl tehdit şekilleri bunlar ya.
Film başlıyordu susup ekrana döndük ikimizde...

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
YOU WERE BEAUTIFUL//SEONGJOONG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin