Üzarimizi giyinip arabaya bindik. Sonunda varmıştık. Bana inmem için kapıyı açtı:
-Rahatsız olursan söylemen yeterli Joong.
-Tamam sorun etme bunu kendine.
-Söylemek istedim sadece.
-Tamamm. Endişelenme güzel geçeceğine eminim.
Beraber gideceğimiz mekana yürümeye başladık. Kapıyı benim için açtı:
-Sağol
-Ne demek
Diyerek hafifçe gülümsedi. İçeri girince Alex'in bize el salladığını gördüm. Er Chen'le beraber oturuyorlardı. Karşılarına geçip oturduk bizde. Alex bizim için bir şeyler sipariş etti. Er Chen Hwa'ya bakarak:
-Her zamankinden mi?
-Evet
Anlaşılan sürekli beraber geliyorlar. Er Chen'de içecekleri sipariş etti. Masa da her şey tamamken Alex ayağı kalkıp bağırarak konuşmaya başladı:
-Bugün benim için özel bir günün olmasını istiyorum.
Ortamki tüm dikkatleri kendine çekince konuşmasına devam etti:
-Bu konuşmayı benim için çok şey ifade eden biri için yapacağım. Eğer kabul ederse onunla tüm kalbimi paylaşmak istiyorum. Er Chen... Sonsuza kadar benim olmanı istiyorum. Bana izin verir misin?
Bunu beklemiyordum şok olmuştum. Benimle beraber Er Chen'le şok içindeydi. Ağlamaya başladı ve konuştu:
-Ben.. Ben bunu beklemiyordum. Senden uzun bir süredir hoşlanıyorum. Ama bana karşı bir şeyler hissetmediğini düşündüm her zaman.
-O zaman alacağım cevap evet mi?
Er Chen nazikçe kafasını salladı. Alex onun anlına kibar bir öpücük kondurdu. Alex benle Hwa'ya dönerek konuşmaya başladı:
-Sizi çağırdım çünkü buna şahit olmanız gerektiğini düşündüm.
Dedi lafına atlayarak konuşmaya başladım:
-Neden biz?
Duymamış gibi yaparak Hwa'ya bakarak yerine oturdu. İçmeye devam ettik. Saatin geç olduğunu fark ettim:
-Hwa. Kalksak mı? Hem daha fazla sarhoş olmayalım.
-Tamam Joong.
Kolumu tuttu ve arabaya doğru yürüdük:
-Ne yapıyorsun
-Şimdi bir yere gideceğiz Joong.
Arabaya bindirdi beni. Sürmeye başladı. Merakımdan sordum:
-Nereye gideceğiz?
-İtirafımı yapacağım.
Susup arkama yaslandım. Bu gericiydi.
Arabadan inip ara sokaklardan geçtik. Yüksek bir binanın en tepesine çıktık. Teras benzeri bir yerdi. Ellerimi tuttu ve konuşmaya başladı:
-Joong bana çok kızabilirsin. Ama benim hatam sadece sana tutulmaktı.
-Ne diyorsun anlamıyorum.
-Sus ve beni dinle.
-....
-Joong anlattıklarımı hatırlayamayacksın biliyorum ama sadece dinle. Geçen yıl sonbahar da bizim sokağın sonundaki kütüphanede görmüştüm seni.
Cebinden bir kağıt çıkardı ve konuşmaya devam etti:
-Bunu düşürmüştün.
Kayıp bir şarkı sözümdü. Gözlerime bakarak devam etti:
- Ben sanırım o gün senden etkilendim ve seni tekrardan bulmak istedim. Üzerinde adın yazıyordu Kim Hongjoong. Şimdi telefona gelen bildirime bak.
Telefonu cebimden çıkarıp Wild Dinosaur'dan gelen mesaja baktım yazan şuydu:
-Karşında ki adam benim.
Şok içinde Hwa'ya bakıyordum. Kafam karışıktı ve onu dinlemeye devam ettim:
-Evet Joong. Wild Dinosaur benim. Sana yakınlaşmaya çalıştım. Bu süreçte nasıl biri olduğunu daha iyi anladım. Ve buna kızabilirsin seni o evden atmaları için onlara para verdim. Bu nedenle benimle yaşamayı kabul edebilirdin. Senden hoşlanıyorum Kim Hongjoong. Hiç tahmin edemeyeceğin kadar çok hoşlanıyorum. Benden hoşlanmasan bile lütfen kalbini bana açık tut.
Sözlerini bitirmişti. Elleriyle yüzümü kavrayarak dudaklarıma yaklaştı. Nefesini hissedebiliyordum. Onu öpmeli miydim?***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU WERE BEAUTIFUL//SEONGJOONG
Teen Fiction[TAMAMLANDI] ... Bu şarkı, diğer şarkılar gibi gözükebilir Evet, biliyorum Ama yine de, söylemek istiyorum bu hisle, Bu yüzden bebeğim, dinle Senin için söyleyeceğim: Seninle aynı gökyüzünde soluduğum her ana aşığım "Sevmek" kelimesi yeterli d...