15

140 14 0
                                    

Uyandığımda benden önce uyandığını gördüm. Kıyafetlerini değiştiriyordu:
-Sevgilim
-Joong uyandın mı?
-Gördüğün gibi bay Hwa
-Kalk hadi üstünü giyin beraber çıkalım.
-Şey onlara çıktığımızı söyleyecek miyiz?
-Kime?
-Okuldakilere işte, çevremize
-Sen bilirsin.
-ımmmm sanırım gizlemek saçma olur değil mi? Bence çok yakın olduklarımıza söylemekte sorun yok sanırım.
-Nasıl istirsen. Konuşmayı bırakta kalk artık yataktan seni uykucu.
-Aaahh tamam

***

Beraber arabayla okula geldik:
-Joong derse gidiyorum şimdi. Seninkide bitince bana yaz.
-Tamamm görüşürüz. Düzgünce dersini dinle. Fighting!!!
-Böyle sevimli olmaya devam edersen-
Lafını bitirmesine izin vermeden onu sırtında iteledim hafifçe gitmesi için:
-Git hadi geç kalmaaa
-Gidiyorum
Sınıfına çıkan merdivenlerde yürürken ona el salladım. Acaba abartıyor muydum. Şuan ondan ayrılmak istemiyordum. Ahh. Delirmiş olmalıyım. Güzelce dersi dinleyip hemen bitmesini bekledim.

***

Bitmesiyle Hwa'yı kapıda fark ettim ve yerimden kalkıp çantamı aldım. Koşarak yanına gittim. Tam o sıra da Alex ve Erchen'in bize doğru geldiğini fark ettim. Alex Hwa'ya doğru gülerek konuşmaya başladı:
-Siz ikiniz ne çeviriyorsunuz?
Hwa bana dönerek konuştu:
-Sen söylemek ister misin Joong
Yavaşça elini tuttum ve konuşmaya başladım:
-Biz çıkıyoruz. Bir anda oldu bu yüzden sana söyleyemedim Alex.
-Sorun değil Joong. Ama zaten çıkacağınızdan emindim.
-Ne? Nasıl? Ne saklıyorsunuz benden.
Hwa cevap vermeden yürümeye başladı elimi tutup. Arabaya bindirdi beni. Ardından Alex'se seslenip:
-Yarın görüşürüz.
Dedi. Ne bu şimdi? Aklım karışıktı. Alex her şeyi önceden biliyor gibiydi. Dayanamadan Hwa'ya tekrar sordum:
-Anlatamayacak mısın ne olduğunu?
-Joong Alex başından beri her şeyi biliyordu. Bu kadar.
-Ahh anlamlıydım. Bana bir anda yakın davranmasından. Okula geldiğim ilk gün bana yaklaştı.
-O seni bir arkadaş olarak gerçekten seviyor böyle iyi anlaşacağınızı o da düşünmemişti.
-Yinede kendimi garip hissettim.
-Sorun değil Joong. Bu aradaaa yüzücü kampı olacak hafta sonundan sonra. 1 haftacık bir şey. Bende gideceğim. Benimle gelmek ister misin?
-Yüzmede iyi misin? Buna şaşırdım.
-Küçüklükten gelen bir alışkanlık diyelim. Eee gelecek misin?
-Benim gelmem sorun olmaz mı?
-Hayır kulüp başkanı benim sorun olmaz.
-Peki. Beraber gidelim.
-Tamamm o zamaannn alışveriş yapmalıyız.
-Eve gidip üzerimizi değiştirsek olur mu?
-Olur

***

Eve gidip uygun bir şeyler giydikten sonra yakınlardaki bir avm'de mağazaları gezmeye başladık. Minik kozmetik dükkanı gözüme çarptı:
-Şuraya girelim. Dudak parlatıcısına ihtiyacım var. Bendeki bitti.
-Tamam Joong'um.
Elini tutup onu sürükledim. Beraber raflara bakmaya başladık. Açık pembe renkte bir parlatıcı gözüme çarptı. Hemen fikrimi sormak istedim:
-Hey bunun rengi nasıl sence?
-Sürmeden bilmeyiz.
Elimdekini çekip kapağını açtı. Yavaşça dudaklarıma yaklaştırdı elini ve nazikçe sürmeye başladı. Gözleri dudağımda sürmeye devam etti. Kalbim durabilirdi. Sonra kafamı karşıdaki aynaya doğru iki eliyle çevirdi:
-Bak bakalım. Bence güzel görünüyor
Nazikçe kafamı sallayıp onay verdim. Bana karşı bu kadar narin oluşu beni sevindiriyor. Tam o sırada konuşmaya başladı:
-O zaman senin için bunu alacağım bekle burada.
Beni girişte bırakıp ödemeye gitti.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
YOU WERE BEAUTIFUL//SEONGJOONG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin