"Dikkat et bak kendine Yangyang, tek parça halinde görmek istiyorum seni döndüğümde!"
"Tamam abi! En fazla ne yapabilirim ki zaten? Hadi size iyi yolculuklar! Sizde dikkat edin kendinize ve kazanmadan dönmeyin yoksa hiçbirinizi eve almam!"
Abilerimin otobüse bindiğini gördükten sonra onlara son bir kez daha el sallayıp cam kenarında oturan abisi ve Sicheng hyungundan geri dönüş aldığını gördükten sonra oradan uzaklaşmıştım. Kun ile buluşmak üzere dün akşam konuşup kararlaştırdıkları buluşma yerine yol aldım.
Buluşma yeri diye bahsettiğimiz yer ise her zaman gittiğimiz bir çocuk parkının yan tarafındaki çimenlik alandı. Gürültülü kafeler, şaşaalı restoranlar yerine birlikte çimlere uzanıp gökyüzünü izleyebileceğimiz harika bir yerdi. Zaten görkemli mekanları hiçbir zaman haz etmemiştim. O tarz yerler sırf diğer insanları kendinden küçük gören, zengiliğiyle hava atmayı seven insanların, kendi egolarının okşanması için yapılmış gibi geliyordu ki bence zaten öyleydi. Kun'un da sevdiğini düşünmüyorum çünkü o her zaman mütevazi davranır, gösteriş yapmaz ve yapan insanlardan uzak dururdu. Ten hyung dışında tabii! Gerçi o da ciddi bir şey şekilde yapmıyordu bunu, sadece dalga geçmeyi seven bir mizacı vardı.
Kulağımda kulaklığım ve kafamdaki düşüncelerimle birlikte ilerlerken yol kenarında belki de önünden bin kere geçtiğim ama dikkatimi daha önce hiç çekmeyen bir markete girdim. Biraz abur cubur oturup muhabbet ederken iyi giderdi bence. Bir paket bisküvi, üç - beş - on tane çikolata, hepsi şimdi için değildi tabii ki de evdeki abur cubur depoma koyacaktım, bir paket cips ve iki kutu gazlı içecek alıp ödedikten sonra yoluma devam ettim. Kesinlikle sağlıksızlardı ve bu durumdan rahatsız olmuyordum. Sonuçta sağlıksız şeyleri yemezsek vücudumuz nasıl onlara karşı direnç oluşturacaktı ki! Belki de yanlış bir düşünceydi bu, bilmiyorum ve eğer yanlışsa doğrusunu öğrenmek için bir çaba göstermiyordum. Buna inanarak yaşamımı sürdürmeye devam edecektim çünkü bunun doğru bir düşünce olduğuna inanmak işime geliyordu.
Çocuk parkının girişine geldiğimde çimenlik tarafta oturmuş, telefonuyla ilgilenen sevgilimi görmek yüzümde kocaman bir gülümseme oluşturmuştu. Tıpkı parktaki çocuklar gibi sekerek onun yanına ilerlerken bu hareketim en fazla altı yaşlarında bir kız çocuğunun hoşuna gitmiş olacak ki o da yanımdan sekerek geliyordu. Durup ona gülümseyerek baktığımda o da bana gülümseyerek karşılık vermiş ve el sallamıştı Bende ona el sallayıp poşetteki daha sonra depoma koymak için aldığım fazla fazla çikolatalardan birini ona verdim. Gülüşünü bozmayıp teşekkür etti ve bir iki adım daha benimle sekerek ilerledikten sonra elini tekrar sallayıp yanımdan uzaklaştı. Gittiği yöne yine sekerek ilerlerken arkasından onu izlemeye o kadar dalmıştım ki elindeki telefonu bırakmış, yüzündeki koca gülümsemeyle beni izleyen sevgilimi anca fark edebilmiştim.
Koşar adım yanına gidip kendimi direkt olarak kollarına bıraktım. Kollarım boynuna dolanmışken onun kolları belimi sarıyordu. Sızlanarak kollarımızı ayırdıktan sonra sersem sersem gülümsüyordum. İkimizde henüz hiçbir şey söylememişken elimdeki poşeti çokta yükseltmeden havaya kaldırıp salladım.
"Ne almış bakalım benim Schnappi'm?"
"Kesinlikle sağlıklı olmayan şeyler!" bunu sanki çok harika bir şeymiş gibi söylemem onu gülümsetmişti.
"Neden şaşırmıyorum acaba artık Yangyang?" bu söylediği de beni gülümsetirken parmağımı onun dudaklarına götürüp "sessiz ol" hareketi yaptım. Peki o ne yaptı? Kesinlikle elimi tutup parmaklarımı öpmedi, parmaklarımı ısırdı! Bu durumdan asla şikayetçi değildim tabii orası ayrı bir mesele.
Henüz tam bir ay bile olmamıştı sevgili olalı ama biz sanki birbirimizi yıllardır tanıyor gibiydik. Sanırım gerçekten birbirimiz için doğru olan kişileri bulduğumuz için öyleydik.
![](https://img.wattpad.com/cover/259748958-288-k960734.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Schnappi - KunYang
FanfictionBen schnappi adında küçük bir timsahım... Liu Yangyang + Qian Kun