2. Bölüm
İpek hastanenin kapalı otoparkında arabasına doğru yürürken telefonunu kulağına yasladı. Karşıdakinin yanıtlamasını beklerken elindeki anahtarı çevirip duruyordu.
Ateş bastonuyla gürültü çıkarmamaya çalışarak İpek'in peşinden giderken kadının konuşmasını duymaya çalışıyordu.
"Ferman merhaba. Rahatsız etmiyorum ya."
Yaşanan birkaç saniyelik sessizlikte Ateş, karşıdakinin neler söylemiş olabileceğini kafasında kurguladı.
"Teşekkür ederim. Hastane, iş, güç uğraşıyoruz işte. Sen nasılsın?"
Bir sessizlik daha. Ateş, artık gürültü çıkarmayı umursamadan hızlanmış, İpek'e yetişmeye çalışıyordu. Konuşmanın geri kalanını az çok tahmin edebiliyordu.
"Yaa, değil mi? Kaç zaman oldu görüşemedik. Ne diyeceğim. Londra'daki sempozyumda ödül alacakların arasında seni de gördüm. Eğer gideceksen iki ekip beraber hareket edebiliriz diye düşünmüştüm."
Ateş kendi kendine, işte bu, diyerek kafasını salladı. Artık İpek'le aralarında birkaç adım kalmıştı. İpek'in yüzüne yayılan gülümsemeyi görebiliyordu.
"Evet. Biz de Ateş Hoca ile gidiyoruz. Tıbbi tanı konusunda neler başardığına inanamazsın."
Ateş bir anda dengesini kaybetmiş gibi yaparak İpek'in omzuna yapışınca kadının dudaklarından korku dolu bir soluk çıktı. Boşta olan elini göğsüne bastırarak Ateş'e döndü. Telefona hitap etmeyi sürdürerek konuştu.
"Ferman, ben seni tekrar arayacağım ayarlamaları yapmak için. Şimdi otoparktayım. Ve sanırım kedinin birine araba çarpmış. Dediğim gibi döneceğim sana."
İpek bir an daha telefonu dinleyip kulağından indirdi.
"Vaayyy. Daha yola çıkmadan okul arkadaşınla kaynatmaya başlamışsın İpek hocam."
İpek başını iki yana salladı.
"Ateş, ne yapıyorsun?"
"Ne olacak canım? Motoruma gidiyorum."
"Neden omzumda gezdiğini soruyorum Ateş."
"Vallahi anlamadım hocam. Sen bir anda beni övünce."
Ateş göz kırpıp sırıttı.
"Alışık değiliz yani."
"Sabrımı zorluyorsun Ateş. İşin gücün sabotaj. Odadan bu yana beni mi takip ettin?"
"Kabul. Bir hafta poliklinik yapmam; ödülü almaya gelirim."
İpek sinsice gülüp başını salladı.
"Peki Ateş'çiğim. Sen bilirsin."
İpek dönüp arabasına yürüdü. Şoför koltuğunun kapısını açıp olduğu yerde kendisini izlemeye devam eden Ateş'e seslendi.
"Yarın sabah geç kalma."
Ateş motoruna yürümeden önce İpek'in arabasının otoparktan ayrılmasını bekledi. Bastonunun otoparkın ortamında yankılanarak güçlenen sesini dinleyerek motorunun yanına geldi. Kaskını başına geçirip bastonunu motorun önündeki bölmeye attı. Motoru gürültüyle çalıştırıp otoparktan ayrılırken kafasında İpek ve Ferman'ın öğrenciliklerine ait anılar oynuyordu.
Xxx
"Ekonomi sınıfında uçacağız değil mi Ferman Hocam!"
Ferman gürültüyle açılan kapının sesiyle başını elindeki dosyadan kaldırıp Ali'ye baktı.
"Ali. Tık tık."
Ali Ferman'ın lafına kulak asmadan ofise girip kapıyı kapadı.
"Kanatların üzerinde uçarsak her yeri görebiliriz. Harika olacak."
Ferman başını umutsuzca iki yana salladı.
"Gece uçacağız Ali. Uyumanı tercih ederim."
"Hayır. Uyuyamam. Eğer uyursam uyanma saatimden önce uyanmak zorunda kalabilirim. Uyumak yok. Ben yer yüzünü izleyeceğim."
Ferman'ın sabrı sınırlarına ulaşmak üzereydi.
"Sen bilirsin Ali. Birinci sınıf camından izlersin yer yüzünü. Beş saat boyunca o daracık koltuklarda işkence mi çekelim."
Ali gözlerini önünde gezdirerek birkaç saniye düşündü.
"Siz birinci sınıfta uçun. Ben de ekonomide uçayım."
Ferman içine derin bir nefes çekip gözlerini kapadı.
"Ali. Fakülteden hocam ve sınıf arkadaşım da bizimle birlikte geliyorlar. Lütfen işimi zorlaştırma olur mu?"
Ali başını kaldırıp gözerini Ferman'ın yüzüne dikti.
"Hangi arkadaşınız?"
"İpek diye bir arkadaşım. Bizim dönemimizde asistanlık yapan bir hocamız vardı. O da ödül alacakmış. İpek'in baş hekim olduğu hastanede..."
Ferman bir anda başını kaldırıp Ali'ye baktı.
"Oğlum ne anlattırıyorsun bana yaa? Kalk git toparlan. Kapıda buluşalım. Ben bırakırım seni eve."
Ali itiraz etmek için ağzını açtığında Ferman lafı ağzına tıktı.
"Bisikleti arkaya koyarız bir şey olmaz."
Ali bir an düşünüp başıyla evetledi. Kapıyı açtı; çıkıp tam kapatmak üzereyken seslendi.
"Peki kabul. Yarın da ekonomik uçarız o zaman."
Arkasından kafasını iki yana sallayıp gülümseyen Ferman'ı görmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize Doktor & Hekimoğlu
Fanfictionİki yapımı eğlenceli bir şekilde birbirine bağlayan bir hikaye.