3. Bölüm

393 34 20
                                    

3. bölüm

"Şuraya bak. Millete gösteriş yapacağız diye... Tövbe tövbe..."

Ateş elindeki takım elbise kılıfıyla evinin merdivenlerinden gürültüyle inerken söyleniyordu.

"Doktor abartmaa."

Dönüp kanepesinde yayılmış telefonuyla uğraşan Orhan'a doğru bastonunu sallarken kapının önünden ısrarcı bir şekilde yükselen korna sesiyle başını pencereye çevirdi.

"Geldik be geldik. Patladın mı?"

Yürüyüp Orhan'ın başında durdu.

"Doktor ben dönene kadar uslu uslu otur emi. Yabancılara da kapıyı açma. Aferin benim doktoruma."

Orhan başını kaldırıp tepesinde dikilen Ateş'e baktı.

"Haydi abi. Haydi. Bak kız ağaç oldu kapıda."

"Ödülleeerrr! Gelsin bakalım ödüller!"

"Bıktım artık senin her şeyi sabote etmenden Ateş. İnsanlar bir saattir bizi bekliyorlar."

Ateş emniyet kemerini bağlarken sırıttı.

"Ne. Sanki biz erken gitsek uçak erken mi kalkacak?"

"Pes artık. Gerçekten pes."

İpek söylene söylene arabasını çalıştırıp yola çıkarken Ateş de külüstür telefonundaki gürültülü ve bomboş oyununa dalmıştı.



Xxx

Ferman oturduğu banktan kalkıp bekleme salonunun girişindeki güvenlik noktasına yürürken etrafına bakındı. Güvenlikten geçenlerin arasında kendisine tanıdık gelen kimse yoktu.

"Ferman Hocam?"

Ferman sessizce gelip omzunun dibinde biten Ali'ye baktı.

"Efendim Ali."

"Ya gelmezlerse?"

Ferman omuzlarını silkip başını tekrar güvenlik noktasına çevirdi.

"Gelmezlerse ikimiz gideriz Ali."

"O zaman ekonomi sınıfında uçabilir miyiz?"

Ali Ferman'ın kalkan kaşını gördüğünde sesini alçaltıp yavaşça sustu.

"Peki Hocam."



Xxx

"Yani gerçekten şaka gibisin Ateş. Farkında mısın bilmiyorum ama az kalsın yanıyordu biletlerimiz."

Ateş İpek'in sırıtışını yakalayamaması için bir adım geriden yürüyordu.

"Ne olmuş canım? Ferman Hocam yaptırmış zaten check-in'i."

İpek çantasını güvenlik bandına bırakırken söylendi.

""Herkesi ayakçın olarak kullanmaktan vazgeçmek zorundasın. Bıktım senin arkanı toplamaktan."

Ateş görevliye bastonunu teslim edip gelen tekerlekli sandalyeye kurulurken yanıtladı.

"Beni taa İngiltere'lere zorla götürüyorsan, bana katlanmak zorundasın İpek hocam."

İpek elindeki çantayı Ateş'in kucağına fırlattı.

"Madem oturuyorsun bari bir işe yara."

Görevlinin yardım teklifini reddeden İpek sandalyenin kollarını kavrayıp bekleme salonuna doğru ilerledi.

Ferman karşıdan gelen ikiliyi gördüğünde dirseğiyle Ali'nin kaburgalarını dürttü.

"Bak şu ikili. Rahat durmanı istiyorum Ali. Ateş hoca bazen çok sinir bozucu olabilir. Sorun çıkarma olur mu?"

Ali parmaklarını kenetleyip gözlerini karşıdan gelenlere dikti.

"Zararsız görünüyor."

Ferman kıs kıs güldü.

"Sen öyle san."

İpek karşıdan kendilerine bakan uzun boylu adamı tanımıştı.

"Gördüm Ferman'ı."

Ateş oturduğu yerde kafasını arkaya çevirdi.

"Fark ettim. Sesin cıvıldadı bir anda."

İpek hızını düşürüp içini çekti.

"bak Ateş. Ferman'ın öğrencisi otizmli. Lütfen. Çocuğu rahatsız edecek şeyler, yapma. Sorun çıkarma, beni rezil etme. Anlaşıldı mı?"

"Amman be İpek hocam. Sende amma yaptın yani."

"Valla bilemiyorum yani."

İpek duyulma menziline girdiğini anladığı anda çenesini kapattı.

"Ferman, merhaba."

Ferman ve İpek nazikçe sarılırlarken Ateş ve Ali de gözlerini birbirlerine dikip bakıştılar.

Mucize Doktor & HekimoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin