(Alya'nın Anlatımı)Sonunda sabah olmuştu. Kalkıp hazırlandım bu sefer saçım hafif dalgalıydı. Aşağıya indim. Yine Meriçler gelicekti. En azından ben öyle sanıyordum. Kapı çaldı. Açtığımda Rüzgar ve annesi gelmişti. Şaşırmıştım. Rüzgarlar içeri geçerken Mesut abi ve Meriç de geldi. Meriç ve Rüzgar'a odama gelmelerini söyledim. Geldiklerinde Rüzgar'ın elinin kesildiğini ve kolunun morardığını gördüm.
"Rüzgar elin?" Diğer elini gösterdi.
"Ne var elimde?"
"Rüzgar salak değilim sol eline ne oldu?"
"Bilmiyorum ki."
"Yalan söyleme birşey olmuş ve birşey tahmin ediyorum."
"...."
"Onlarla kavga ettin dimi." Meriç bizi anlamazken Rüzgar anlatmaya başladı.
"Bir iki saniye geç gelmiş olsaydım nolurdu biliyor musun? Beni tek anlayan dinleyen ve daha ilk saniyede bile kendi hayatını riske atan kızı kaybedecektim. Seninle aynı ortamda bulunmayı bile haketmiyorum." Gözümden bir damla yaş gelmişti ve konuşmaya başladım.
" Bende bir iki saniye geç gelseydim şuan mezarda olucaktım ama ordaydım sende ordaydın sen benim hayatımı her seferinde kurtarmak için kendine zarar veriyorsun asıl senin gibi birini hak etmeyen benim." Meriç anlamadığı için olanları baştan sona anlattık. Tek bir cümle söyledi.
"Çocuğa kafa mı attın" gülmeye başladık. Böyle beşli çok güzel bir grup olacaktık. En azından ben öyle düşünüyorum.
Yemeğe indik. Teyzem ve Berna abla yani Rüzgar'ın annesi konuşuyor. Mesut abi ile telefon görüşmesi yapıyordu. Berna ablaya döndüm.
"Berna abla iyi misin dün çok korktum."
"Evet iyiyim canım biraz başım döndü dünde sizin keyfinizi bozdum sanırım."
"Senin sağlığından önemli değil. İyi olmana sevindim."
"Dün güzel geçti sanırım."
"Evet güzeldi." Mesut abi de konuşmasını bitirmişti. Yemek yerken Derin ve Baran da geldi. Ben ise çantamı almak için odaya çıktım. Meriç'in beni izlediğini fark ettim. Fark etmemiş gibi yaptım. Kapıya yöneldiğim an gittiğini fark ettim. Aşağı indim. Herkes beni bekliyordu. Ve okula doğru yürümeye başladık. Ben Meriç'i yanıma çağırdım ve anlatmaya başladım.
"Yeni bir maceraya atılacağız arkadaşlar. Meriç'in annesini bulacağız. Bize güveniyorum. Çıkışta Rüzgar ve benim bir işimiz var. Saat 18.00da bizde buluşuyoruz." Herkes tamam demişti. Rüzgar sessizce benim yanıma geldi.
"Bizim ne işimiz var?"
"Var işte motosiklet okulun orda dimi."
"Evet." Dedi ve yolumuza konuşmadan devam ettik. Ne garipti dimi daha yeni tanıdığın insanlar sadece seni mutlu etmeye çalışıyorlar. Çünkü onlar da senin gibi intikam için değil de sevdikleri için yaşıyorlar. Acaba beni de böyle seven olur muydu koşulsuz, intikam olmadan gerçek ve güzel duygular ile neyse saçmalamayı kes Alya Türk dizisi veya Kore dizisi izlemiyoruz KENDİNE GEL...
Ben düşünürken okula zaten gelmiştik. Meriç cam kenarında en arkanın bir önünde, Ben Meriç'in yan sırasının önünde, Rüzgar ise benim yan sıramın arkasında oturuyordu.
Dersler yine çok sıkıcı geçiyordu. Meriç dersleri dinliyordu. Rüzgar ve ben dinlemiyorduk. Baran zaten Derin ile uğraşıyordu. İlk iki ders biyoloji olduğu için neredeyse kimse dinlemiyordu. 3 ve 4.ders boştu. 60 dakikayı güzel değerlendirmeliydik. Kantine indik. Rüzgar bana ve kendine döner aldı. Başka isteyen olup olmadığını sordu yoktu. Hepimiz oturduk konuşmaya başladık.
"Acaba teyzene mi sorsak?" diye başladı Derin. Rüzgar benden önce davranıp Derin'e cevap verdi.
"Gamze teyzeye güvenemeyiz en azından biraz delil bulana kadar."
"Bu konuda haklı teyzeme güvenemeyiz." dedim. Meriç'te bizden sonra birşeyler ekledi.
" Eğer birine söylersek kötü olabilir. Ben internetten uzun zamandan araştırmalar yapıyor. Ama babamın o zaman sevgilisi veya karısı yokmuş." Sherlock Alya olarak olaya atladım.
" Belki de biz öyle sanıyoruzdur. Aklımda bir fikir var. Teyzemin bir günlüğü var. Küçüklüğünden beri yazdığı annemin de varmış babam söylemişti."
" Evet sizin aileye özel birşey biliyorum senin de vardı hatta." dedi Derin.
" Tabi günlük olarak kullanmıyor." Dedi Rüzgar.
"Sen nereden biliyorsun?" dedim telaşla.
" Teyzen..."
" Teyzem..." dedim. Ah teyze sen benim günlüğümü mü okuyorsun.
"Teyzem evde değildir şuan. Bence tenefüsleride katarsak 50 dakikada gidip bulabiliriz. Görev dağılımı yapalım." Dedim. Rüzgar ve ben motosiklet ile eve hızlı gidecektik Derin ,Baran ve Meriç koşarak gidecekti. Rüzgar ile motosiklete bindik. Hızla eve doğru ilerledik. Eve geldik. Ben direkt olarak teyzemin odasına girdim nerede olduğunu tahmin edebiliyordum. Sanırım genlerimden gelen birşey. Teyzemin günlüğünü sakladığı dolabı buldum.
Ama bir sorun vardı. Teyzem dolabı kilitlemişti. Sanki devlet sırrı saklıyor. Rüzgar'a seslendim.
"Rüzgaaaar!"
"Efendim Alya buldun mu?"
"Evet ama bir sorun var dolap kilitli. Ne yapıcaz?"
"Tokanı ver."
"Ne?"
"Tel toka diyorum onu bana ver.""Peki." dedim ve Rüzgar'ı izlemeye başladım. Kilidi tel toka ile anında açtı. Defter oradaydı. Ben şok oldum. O sırada kapı çaldı. İkimizde aşağı indik. Bizimkilere defterin dolapta olduğunu bulduğumuzu söyledik. Hep beraber yukarı çıktık. Defteri almak için dolaba baktık. De- defter yoktu. Daha birkaç dakika önce buradaydı. Ardından alt kattan bir kapı sesi duyduk ve aşağıya indik. Derin korku ile Baran'a sarıldı. Meriç, Rüzgar ve ben adamı aramak için ayrılacaktık. Meriç ve ben mutfağa gittik. Bir not vardı. Meriç ve ben alt kattaydık. Derin, Baran ve Rüzgar üst kattaydı. Çok garip şeyler oluyordu.
********
Selammm değişik bir bölümdü yazarken çok garip hissettim. Meriç bebeğim ne desem bilemedim.
Yorum ve oy lütfen...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alya Tepesi
Teen FictionMutsuzluk üzerine mutlu olmaya çalışmak bazen işe yarar mı? ................. Annesinin doğduğunda babasının ise ne olduğunun bilmediği bir şekilde ölmesinin ardından Alya yeni bir okula başlar. Babasının iş yerinden ve normal hayatta en...