BEN GELDİM!
Umarım iyisinizdir ve gününüz güzel geçiyordur, yorum yapmayı unutmayın orada yazıklarınız çok hoşuma gidiyor.
Sizi seviyorummm
"Ben- ben artık inanamıyorum. Bunu kendine nasıl yaparsın?" diye bağırdı Maya, çok ince olmayan fakat yüksek bir ses tonuyla. Tommy bu ses tonuna yüz buruşturmak isterdi fakat, yüzü bunun için fazla acıyordu, tıpkı vücudundaki her bir hücrenin acıdığı gibi. Eğer Maya'nın kalbinin onu böyle görmesiyle ne kadar acıdığını bilseydi... Genç kadın sevdiği adamın dağılmış yüzüne daha fazla bakamadı. Pencereye dönüp dışarıyı izlemeye başladı fakat dolan gözleri bunu pek mümkün kılmıyordu. Başka bir şeye odaklanmaya çalıştı, böylece hissettiği acıyı unuturdu belki. Hastane bahçesinde koşan çocuklara dikti gözünü fakat odaklanamıyordu bir türlü, öyle bir acıydı ki bu göğsünü ele geçirmiş gibiydi.
Ya ölseydi, ya ölseydi? Ya ölseydi? Ölebilirdi. Ölebilirdi.
Kafasında dönüp duran kötü huylu düşünceler sadece beynini değil tüm vücudunu esir almıştı. Bir an ne kadar nefes alırsa alsın, diyaframı ne kadar şişerse şişsin, göğsü ne kadar kabarırsa kabarsın nefes alamadığını fark etti. Paniğe kapıldı. Nefes alamıyorum. Nefes alamıyorum. Nefessizlikten öleceğim. Kalbim ne zaman bu kadar hızlı atmaya başladı?
"Maya." birinin ona seslendiğini duydu fakat bu ses ona bu dünyadan değil de uzak diyarlardan birisi ona sesleniyor hissi vermişti. Algıları yavaşlamıştı.
"Maya?" İkinci seslenme daha berraktı, en azından sesin Tommy'den geldiğini anlayabilmişti.
"Nefesini tut." dedi ses tekrar, bu kez yine biraz boğuk gelmişti. Ne oluyor? Lütfen yine olmasın, lütfen. Kadın ne olduğunu anlayamasa da bir robot gibi nefesini tutmaya çalıştı. Yatakta uzanan adam ise Maya'nın düşüp bayılmasından korkuyordu.
Tommy genç kızın nefes almak için üzerindeki bluzun yakasını çekiştirmesini izledi. Delirmiş gibiydi. Kendi kıyafetlerini parçalamaya çalışan bir deli gibiydi. Sonunda yakası biraz aşağıya düştüğünde durdu. Nefesini tutmuştu. Tommy kızın ne düşündüğünü duymuyor olsa bile içinden kendini telkin ettiğini biliyordu. Tommy gözlerini yavaşça kapattı. Tüm bunların kendisinin suçu olduğunu biliyordu ama işleri büyütürse korkacak kimseleri kalmayacaktı. Bunu yapmak zorundaydı.
Maya sonunda kendini topladı. Tek kelime bile etmeden odanın kapısına gitti ve kapıyı açıp kenara çekildi. Tommy kapının önündeki bavula baktı. Dolu olduğu şişen yanlarından belliydi.
"Bu durumdayken gideceksin yani?" dedi sitemle Tommy, Maya'yı suçlu hissettirerek vazgeçirmeye çalışıyordu.
"Evet." dedi genç kadın az önceki halinin aksine oldukça sakin bir şekilde. Şu anki haline bakan onun az önce yaptıklarına inanmazdı büyük ihtimalle ama gözlerinin kan çanağına dönmesi onu ele veriyordu.
"Ailenin sana en ihtiyacı olduğu zamanda gideceksin, öyle mi?" dedi Tommy tekrar deneyerek. Maya alaylı bir şekilde güldüğünde Tommy, Maya'yı vazgeçiremeyeceğini anladı ve sustu. Ne diyebilirdi ki? Diyecek bir şey yoktu. Maya kısa bir süre durdu, Tommy'nin en azından "Seni seviyorum." ya da "Sadece ailenin değil benim sana ihtiyacım var." demesini istedi fakat Tommy şimdilik düşen burnunu bile yerden almayacak gibi duruyordu. Maya sonunda hoşça kal bile demeden az önce açtığı kapıdan çıktı, arkasından kapıyı kapattı.
***
Günler sonra Maya ve Ada Tommy'nin Ada için aldığı eve taşınmışlardı ve Birmingham'a geri dönmek için hazırlanıyorlardı. Maya küpesini taktıktan sonra kendine baktı. Ne zaman aynadaki aksinin bulanıklaşıp zihnini düşüncelerin doldurduğunu fark etmedi. Ya da ne zaman Ada'nın kucağındaki Karl ile odasının kapısında belirdiğini...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do I Wanna Know? ↬ Thomas Shelby
Fanfiction"Have you got colour in your cheeks? Do you ever get that fear that you can't shift the type That sticks around like summat in your teeth? Are there some aces up your sleeve? Have you no idea that you're in deep? I've dreamt about you nearly every n...