1.2

907 82 39
                                    

Okuyanlar beğendiklerini ya da beğenmediklerini belirtebilir mi lütfen? Kimse beğenip yorup yapmayınca yazasım gelmiyor...

"Buradaki en çılgına sahipsin, Arthur, onu göz önünde tut en iyisi." John'un şakacı sesi, Polly'nin Garrison'da uzun bir gecenin ardından Watery Lane'deki evin kapılarını kilitlemesiyle dışarı taşmaktan son anda kurtulmuştu. John beni kollarının arasından koridora doğru ittiğinde kendi etrafımda dönerek küçük bir dans figürü sergiledim. Buraya gelirken yolda yaptığım gibi.

"Ben evcilleştirilmem, Arıza!" oyuncu bir göz kıpma ve favori takma ismi ile ona seslendim, hemen ardından yanağına küçük bir öpücük bıraktım ve çocuklarla dolu evine gitmeden önce gece için teşekkür ettim.

Geçerken onun da duyduğundan emin olmak için Tommy'nin tarafına bir bakış attım. Gece boyunca yerime oturmamı ve sakin olmamı söyleyip durmuştu çünkü. Ada'yı elinden tutup kaldırdım ve birlikte dans etmeye başladık, şöminenin önünde düzgün olmayan daireler halinde dönerken kahkahalarımız susmuyordu.

Damarlarımızda yoğunca dolaşan viski bizi küçük oturma odasının etrafında hareket etmeye zorluyor gibiydi ama ikimizde bundan şikayet etmiyorduk, ta ki ayaklarımız halının ucuna takılıp yere düşene kadar. Şimdi ikimizde halının üzerine uzanmış kendi halimize gülüyorduk.

"Tanrı aşkına..." Polly iç çekti, "... evdeki her şeyi kırmadan önce yatağınıza gidin!" iyi bir anne gibi saçındaki tokaları çıkarıp sehpaya koyarken bize emretti.

"Peki, kelimeyi kaptın." Dedi Arthur bana doğru. Ellerimden tutup tekrar ayaklarım üzerinde durmama yardım etti.

"Arthur! Dans edelim." Dedim kıkırdayarak, kollarımı boynuna doladım, derin ve sinirli çıkarmaya çalıştığı bir nefes verdiğinde bu sese daha çok gülmüştüm. Ellerimi boynundan çekip beni belimden tutup havaya kaldırdı ve omzuna attı. Aniden yaptığı hareketle şaşkınlık ve heyecanla dolu bir ses çıkardım.

"Senin için yatma vakti, küçük hanım." Dedi Arthur ve merdivenlere yöneldi. Sarhoşluğun etkisiyle sarsak attığı adımlarla bez bebek gibi omzunda savrulduğumda daha çok kahkaha attım.

"Arthur kızı yere bırak." Tommy'nin sinirli sesi kulaklarımı doldurduğunda ağır deri botları da görüş açıma girmişti. Attığı her sarsak adımda omzunda hafifçe zıplarken sarhoş kıkırdamalarım odaya dağılıyordu.

İlk basamakları tırmandığında vahşi bir atın üstündeymiş gibi aşağı yukarı sallanıyordum ve bu sarhoş olduğumdan olsa gerek çok hoşuma gidiyordu. Kolumda hissettiğim sıcak el ile kafamı hafşfçe yana çevirdim. Aynı elden bir de Arthur2un omzunda vardı.

"Sarhoşsun kardeşim. Düşersen ikinizin de boynu kırılır. Onu yere bırak tamam mı?" Tommy'nin sesi alçak ama ısrarcıydı ve sorgulanamaz bir tonda olduğu kesindi.

"Peki." Dedi Arthur sonunda, başını onaylar şekilde salladıktan sonra beni bir adım önüne yere bıraktı, Tommy'nin elleri de dengemi sağlamam için belimdeydi. Kendi dengemi tırabzana tutunarak tekrar bulduğumda Arthur da yükselip göz göze gelmemizi sağladı.

"Seni düşürmeyecektim." Dedi ciddiyetle, gözlerihala yanımızda duran Tommy'e kaydı.

"Biliyorum Arthur, bana hiçbir şey olmasına izin vermezsin." Dedim ona güvendiğimi belli eden bir sesle ve gülümsedim. Gözleri parlak ve camsıydı –benimkilerin de öyle olduğuna emindim-.

Ama ona baktığımda gördüğüm şey, ailesinin ona güvenmediğinde hissettiği savunmasızlıktı. Onun benim öyle düşünmediğimi bilmesini isterdim, ona güveniyordum ve inanıyordum. Benim için yaptığı onca fedakarlıktan sonra aksini düşünmek nankörlük olurdu zaten. Elinin dışını yavaşça yanağıma sürttüğünde gülümseme büyümüştü.

Do I Wanna Know? ↬ Thomas ShelbyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin