1.9

582 56 30
                                    

Yarın sınav var  😢

"Neden bana kaba davranıyorsun bilmek istiyorum." Dedi Grace ben bar taburesine oturmuş viskimi yudumlarken o da bardakları kuruluyordu.

"İnsanlar sevmedikleri insanlara genelde böyle davranırlar, tatlım." Dedim sigaramın külünü küllüğe silkerken. Bu kadar dürüst olmamı beklemiyormuş gibi şaşkınca yüzüme baktığında kıkırdadım.

"Ben sana bir şey yaptığımı sanmıyorum."

"Ailemin etrafında meraklı kedi gibi dolaşıp sorular sorduğunun farkındayım Grace, ayağını denk al. Ben ne Arthur gibi aptalım ne de Tommy gibi kör." Barın üzerine eğilip parmağını sarı buklelerinden birine doladım ve yavaşça oynamaya başladım. "O yüzden hareketlerine dikkat etsen iyi edersin. Ben sana acıyıp işten atmam ya da kurşuna dizmem şayet aileme zarar verirsen seni beklemediğin bir anda bulurum ve onların yapamayacağı şeyler yaparım." Mavi gözlerinin içine bakarak oldukça soğukkanlı bir şekilde konuşmuştum. Grace benim gibi bir kızdan bunları beklemiyor olacak ki geri adım atmak için hareketlendi, parmaklarımın arasındaki sarı buklesinden tuttuğumda fazla uzağa gidememişti. Bakışlarımı bu kez daha da sertleştirdim: "Ben öldürmenin birçok açıdan naziklik olduğuna inanırım ve sana yeterince acı çektirmeden bu nezaketi göstermem." Sözümü bitirdiğim anda kapı açılmıştı. Grace anın verdiği korkuyla irkilip geri çekildiğinde ben de elimi saçından çekmiştim. Elimde kalan sarı telleri burnumu kırıştırarak yere attım.

Tommy içeri girip etrafta biri var mı diye bakındı. Elinde kağıt vardı. Bugün benim imzaladığım yasal iş anlaşmasına benziyordu. Grace endişeli bir şekilde gülümseyip içki şişesini beni yanıma, Tommy'nin önüne bıraktı ve bize arkasını döndü.

"Hey." Dedi Tommy elini belime koyup dudağıma küçük bir öpücük bırakarak.

"Hey." Dedim elimi omzuna koyup, diğer elimi de çenesine koydum ve başparmağımla yanağını okşadım. Hafifçe gülümsedi ve geri çekildi. Saçımı elimin tersiyle omzumun arkasına attım.

"Bir bardak daha getir." Dedi Tommy. Grace bardağı tezgaha bıraktı. İçkiyi açıp hem Tommy'nin bardağına hem de Grace için istediği bardağa içkiyi boşalttım.

"Kadeh kaldırabilir misin?" dedi Tommy elindeki içki bardağını kaldırırken, Grace hafifçe gülümsedi.

"Ben İrlandalıyım, bir milyon kez kadeh kaldırabilirim." Dedi o da bardağını kaldırırken. Sonra konuştu: "Şeytan senin öldüğünü öğrenmeden önce cennette yarım saat geçiresin." Hafifçe kıkırdadım. Aman ne tatlı, hayatımızda bir eksik Grace'miş meğersem. İkisi kadehlerini tokuşturup içkilerini yudumlarken Grace kirpiklerinin altından bana bakıyordu.

Ben istifimi hiç bozmamıştım, sevdiğim adam bu melek sesli kızla kadeh kaldırırken omuzlarımın düşmesine bile izin vermemiştim. Yüzümdeki küçük gülümseme hala yerli yerinde duruyordu.

"Neyi kutluyoruz?" dedi Grace merakla.

"Grace, sana bir iş teklifim var." Dedi Tommy kağıdı bar tezgahının üzerine bırakarak. Tommy az önce Grace'e söylediğim gibi kördü. Bozulsam da, belli etmek istemiyordum, böyle durumlarda gülümsemek en iyi cevap olacağı için yüzümdeki küçük gülümseme ile bardağımdan kehribar renkli sıvıyı yudumladım.

"Muhasebeci, Shelby Kardeşler Limited." Diye kağıdı sesli bir şekilde okudu.

"Limited kelimesini sevmiyorum." Dedi Tommy rahatsız bir şekilde, gümüş renkli sigara tabakamdan sigara çekerken konuştum:

"Saygın olmak için limited olmak gerekir." Grace sözlerimi başıyla onayladı.

"Telefon bağlattım, arkada." Dedim konuyu değiştirmek için. Tommy'nin endişeli olduğunu biliyordum. Her yeni iş her yeni endişeyi beraberinde getiriyordu maalesef.

Do I Wanna Know? ↬ Thomas ShelbyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin