Uzun ya da kısa yolculuğu hiç bir şekilde sevmem. Ama tabi İzmir'den İstanbul'a ışınlanmam imkansız. Bu yüzden de o sekiz saatlik yolu çekmek zorundayım.
Sabah erkenden kalkıp bavulumu hazırladım. Tek bavul hazırladım. Zaten çok çeşit kıyafetim yok hepsi tişört pantolon, çok az sayıda etek ve elbisem var ama pek hatta hiç giymem. Hepsi doğum günümde falan hediye geldi. Nasıl giyerler anlamam bu kısacık şeyleri çok rahatsız edici, belkide ben fazla rahatıma düşkünüm evet evet öyle...Ben kendi kendime düşüncelere dalmışken beni düşüncelerimden anneannemin sesi ayırdı.
"Kızım hadi kahvaltı hazır hazırlanmana sonra devam edersin."
Hemen aşağı indim. Merdivenlerden inerken de anneanneme cevap verdim.
" Tamam Pamuk Şekerim geldiiiiiim. Ooo bu ne güzel bir sofra her zamanki gibi."
Dedemin ve annannemin ve dayımın yanaklarından öpüp hemen masaya oturdum. Masadan kalkınca bir saat kadar sohbet ettik ve bende üzerimi giyip haber beklemeye başladım. Ve telefonumun zil sesiyle irkildim ve arka cebimden telefonu çıkarıp açtım.
"Alo"
"Alo baba geldin mi ?"
"Kızım benim işlerim var kendim gelemedim. Ama merak etme benim şoförüm almaya gelecek seni."
"Tamam baba."
telefonu kapatıp arabayı beklemeye başladım. bu arada da son kez anılarımın geçtiği evi inceledim. Aklıma babam geldi sinirim bozulmuştu. Ama ne bekliyorum ki babam ve her zamanki gizli bitmek bilmeyen işleri. Ne gerek var ki ben kendim de gelirdim şoförüm gelcekmişmiş. Ben gelince hesap soracağım baba sana bekle sen. Kapı çalınca düşüncelerimden ayrılıp kalkıp kapıyı açtım. Kapıdaki takım elbiseli benden hemen hemen altı yaş kadar büyük bir adam ,
"İyi günler ben Selim, Demir beyin şoförüyüm. Beliz hanımı almaya geldim."
dediğinde elimle bir saniye işareti yapıp yukarıdan bavulumu alıp geri indim. Sonra herkesle vedalaşıp arabanın arkasına bindim. Ve şoför bavulumu bagaja koyup arabaya bindi ve arkasını dönüp bana baş selamı verdikten sonra arabayı çalıştırdı. Bende gülümseyerek baş selamı verdim. Ve arkama yaslanıp kulaklığımı taktım ve müzik dinlemeye başladım. Aynı zamanda da İstanbul nasıl yeni hayatımda beni neler bekliyor diye düşünmeye başladım.
Acaba yeni arkadaşlar edinecek miyim gerçi eskisi olmadığı için arkadaş edinebilecek miyim desek daha doğru olur. Okul nasıl Çevrem nasıl olacak acaba. Haa birde şu koruma meselesi koruma nedir ya neymiş istanbul güvenli değil yaptığım işten dolayı güvende değilmişim ben kendimi gayet de güzel korurum ama anlayan kim koruma yoksa istanbul yok, okul yok, benim yanıma gelemezsinmiş. Ahh baba ahh.
Yol boyu yeni hayatımı düşündüm. Tabi bir de olmazsa olmaz müzik.
...
Evin yani yeni evimin önüne geldiğimizi araba durduğunda anladım. Arabadan indim. Ve evin dışını incelemeye başladım iki katlı krem renginde bahçesinde çiçekler olan bir ev bu çiçeklere babamın bakmadığına emin. İşten zaman ayıramayacağı için kesin bahçıvan falan tutmuştur, bahçeyle ilgilenecek. Selim beyin sesiyle evi incelemeyi bıraktım.
"Beliz hanım içeri girin kapıyı açtım. Anahtarı da babanız size vermemi söyledi."
Selim beyin kapının önüne gittiğini görünce, koşarak hemen evin önüne, Selim beyin yanına gelip uzattığı anahtarı alarak teşekkür edip eve girdim ve kapıyı kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ
RandomKız annesini küçük yaşta kaybetmiştir. Babası da kötü işlerin içinde çalışmaktadır.Kız üniversiteyi babasının yanında okuyacaktır. Kızını korumak için de bir koruma tutar.