BULUŞALIM MI?

145 6 6
                                    

     
      Bu sabah her zamanki gibi sanki bir gün önce sırtımda fil taşımış gibi, türlü işkencelere uğramış gibi ya da okulun tüm ödevlerini ben yapmışım gibi kalkmadım. Tam tersi fil beni taşımış gibi, masaj yaptırmış gibi hatta benim tüm ödevlerimi de başkası yapmış gibi dinç ve mutlu uyandım.

    Benim sabah dinç ve mutlu kalkmam matematikten liseli yada üniversiteli birinin matematikten tam not alması gibi bir şey. Mucizeyi siz düşünün artık. Bu arada ben tembel değilim matematik çok zor.

       Tabi dinç ve mutlu uyanmasına uyandım. Ama sabah klasiklerimden olan saçmalamayı yine unutmadım tabiki. Dediklerimden de anlaşılacağı
üzere.

      Kim olsa bir önceki gece sevdiği aşık olduğu adamdan 'Seni Seviyorum' cümlesini duysa o sabah dinç uyanır ve mutlu olur dimi yani.

    Mutfağa inince kahvaltı hazırlayan Seher Ablanın yanına gidip yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Yüzüme ne oldu der gibi şaşkınca bakınca ellerimi iki yana açıp 'Hiç!' dedim gülümseyerek. Seher Abla da gülümseyerek,

" O hiç neyse hep seninle olsun sende hep böyle güzel gülümse." dedi.

Bende,
"Ayy abla senin duanı yesinler amin amin. " dedim.

    Ve Seher Ablanın masaya koyduğu yumurtayı soymaya başladım. Ardından bir kaç kaşık çilek reçeli yedim. Bir dilim salam, bir dilim peynir, bir ısırık yumurta, bir yudum portakal suyu, bir kaşık reçel derken koca masayı -tabi masanın hepsi dolu değil abartmayın sizde canım- silip süpürdüm. Masadan kalkarken Seher Ablanın gülerek beni izlediğini gördüm.

" Bakma Abla öyle ya Mutluluktan Mutluluktan." dedim gülerek. Ardından odama çıktım.

    Odama gelince kitaplığımdan bir kitap alıp yatağıma uzandım. Kitabı okumaya başladım. On altıncı sayfayı bitirmeden kapatıp telefonumu alıp Poyraz'a mesaj yazmak için mesaj yerini açtım. Sonra sesini duymak istediğime karar verip aradım. Poyrazın sesini duyunca yüzümde bir gülümseme oluştu ama anında soldu.

"Haa!!! "

"Çok kibarsınız Poyraz bey" dedim kırıldığımı ve kızdığımı belli ederek. Gerçi adamın odun hali bile tatlı yaa.
" Özür dilerim Belizim ekrana bakmadan açtım telefonu."

     Şaşkınlıktan cevap veremedim. Poyraz bizim odun Poyraz kimseden özür dilemeyen Poyraz benden özür diledi. Sabah sabah kendinde değil desem saat 12:00 olmuştu.

"Ordamısın Beliz"

"Poyraza ne yaptın?"

"Ne diyosun kızım dalga mı geçiyon?"

"Tamam senmişsin bir an kibarlaşınca tereddüt ettim de."

"Beliiizzz!? " dedi sabrını zorladığımı belli ederek.

"Tamam tamam! Bugün birşeyler yapalım mı diycektim?" dedim. Hayır deme ihtimalini en aza indirmek için sesimi çocuklaştırdım.

"Ne yapalım?"

"Bilmem seninle herşey olabilir?" dedim gülümseyerek. Kabul etmesine çok mutlu olduğumu anlamıştı ses tonumdan.

"Bir saate hazır ol beklemeyi sevmem ona göre." dedi. Sesi keyifli geliyordu.

"Tamam hemen hazırlanıyorum. Seni seviyorum."

"Seni seviyorum." dedi.

     Telefonu kapatıp hemen dolabı açıp kıyafetlerime bakmaya başladım. Dolabımın yüzde doksan beşi pantolon, tişört, gömlek, eşofman gibi spor şeylerdi. Diğer yüzde beşlik kısımda kalan şeylerde alınan hediyelerdi. Onlara şükrederek elbiselere bakmaya başladım. Ben hayatta kendim gidipte bir mağazadan elbise almazdım yoksa hiç bana göre değil. Hiç rahat da değiller.

SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin