17 bölüm.

9.2K 154 46
                                    

    iyi okumalar.......


      Duyduklarımın ağırlığı altında eziliyordum.
  
   Alfa vuruldu demişti.

    Gözlerimden akan yaşlar yüreğime damlarken , acıyla fısıldadım.

   "Beni bırakmaz değilmi ?" Boranın da gözleri buğulanmıştı.
   En yakın arkadaşı şu anda ölümle cebelleşiyordu.

    " Bizi bırakmaz. O güçlü birisi. "  Umutla parlayan gözlerim hayalkrıklığına uğramaktan fazlasıyla korkuyordu.
 
    "Yanına götür beni.
Onu görmeğe ihtiyacım var. "

  Başıyla onaylayınca  Doruğu  Elife bırakıp hastaneye yöneldik.
  Yoğun bakımın önüne gelince gözlerim cama değindi.
 
    Öylece yatıyordu  hasta yatağında.
  Esmer teni solmuş , dudakları morarmıştı.
   Vücuduna bağlanmış kablolar çok fazlaydı.
  Gözlerimdeki yaşlar tekrar serbest bırakmıştı kendini.
      Bora elini omuzuma koyup zoraki bir şekilde konuştu.

     "O iyi olacak. Alfa güçlü biri.
    Bunların da üstesinden gelecek."

   Söyledikleri beni değilde kendisini inandırmak istiyor gibiydi.
   Oda farkındaydı alfanın durumunun iyi olmadığının.

   Yanımıza yaklaşan diğer çete üyelerine döndük.
  Hepsinin ifadesi soğuk , duygudan yoksundu.

   " Ameliyyat yeni bitti.
Yoğunbakıma aldılar.
  Doktor ameliyat başarılı geçse de hayati tehlikesi çok fazla dedi."

  Trafonun söyledikleriyle gözlerimi kapattım.
  Duymak istediklerim bunlar değildi ki.
  Ben iyi olduğunu duymak istiyordum.
  Birazdan o yataktan kalksın artık iyileştim demesini istiyordum.

   Yanımızdan geçen doktorla gerildim.
   Alfanın odasına giriyorlardı.
  Bişeyler olmuştu kesin.
  
  Hızlıca cama koşup odayı taradım.
   Doktorlar elektroşok cihazını hazırlıyordu.
 
  Kalbi durmuş muydu yani ?
  
  Doktorlar bir kaç kez denese de bir ilerleyiş olmadı.
   Alfanın her göğsü inip kalktığında umutlanan kalbim yeniden yok oluyordu.

  Bir kaç denemenin ardından yine hiç bir gelişme olmadı.
  Doktor kolundaki saate bakıp bir şeyler söylerken , ben olanları anlamaya çalışıyordum.

   Alfanın yüzüne örtülen beyaz çarşafla gerçekler yüzüme tokat gibi indi.

  Alfa öldü.
 
   Olanları idrak etmek istemeyen zihnim tekrarlıyordu gerçekleri.

  Alfa öldü !

Alfa öldü !

  Alfa öldü !

  Zihnimde dönüp dolaşan bu cümle kalbimde büyük bir yangın başlattı.
  Bu öyle bir yangın dı ki bütün bedenimi küle çevirmiş , ve beni küllerimle kaplı bir enkaza sürüklemişti.

   Arkamı dönüp yere otururken sadece önümdeki duvara odaklandım.

  Bora elini duvara geçirip acıyla bağırıyor , Trafo benim gibi yere çökmüş bir şeyler sayıklıyordu.

  Artık kimseyi duyacak konumda değildim.
  Usluca ayağa kalkıp hastanenin çıkışına yürüdüm.
  Nereye gideceğimi bilmeden yürüyordum.
  Belki de kaçıyordum.

  Peki kimden kaçıyordum ben ?

  Acıyla duvara sinmiş küçük bir kız çocuğundan mı ?

  Yoksa kalbimin kapılarını açtığım kişinin yok oluşundan mı ?

   Caddeye çıktığım zaman yolun karşısına yürüdüm sakin adımlarla.
   Bir kaç adımımda duyduğum korna sesiyle her şey bir anda oldu.

  Ben daha ne olduğunu anlamadan bedenim çekilip başka bir bedene kenetlendi.

    Demin bana çarpacak olan araba bir saniye bile durmadan uzaklaştı .
  Gözlerimi beni tutan bedene çevirip endişeyle baktım.

  Bora beni sıkıca tutmuş üstümdeki hasarı kontröl ediyordu.


  " Sen aklını mı kaçırdın ?
Ya araba sana çarpsaydı ?
Ya ölseydin ?"

  Bağırışlarını umursamadan kollarından kurtulup kendimi yere bıraktım.

  Bir kaç saniye ayakta beklese de oda çökmüştü yanıma.
  Bakışlarımı önüme dikip arabaları izledim bir süre.
  Gözlerimden akan yaşlar hiç dinmezken hala inanmıyordum onun gidişine.


   " İnanmıyorum gitmiş olmasına.
  Sanki bir yerden çıkıp gelecek.
Yine çatılmış kaşlarıyla bana kızacak gibime geliyor.

   Buruk bir gülümseme oluştu yüzümde.
   O anları hatırladım.
  Bora sessizce beni dinliyordu.
  Onun da gözlerinde hüzün vardı .
 
  Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.

               2 ay sonra....

  " Ela karşı masaya bakarmısın ?" Aylin ablanın  gösterdiği masaya ilerledim.

  Tatlı bir çocukla annesi olduğunu düşündüğüm bir kadın oturuyordu masada.
  
  " Buyrun efendim ne alırdınız ?" Sorumla birlikte kadın yemekleri incelemeye başladı.
  Küçük çocuk gözlerini bana dikmiş merakla bakıyordu.

  " Senin ne güzel saçların var.
İsmin ne ki senin ?" Küçük çocuğun tatlı konuşmasıyla gülümsedim.

  " Ben Ela peki senin adın ne? " Gülümseyip küçük elini uzattı bana.

  "Ben Kayra ." Duyduğum isimle gülümsemem solup yok oldu.
Anılar zihnimi talan ederken kalbimde büyük bir deprem oluştu.
Zoraki bir şekilde gülümseyip bakışlarımı kaçırdım.

   Nasıl bölümdü ?

  Alfaya üzüldünüz ?

   Peki Bora ?
   

  ÖLÜME TUTKUN DÜŞLER (VİRAN)+18 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin