#18

16 0 0
                                    

Turgut duyduğuna inanamıyordu. Gözlerini önce Tomris'e dikti. "Tomris, bebeğim, ne olur bana 'Sen yanlış duydun sevgilim, birisi teyzene aşkım demedi.' de" dedi. Tomris gözlerini kapattı. Bu kısmı Turgut'tan saklamıştı. Başına şiddetli bir ağrı girdi Tomris'in. Kabak kendi başına patlayacak, Turgut sinirini ondan çıkartacak ve daha da kötüsü kırıkları toplamak ona kalacaktı.

"Hani gelmemesini söylemiştin Münevver! Of!"

Turgut, Tomris'in beklediğinden daha yüksek sesle çıkan bu sitemi duydu. Birden etrafın buz kestiğini hissetti Tomris. Turgut dediklerini duymuştu. Korkarak kafasını sevgilisine çevirdi. Ateş saçan gözlerle Tomris'e bakıyordu. "Neden söylemedin?" Sesi çok dingindi Turgut'un. Bu dinginliğin kopacak ve yıkıp gidecek fırtınanın habercisi olduğunu biliyordu Tomris. Çaresizlikle ellerinin arasına gömdü kız yüzünü. "Çünkü teyzeni görüp görmek istemediğini, hikayesini dinlemek isteyip istemediğini bile bilmiyordum." Birazdan söyleyeceklerini geri almanın ya da söylememenin bir yolu olmasını çok isterdi ama yoktu. "Teyzenin eşi.." Eşi mi demişti Tomris. O öpmelere doyamadığı dudaklardan dökülen bu sözcüğe inanmak istemiyordu. " ... Teyzenin eşi Matteo Rossi." İşte Turgut bu ismi duymayı daha da beklemiyordu.

"Geçmişin hayaletleri bir bir karşıma mı çıkacak böyle Tomris? Sırada kim var ?" İlk defa böyle görüyordu Turgut'u Tomris. Yıkılmış, bezmiş, üzgün. Tomris sevgilisinin üzgün duran yüzünü okşadı. Birazdan anlatacakları daha da hoşuna gitmeyecekti. Ama anlatmak zorundaydı. Turgut'un elinin yavaşça belindeki silah kılıfını açtığını gördü gözünün ucuyla. Tomris elini uzatıp Turgut'un parmaklarını teker teker öptü. "Özür dilerim sevgilim, ama bu hikayenin devamı var." Tomris göz yaşlarını sildi. Yaşadığını bir daha yaşayacak olduğu için yerinde titredi. Derin bir nefes aldı. "Ama önce gidip Matteo ile konuşman lazım, çünkü bu hikayenin devamında benim baygın olduğum bir bölüm var ve detayları sadece Matteo'da." Turgut beyninden vurulmuş döndü. Birisi minik sevgilisine, Baykuş'una el uzatmıştı ve alemde herkes bilirdi ki Turgut'un olana kalkan eller önce kırılır, sonra kesilir ve köpeklere atılırdı. Turgut kızın kolunu sıktığını Tomris'inden gelen inleme ile fark etti. "Özür dilerim sevgilim." Turgut bu sefer kızı kendisine bastırmış, hiç bırakmayacakmışçasına sarılmıştı.

Son iki gündür yaşadığı duygu değişimlerinden yorulmuştu Turgut. Tomris hayatına girmeden önce ne kadar basitti hayatı. Tek bir duygu biliyordu. Nefret. Şimdiyse ruhunun ışık girmemiş dehlizlerinde, tünelin ucunda bir ışık belirmişti ve Turgut bu ışığın tren olmaması için yalvarıyordu.

Münevver Hanım, kolunda eşiyle beraber geldiğinde Matteo'nun da yüzü en az Turgut'unki kadar allak bullaktı. Onu burada bulmayı beklemiyordu. Tomris'in Turgut'a bir sene sonra açmasını söylediği bir kasası olduğunu biliyordu ama, Turgut'un onu bulabileceğini hiç düşünmemişti. "Ciao Matteo." Matteo zarifçe onu selamlayan Tomris'in elini öptü. "È un piacere vederti qui" (Seni burada görmek ne güzel) Turgut dişlerinin arasından "Non posso dire lo stesso per te." (Aynısını senin için söyleyemeyeceğim."

"Bu düşmanlık neden Turgut?" Matteo gözlerinde muzip bir ifade ile üvey "oğlu"na bakıyordu. Turgut ise yine buz kesmişti. Dehlizin sonunda gördüğü ışığın kendisine ışık hızıyla yaklaşan bir tren olduğunu görünce eski haline dönmesi çok zor olmamıştı onun için.

"Beni geçen sene polise ihbar ettiğin için olabilir mi?" Tomris, Turgut'un yüzünde ilk defa gördüğü bir ifade fark etti: tereddüt. Ne hissedeceğini, nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. Matteo, sırtını Turgut'a dönmüş, cevap vermek yerine kendisine içki koyarken göz ucuyla Turgut'u süzüyordu. "Bourbon?" Turgut sıkıntıyla ofladı. Daha kahvaltı saatiydi ama, değil bir kadehi bütün şişeyi bitirebilecekmiş gibi hissediyordu. Matteo'nun teklifine kafasını salladı ve Matteo'nun ona uzattığı bardağı aldı.

Flush RoyalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin