Yıldıza basmayı unutmayın. 🐞
20.30
Normalde bu saatte çoktan Valentino'nun gelmesi gerekiyordu. Çorbayı karıştırırken daldığım için taşmış ve elimi yakmıştım.
Ocağın altını kapatıp elimi soğuk suya tuttum. Birden bire istemsizce ağlamaya başlamıştım. Herşey üst üste geliyordu. Ölüm tehditleri alıyordum ve babaannemi özlüyordum.
Valentino bu saat olmuş hala gelmemişti. Bazen işinden dolayı geç geliceğini biliyordum ama onsuz yemek yemek veya uyumak istemiyordum.
Acaba şuan ne yapıyordu? Göz yaşlarımı silip suyu kapattım. Elimin üstüne yanık merhemi sürdükten sonra sargı bezi ile sardım. Masayı hazırlayıp, çorbamı kâseme koyduktan sonra sofraya oturdum. Valentino'nun boş olan sandalyesine bakarak çorbamı içtim.
Yaklaşık 40 dakika sonra yemeğimi bitirmiş, salona geçmiştim. Merak edipte asla izliyemediğim dizilerden biri olan Peaky Blınders'ı açıp izlemeye başladım. Hala inanamıyordum. Ölüm tehditleri alıyordum ve ben oturmuş dizi seyrediyordum.
Kapının zilinin çalmasıyla oraya doğru ilerledim. Valentino gelseydi şimdiye kadar burda olmuş olurdu. Kapının deliğinden baktığımda şaşırmıştım.
Valentino gelmişti. Kapıyı açıp onu süzdüğümde gayet dinç görünüyordu. Ona hiçbirşey demeden salona geçtim. Kapıyı kapatıp benim yanıma geldi ama oturmadı.
Başımda dikiliyordu. Onu umursamayıp televizyon izlemeye devam ettim ama bütün dikkatim ondaydı.
''İşler çok yoğundu. O yüzden yemeğe yeti-''
''Sofrada senin tarafın hâla kurulu. Yemekler ocakta. Isıtırsın yersin.''
''Peri yapma böyle.''
''Peşimde bir mafya beni öldürmek için bekliyor Valentino.''
Kafamı çevirip ona baktım. Saçlarını geriye sol eliyle karıştırdı.
''Zaten onunla ilgileniyordum. Corrado'nun saklandığı yeri buldum.''
''Yarın orayamı gidiceksin.''
Bu adam benimle dalgamı geçiyordu?
''Yarın değil. Bu gece. Biliyorum korkuyorsun ama söz veriyorum birşey olmiyacak. Artık bu işi tamamen bitiricam.''
Bu gerçek olamazdı. Onca adamı varken neden o da gidiyordu? Evet bu düşünce bencilce ama artık yeter.
''Bir sürü adamı dururken sen neden gidiyorsun?!''
Yerimden hızlıca kalkmıştım ve bağırıyordum. Valentino'nun bakışları sargılı olan elime kaymıştı.
''Eline ne oldu? Peri neden beni arayıp çagırmıyorsun?!''
Şimdi suçlu benmi olmuştum? Geriye doğru bir adım attım.
''Bizim için yemek yaparken yaktım!''
Bana doğru hızla yaklaşıp elime bakmak için elimi tuttu.
''Beni araman gerekiyordu! Bu kadar aptal olamazsın!''
''Benimle düzgün konuş! Aptal olan sensin! Burda, evde tek başıma ödüm koparken sen akşam yemeğine bile gelmedin!''
Elimi hızlıca elinden çekerken biraz canım acımıştı. Terasa çıkıp korkuluğu tutup şehri izledim. Trafikten dolayı ses kirliliğine neden olan korna sesleri, akşama doğru yağan yağmurdan dolayı toprak kokusu ve kimine göre görüntü kirliliği kimine göre manzara olan evlerdeki ışıklar... İstanbul içinde hem kötülüğü hemde iyiliği barındıran bir şehir olmasına rağmen çok güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM OL
RomanceBabasının ölümünden sonra ailesinin başına geçen Valentino hayatını sadece başarıya ve işe adamıştır. Yeni otelinin açılışı ve bazı işleri için ailesiyle Türkiye'ye gelen Valentino,otelin açılış günü için Bursa'ya gider ve girişteki kocaman buz pist...