*MON BEAU*

1.9K 69 4
                                    

Bugün günlerden Salı ve sabahın altısı. Buz pistine gitmeden önce amcamlara geldim.

"Daha iyimisin babaanne?''

Odasında uzanıyordu. Nefes almakta zorlandığı için solunum cihazına bağlıydı. Kafasını olumlu anlamda salladı.

'' Şu durumda bile beni düşünüp, yalan söylüyorsun.''

Solunum cihazına bağlı olan maskesini indirip, benimle konuşmaya başladı.

"Merak etme Buz Kraliçesi, düğününü görmeden bu dünyaya gözlerimi kapamayı düşünmüyorum.''

Sol gözümden küçük bir kristal içimdeki üzgünlüğü yok etmeye çalışır gibi aktı. O yakın bir zamanda, gözlerini birdaha açmamak üzere yumucaktı. Hemen göz yaşımı sildim.

''Ne dis plus ça.(fra-Bunu artık söyleme.)''

''C'est vrai mon petit.(fra-Bu doğru küçüğüm.)''

Sanki içimde ki yangın sönücekmiş gibi derin bir nefes alıp verdim.

"Seni çok seviyorum babaanne."

"Je suis belle aussi.(fra-Bende güzelim.)''

Ona doğru yaklaşıp, alnına minik bir öpücük kondurdum.

"Benim piste gitmem lazım. Antrenmanım var ama istersen kalabilirim.''

Kaşlarını çatmış, bana kızmış gibi bakıyordu. Ama bu tabii ki imkansız. Babaannem bana küçüklüğümden beri asla kızamazdı.

"Hayır tabii ki de. Çabuk o piste git! Hem benim uykum var.''

Gülümsememi saklama gereği duymadım.

''Tamamdır Sultanım. Sen nasıl istersen.''

Alnına tekrar öpücük kondurdum ve ayağa kalktım. Ona el sallayıp, evden çıktım. Yaklaşık 15-20 dakika sonra piste vardım.

Soyunma odasına gidip, spor çantasından patenlerimi çıkardım.  Spor ayakkabılarımı çıkarıp, patenlerimi giydim. Saat öğlen bir olunca pisten çıkıp, ayakkabılarımı giydim.

Bara gitmeden önce eve gidip duş aldım. Üstüme siyah karnı açık sweat giydim, altıma da siyah dar pantalon. Ayakkabı olarak beyaz postallarımı giydim. Saçımı da topuz yapmıştım. Sadece mascara sürüp evden çıktım.

Bar bana yürüme mesafesiyle 20 dakika uzaklıktaydı.

Bara geldiğimde Efe'yi barın şarkıcılarıyla konuşurken gördüm. Çok fazla kişi yoktu bugün barda. Efe'nin yanına doğru ilerledim.

"Selam.''

Efe bana döndü.

''Selam. Nasıl gidiyor düğün işleri?''

''Sen bari yapma Efe.''

''Ne? Kızım biranda bize evleniyorum diyen sensin.''

''Of evet biliyorum ama sevince böyle oluyormuş.''

''Vay vay vay Peri hanım, bu Valentino efendi sana hiç yaramamış.''

Dediği şeyle ikimizde kahkaha attık. Ah be Efe, bir bilsen gerçekleri.

"Barın gelirleri nasıl?''

''Birden bire coştu. Şuan baya iyiyiz.''

Kafamı ''Anladım.'' anlamında salladım.

"O zaman hep istediğin ikinci barını açabilirsinmi demek oluyor?''

''Aslında düğüne kadar biriktirmeyi düşünüyorum.''

Bu cümleyi Efe'den duymayı beklemiyordum. O parayı buldumu anında barını geliştirmek için harcıyan, vurdum duymaz ve komik biridir.

Yaklaşık böyle biraz daha sohbet ettikten sonra bar kısmına gidip işimin başında durdum.

Arkadaşınız patronunuzda olsa iş iştir. Yaklaşık iki saat sonra ben bardaklardan birini kurularken Efe geldi.

"Kolay gelsin.''

''Sağol.''

''Diyorumki bir aylığına izinmi versem sana.''

''Ama ben senden izin istemedim Efe.''

''Düğün işleri falan derken çok yoruluyorsun. Bu izin sana gerekli.''

''Hayır istemiyorum.''

''Bir şey daha var Peri. Valentino dışarda seni bekliyor.''

Kafamı hızlıca kaldırıp ona baktım. 'Benim bir suçum yok.' der gibi ellerini yukarı kaldırdı. Gözlerimi ondan ayırmadan belime bağladığım hırkamı giydim.

''İyi tamam ama bir ay, daha fazla yok.''

''Tamamdır. Benden sana kafa izni.''

''Sağol.''

Bardan çıktıktan sonra Valentino'yu arabasına yaslanmış, sigara içerken gördüm. Tam karşısında durup konuşmaya başladım.

''Burda ne işin var?''

''Yüzük ve eşya alışverişi yapmamız gerekiyor. Hadi bin bakalım.''

''Başka zaman yapsak, karnım inanılmaz aç.''

''O zaman şöyle yapalım. Alışveriş bitince seni yemeğe götüriyim olurmu?''

''İyi o zaman, çabuk olalım.''

Valentino kapımı açıp, beni beklemeye başladı. Bir dakika, Valentino kapımımı açmıştı? Ona şaşkınca bakıyordum.

''Orada daha beklemeyi düşünüyormusun.''

Kafamı iki yana sallayıp, düşüncelerimden kurtuldum. Ben koltuğa oturduktan sonra Valentino'da kendi koltuğuna, yani sürücü koltuğuna oturup, arabayı çalıştırdı.

''İlk yüzükmü bakalım, yoksa eşyamı?''

''Eşya.''

Sonrasında Valentino sürmeye başladı. Valentino ile yüzük alma ve eşyaları alma olayından sonra beni bir restoranda getirmişti.

Çevreye baktığımda zenginlik kelimesini görebiliyordunuz. Siyah sweatim ve dar pantalonumla egolu kadınların gözleri üzerimdeydi.

Bir sonraki bölümde olucaklar...

''Kalkalım mı?''

Cevabımı beklemeden garsonu çağırdı. Ne yani yakınlaşmamız hoşuna gitmemişmiydi.

"Valentino sorun yakınlaşmamızmı?''

O sırada garson geldi ve kutuyu masaya bıratı. Valentino tam alıcakken uzanıp ben aldım garsona dönüp konuştum.

"Bize biraz izin verirmisiniz?''

Garson gittikten sonra Valentino'ya döndüm.

''Aramızda birşey olmasını istemiyormusun?''

Bölüm sonu...
❄❄❄❄❄

BENİM OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin