.15.

2K 171 28
                                    


Gözlerimi açtığımda beyaz tavanla karşılaştım.Neyse en azından tanıdık bir yerde uyandım.En son..? Ah!Evet en son Bucky ile Hydra'dan kaçmıştık. Şimdi Bucky deyince ona ne oldu?

"Friday?"

"Evet Bayan Stark?"

Bir an durakladım.Evet artık bir Stark'ım ve babam beni biliyor. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Ama silkelendim.

"Bucky nerde?"

"Bay Barnes iki oda sağınızda dinleniyor efendim."

Demek o da hastane kanadında.

Ayaklarımı sarkıttım ve yere degdirdim.Kolumdaki sargılara baktım.Serefsizler kolumu deldiler.
Yavaşça kalktım ve gerindim. Sanki bütün vücudum kaskatı kesilmiş gibiydi.Kapıdan çıktığımda etrafta kimsenin olmaması dikkatimi çekti.
Babamlar burada değil miydi?Bucky' nin kaldığı odaya giderken aynı zamanda da konuştum.

"Friday ben geleli ne kadar oldu?

"Iki gün oldu efendim."

Başımı salladım.Daha rahat hissetmemin nedeni buydu büyük ihtimalle.

"Peki diğerleri nerede?"

"Bay Stark ve diğerleri Nick Fury ile konuşmak için SHIELD binasına gittiler."

Yeniden kafa salladığım sırada elimi kapı koluna attım sessizce içeri baktım.Beyaz yatağa uzanmış uyuyordu.Pek rahat bir ifadesi yoktu ama ondan bunu bekleyemem zaten. Yaşadığı onca şeyden sonra bu kadar kısa sürede kendini toparlayamaz.

Kapıyı tekrar kapattım ve kendi odama gittim.Ustumdekileri hızla sıyırdım ve sıcak suyun altına girdim.
Tanrım resmen yaşadığımı hissediyorum. Orada bir hafta geçirdiğimi ve burada da iki gündür bilinçsiz olduğumu var sayarsak neredeyse 10 gündür yıkanmıyordum ve bu kesinlikle korkunç.

Önce vanilyalı sampuanımdan elime biraz aldım ve masaj yaparak saçlarımı köpürttüm.Sonra da çilekli duş jelimi-kolumdaki yaraya dikkat ederek-güzelce vücuduma yedirdim.
Ve yarım saat sonunda günlerin bütün derdini atmış şekilde banyodan çıktım.

Üzerime iki beden büyük bol bir siyah t-shirt ve bilekten lastikli bir eşofman giyip ayağıma da beyaz spor ayakkabılarımı geçirip mutfağa ilerledim.Içeri girdiğimde aslında ne kadar acıktığımı fark ettim.Kendime pastırma ve omlet yapıp tabağa yerleştirdim. Masada yemeğimi yerken bir yandan da sosyal medyada geziyordum.Şimdi düşündüm de birkac gün önce ayağa kalkmam bile imkansızken,nefesim biraz bozulduğunda acılar içinde ölüm riskim varken şimdi koskoca bir ordu ile dönüşüyorum.Hayat gerçekten akıp geçiyor.Neyin ne zaman olacağını kimse bilemez.Bir saniye önce gülerken sonraki saniye ölmüş olabilirsin.

"Bayan Stark, Bay Barnes kriz geçiriyor efendim."

Friday'in sesiyle hemen her şeyi bırakıp hastane kanadına koştum.

* * *

Sonunda saatler süren toplantı bitip de ekip üsse döndüğü sırada güneş batmaya başlamıştı. Ortak salona geçtiklerinde masanın üstünde gördükleri tabak ile hepsi birbirine baktı.O tabağın Diana'nın olduğu belliydi ama Diana bulaşıkları kaldırmadan masadan kalkmazdı. Natasha hastane kanadındaki odaya bakarken Tony Diana'nın odasına, Clint'de spor salonuna baktı ama Diana yoktu.O kadar gerilmislerdi ki Friday'e yerini sormak akıllarının ucuna bile gelmemişti. En sonunda sakinligini korumayı başaran Steve,

"Friday Diana nerede?"

Diye sorunca herkes aydınlanmış gibi olup Friday'in cevabını bekledi.

Light In The Dark  (Daughter of Stark)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin