Diana hala dün akşam duyduklarını düşünüyordu. Akşam sadece Bucky'nin iyi olup olmadığına bakmak istemiş ve odasına gitmişti. Ancak bugün geleceğini bildiği Kaptan Amerika da o odadaydı ve onlar büyükanne ve büyükbabasının ölümünü konuşuyorlardı.Bucky'nin anlattıkları aklına gelince bir titreme hissetti. Kafasını kaldırdığında Bucky'nin odasındaydı.
Dün akşam kanını donduran kelimeleri duyduğu yerde. Elini kaldırdığında elindeki haritayı fark etti. Doğru ya hatırladığı Hydra üslerini isaretlemesi için Bucky'ye getirmişti.Neden burada olduğunu hatırladığında derin ve titrek bir nefes verdi. Gözlerini kapattı ve kapıyı çaldı. 'Gir' sesini duymadan hızla odaya girdiğinde Steve Rogers da odadaydı. Tıpkı dün akşamki gibi...
"Günaydın! "
Diye seslendi neşeli görünmeye çalışarak.
"Ah! Steve sen de mi buradaydın görevin ne zaman bitti?"
Diye sordu. Steve o odaya girdiği sıradaki gergin ifadesini silmiş yüzünde hafif bir tebessümle ona bakıyordu. Ama onun bu tebessümü Diana için görünen anlamı ifade etmiyordu. Steve Rogers sadece onu- büyükannesi ve büyükbabası ile ilgili hikayeyi duyduktan sonra- zavallı bir çocuk olarak görüyordu. Diana'nın çenesi kasıldı. Fark etmeden elini yumruk yapmıştı.
"Görevim olması gerekenden erken bitti. Ben de dün akşam geldim."
Yüzbaşının sesiyle kendine geldi Diana. Sakin olması gerektiğini hatırlattı kendine.
"Öyle mi? Ben de bunu getirmiştim. "
Elindeki haritayı onların ortasında yatağın üzerine yaydı.
"Bucky'nin hafızası geri geldikçe Hydra ustlerini buraya işaretlemesi gerek.Böylece bir plan oluşturup Hydra'yı bitirebiliriz. Bir şeyler hatırlıyorsun değil mi?"
Son sözünü söylerken Bucky'ye döndüğünde Bucky'nin yutkundugunu gördü. Yüzü belirgin bir şekilde gerilmisti ve Diana dışında her yere bakıyordu. Kafasını biraz çevirip Rogers'a baktığında onun da aynı ifade ile dostuna baktığını gördü.
"Pek değil. "
Bir mırıltı kadar sessiz çıkan bu cümle Diana'nın kanının kaynamasına neden oldu. Nasıl 'pek değil ' diyebiliyordu?! Daha dün Rogers'a anlattıkları neydi o zaman . Madem Bucky büyükailesini öldürmedi neden yalan söylüyorlardı. Ama Diana bunun bir yalan olmadığını biliyordu. Bucky Barnes bu hayatta en çok Steve Rogers'a guvenirdi. Ona söylediklerinin doğru olduğuna emindi o zaman neden neden yalan söylüyordu?!!
Diana ellerini umruk yapmıştı. Tırnakları avuç içine batıyordu ve hissettiği ıslak sıcaklığa bakarsa kanatmıştı.
"Demek öyle."
Dedi Diana dişleri arasından.
"O zaman hatırladıkça buraya işaretle olur mu?"
Biraz daha sakin çıkması için uğraştığı sesiyle devam etti.
"Ben sizi yalnız bırakayım."
Kapıya doğru ilerlemeye başladı ama aklındaki sesler bir türlü susmuyordu. Bunu babasına söylemeliydi ama nasıl yapacağını bilmiyordu. Babasının ve büyükbabasının arasının iyi olmadığını biliyordu ama o yinede onun babasıydı sonuçta ve ayrıca babasının büyükannesine olan sevgisini de biliyordu. Babası için olmasada annesi için dünyayı karşısına alırdı Tony Stark. Kendisi ikisini de tanımıyordu ama yinede onlar onun ailesiydi sonuçta. Nasıl olur da onlarla ilgili böyle bir şeyi içinde tutabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light In The Dark (Daughter of Stark)
Fanfic'Lütfen beni affet bir tanem.Seni hep ondan uzak tuttum ama unutma lütfen o hazır değil.Senin baban olmaya hazır değil bir tanem.' _______________________________ 25.02.2021 ..................🌟🌟🌟🌟...................