8-Şirket

1.4K 132 202
                                    

Medya: Duman Köprüaltı

Bu bölümü o kadar yazamadım ki, hepinizin gözlerinden özür diliyorum.

Aşırı saçma cümleler ve hatalar olabilir ama siz görmemiş gibi yaparsınız zaten.

Bu arada Dilhun dün boyxboy da 6 olmuştu. Napıyorsunuz siz? Sizi yerim.

Yine anahtarımı unutmuş ve yine şirkete gidiyordum. Bu defada ablam toplantıda olursa, bileklerimi cidden kesecektim.

Şirketin büyük kapısından girdiğimde, geçen defa olanlar bir bir aklıma doluştu. Sinem'in Mert'e karşı kullandığı flörtöz tavırlar, bana sorulan sorulara atlaması sinirimi bir kere daha tepeme çıkarmıştı.

Sonra Mert ile gittiğimiz restaurant, ah o muhteşem et...

Ablamın kafamı kırmayacağını bilsem, bir dakika bile düşünmeden o eti yine yerdim.

Danışmaya doğru ilerlerken ablamın "Barın?" dediğini duymamla hemen arkamı döndüm. Gülümseyip ona doğru ilerlediğim de soran gözlerle bana bakıyordu.

Yanına gidip sıkıca sarıldığım da aynı şekilde karşılık verdi. Ayağındaki topuklular yüzünden benden birkaç cm uzundu ve bu benim sinirlerimi oldukça bozuyordu. Ayrıldığımız da bilmiş suratıyla "Yine anahtarını unuttun değil mi?" diye sordu. Gülüp kafamı salladım.

Elini belime yerleştirip beni asansöre doğru yönlendirirken "Sana kötü bir haberim var bebeğim. Bende de anahtar yok." dediğinde tüm hayat enerjim çekilmişti.

Evime gidip aşık olduğum yatağımla bütünleşmek istiyordum!

Son bir umutla "Alp abi?" diye sordum.

"Maalesef toplantıya girdi. Yine bana kaldın minik fare." deyip burnumun ucuna vurdu.

Ablamın odasına girer girmez kendimi üçlü koltuğa atıp uzandım. Kocaman, bir duvarı tamamiyle camla kaplı, gri ve siyah tonlarının hakim olduğu bir odaydı, tıpkı evimiz gibi.

Alp abi ile ablam siyah ve gri mekanlara bayılıyorlardı. O yüzden evin birçok yerinde siyah-gri uyumu kullanılmıştı.

Ablam masasına oturduğunda "Aç mısın?" diye sordu. Kafamı uzandığım koltuktan biraz kaldırıp 'oda soru mu' bakışları attım. Ablam "Gerçi ne zaman doydun ki?" diye sorduğunda sırıttım.

"Hamburger söylüyorum." dediğinde "Ranch sosta söyle!" dedim sanki olmazsa kıyamet kopacakmış gibi bir tonla.

Ablam telefonla sipariş verirken, odanın kapısı tıklatıldı. Ablamın 'Gir' komutuyla kapı aralandı. Içeriye Mert'in girmesini elbette beklemiyordum.

Beni yattığım koltukta farketmeyip ablamın masasına doğru ilerlerken "Kumam, şu sözleşmeyi bi çevirsene. Tercümanlar çevirmiş ama bir de sen bak." dedi.

Ablam "Ne zaman Rusça öğrenmeyi düşünüyorsun acaba?" diye sordu Mert'in elinden aldığı dosyayı incelerken.

Bildiğiniz üzere ablan tercümanlık okumuştu. Zaten üniversitede Ingilizce dışında 4 dil daha öğrenmişti. Bir de şirkette çalışmaya başladığında, iş yaptıkları uluslararası şirketlerin dillerini de öğrenmişti. Bilmediğim kadar çok dil biliyordu yani.

DİLHUN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin