2-Şüzuzat

2.1K 159 204
                                    

Şüzuzat: Kural dışı olaylar ve varlıklar.

Medya: Cem Adrian Gül Güzeli

Cem Adrian'a aşırı aşığım...

Bakar kör olduğumdan yazım yanlışları olabilir, siz yokmuş gibi şey yapın.

Anahtarımı evde unutan aklıma söve söve, büyük dönen kapıdan içeriye girdim. Ablamdan anahtarı almaya gelmiştim. Umarım toplantıları yoktur. Çünkü bir de toplantının bitmesini beklersem, şirketin ortasında bileklerimi keserdim.

Şirkete girer girmez resepsiyondaki sarışın kadının gülümsemesini gördüm. Eğer kadınlardan biraz bile hoşlanabiliyor olsam kesinlikle bu kadına aşık olurdum.

Ablam duymasın ama bence bu kadın ondan daha güzeldi. Duyarsa ne mi olurdu? Hepiniz fıstıklı helva yerdiniz.

Ablam da aşırı güzel bir kadın ama ablam işte. Rengini asla anlamadığım kırmızı turuncu saçları, bazen yeşil bazen mavi gözleri, küçük burnu, dolgun dudakları, bembeyaz teniyle görenleri kendine aşık ediyordu.

Alp abiye çok üzülüyordum. Hayır adam zaten kıskanmak için doğmuş, bir de ablamın güzelliğiyle başı beladaydı.

Resepsiyona doğru ilerleyip Sinem'e selam verdim. Klasik selamlaşmadan sonra "Sevgi hanım için mi geldin?" diye sordu.

Onaylamak için başımı salladım. Dudaklarını büküp "Ama toplantıya girdi. Çıkması da uzun sürecek sanırım." dedi.

Korktuğum başıma gelmişti işte. Son bir umutla "Peki Alp abi nerede?" diye sordum.

Üzgün bir suratla "Maalesef tatlım, o da toplantıya girdi." dedi.

Tam konuşacağım sırada arkamdan "Barın" diye seslenildiğini duydum. Yine o sesti ve o ses benim tüm hücrelerimi geriyordu.

Yanımıza doğru adımlayıp "Ne işin var burada?" diye sordu. Asıl onun burada ne işi vardı?

Benim konuşmama fırsat kalmadan resepsiyonist Sinem flörtöz bir ses tonuyla "Sevgi hanım ve Alp bey için gelmiş ama onlar toplantıdalar Mert bey." dedi.

Biraz önce Sinem'i sevdiğimi söylemiştim ya, siz onu unutun, şu an aşırı gıcık oluyordum. Hani benim ağzım var, hani ben konuşabiliyorum, sen neden atlıyorsun acaba?

Mert bey bana dönüp "Onlar geç çıkacaklar bugün, sen neden geldin? Umarım önemli bir şey yoktur." dedi.

Sıkıntılı bir nefes verip "Anahtarımı evde unutmuşum, anahtar almaya gelmiştim." dedim.

Görünüşe göre ablamın odasındaki geniş üçlü koltuk beni bekliyordu. Neyse ki rahattı.

Mert bey "Yemeğe gidiyorum, sen de bana eşlik eder misin?" diye sordu. Aslında açtım ama bu adam beni çok fazla geriyordu. Fakültede ablam ağlamıştı zaten, bir de şimdi ağlatamazdım. Evet, benim annem değil, ablam ağlıyordu.

"Rahatsızlık vermeyeyim, teşekkür ederim." dedim.

Mert bey hafif çattığı kaşlarıyla "Ne rahatsızlığı, saçmalama." dedi. Suratına kararsız bakışlar atıyordum. "Hem seni burada tek bırakırsam, ablan bana neler yapar biliyor musun sen? Ölmek için çok gencim Barın, acı bana." diye ekledi sahte bir korkuyla.

DİLHUN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin