Acı Çeke Çeke 1

8 1 0
                                    

Carrie, anahtarını kapının yuvasından çıkarıp portmantoya astığında, karanlığın içinde düğmeyi bulup lambayı açtı. Işıklar açıldığında montunu ve çantasını asıp mutfağa doğru yürüdü. Mutfağa girdiğinde elinden geldiğince sessiz olmaya çalışıyordu, saat gecenin bir yarısıydı ve kızının uykusunu bölmek istemezdi. Buzdolabından soğuk su almak için kapağı açtığında nöbetteyken kızı yesin diye hazırladığı yemeklere hiç dokunulmadığını gördü. Yine dışarıdan söylemiş diye mırıldandı. Kızıyla arası zaten limoniyken oğlunu kaybedip, eşiyle boşandıktan sonra iyice bozulmuştu. Kızının üstüne gitmek istemiyordu ama jade fazlasıyla vurdumduymaz, asabi ve başına buyruk bir genç kızdı. Kardeşinin ölümü ve babasının onu terk edişiyle iyice çığırından çıkmış, ne kadar psikolojik destek aldırmak istese de jade bunu kesin bir dille reddetmişti. Carrie suyunu içip odasına gittiğinde yorgunluktan gözleri kapanıyordu. Dört -beş sonra tekrar hastaneye gidip işinin başına dönecekti. Kendini yatağa atacağı bir kızını kontrol etmeyi unuttuğunu hatırladı ve koridorun sonundaki kızının odasına doğru yürüdü.

Kapıya yaklaştığında kapı aralıktı. Odaya girip açtığında kızının yatağının boş görünce adeta bir şok geçirdi. Panikle çantasından çantasını alıp kızının numarasını ararken elleri titriyordu. Telefonu kulağına götürüp açılmasını beklerken, telefon iki kere çaldı ve meşgule düştü. Carrie hızlıca hazırlanıp polise gideceği an anahtar şıngırtısı duydu. Biri anahtarla kapıyı açmaya çalışıyordu. Carrie hemen koşarak kapıyı açtı. Karşında jade'i görünce hem rahatlamış hem de sinirlenmişti. Jade ise annesinin kapıyı açmasına şaşırmıştı. Carrie sakin kalmaya çalışarak; "Jade, gecenin bir yarısı dışarıda olmanı açıklayacak mantıklı bir sebebin var mı? "dedi ve eliyle  salonu gösterdi. Jade ayakkabılarını çıkarıp salona geçtiğinde annesi kollarını bağlayarak bir açıklama bekliyordu Kız biraz düşündü ve konuşmaya başladı" Ben ... bir arkadaşımın doğumuna gittim. Sana sorsam izin vermezdin. Senin nöbetten erken geleceğini tahmin etmiyordum. Biraz takılıp gelirim dedim. "dedi. Carrie ağıran başını ovaladı ve sakin kalabilmek için derin nefesler alarak;" Erken gelip dinlenmek istedim ama sen beni şok ettin. Sana güvenemeyecek miyim? Arkamı döndüğümde gizli işler mi çevireceksin jade? Kaç gecedir gizli dışarı çıkıyorsun? Sana nasıl güveneceğim bundan sonra? "dedi. Jade sessizce annesini dinliyordu. Carrie kızının cevap vermemesine daha çok sinirlenerek onun kolunu tuttu. Jade annesinin bu hamlesini beklemeyerek kendini kurtarmaya çalıştı. "Anne, canımı yakıyorsun koluma bırak" dedi. Carrie jade'in kolunu bırakarak; "Bak jade, artık aklını başına topla. Seninle anlaşmaya çalışırken bu hareketlerin beni sinirlendiriyor. Ya kendine çeki düzen verirsin ya da ..." Jade annesine ittirerek kolunu kurtardı ve sözünü keserek "Ya da ne? Beni terk eder misin? O zaman sensiz daha mutlu olurum. Babam ve cedric senden kurtuldu. Bir kurtulamayan ben kaldım. " diyerek annesinin ne diyeceğini beklemeden hızlıca odasına gitti.

Duyduğu sözlerden sonra salonun ortasında tek başına kalan carrie gözlerinden akan yaşların yanağını ıslatmasıyla kendine gelerek balkona çıktı. Sözler içine oturmuştu. Her şey onun suçuydu eğer cedric'i koruyabilseydi  olanların hiçbiri yaşanmayacaktı. Balkon korkuluklarına yaklaşıp aşağı baktığında gördüğü tek şey ışıklı tabelaların ve direklerin aydınlattığı boş caddeydi. Sol ayağını korkuluklardan geçirdiğinde yapacağı şeyin yüreğindeki acıya son vereceğini biliyordu. Kızı o yokken daha mutlu bir hayat yaşayacak ve kendisi oğluna ona kavuşarak olan özlemini giderecekti. Sağ ayağını da korkuluklardan geçirip, gözlerini kapattı. Terlemeye başlamadan ellerini gevşetirken oğlunun ağlamaklı sesini duydu. "Anne, yapma." Carrie gözlerini açtığında karşısında öldüğü gün giydiği kırmızı tişört ve siyah pantolonlu oğlunu gördü. Çocuğunun sarıya dönük uzamış saçları kahverengi gözlerini kapatıyordu. Cedric'in üstü çamur ve kanla kaplıydı. Carrie bakınca oğlunun alnının yarılmış olduğunu gördü. "Cedric ... sen gerçek misin? Yaralanmışsın ...  çok özledim seni oğlum." diyerek vücudunu korkuluklardan geçirip balkona attı. " Ben hep senin yanındayım anne ... senin içindeyim. Ama sen ölürsen ben de ölürüm. Beni öldürmezsin değil mi anneciğim?" dedi cedric. Carrie ağlayarak "Cedric sana sarılmak istiyorum.Gittiğinden beri tam üç yıldır kendime gelemedim. Merak etme oğlum, ölmeyeceğim. Seni içimde yaşatacağım." dedi. Cedric keskin bakış annesinin yüzüne kitlemişti, yüzünde bir sırıtma vardı. "Şimdi ölmeyeceğiz anne. Henüz değil. Bu kadar kolay ölmeyeceksin. Ölmeyeceğiz. Acı çeke çeke öleceğiz. İntihar kaçmak olur, kaçmayacağız. Seni seviyorum anneciğim. Ablamı da seviyorum." dedi ve arkasını dönerek koşup gitti. Carrie oğlunu yakalamak için hızlıca kalktığında, çocuk koridora dönerek gözden kayboldu. Carrie koridora baktığında kimseyi göremedi.

Karanlığa Çağıran SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin