Kabuslar 4

6 1 0
                                    


  Carrie, o gece evde yalnızdı. Jade yeni arkadaşları ile bir geceliğine kamp yapmaya gitmişti. Kızının bu kadar hızlı sosyalleşmesine seviniyordu. Jade normalde de hızlı arkadaş edinebilen biriydi ve arkadaşları ile çok vakit geçirirdi. Ama kardeşinin ölümüyle artık eskisi gibi arkadaşları ile vakit geçirmeyi bırakmış, birkaç arkadaşı dışında kimseyle görüşmemişti. Gizli gizli doğum gününe gittiğinde ise arkadaşları ile ilk kez dışarı çıkmıştı. Bir ayda buraya fazlasıyla uyum sağlamışlardı. Carrie yeni işinin ilk günlerinde biraz evrak işleri ile uğraşmıştı ama şu anda o kadar fazla çalışmıyordu. En azından geceleri rahatça yatağında dinlenebiliyordu. Yatağında kitap okurken koridordan ayak sesleri duydu. Belki jade erken gelmiştir diye düşünerek yatağından kalkarak kapısının önüne dikildi. Kendi odası ile kızının odası karşılıklıydı. Odaları arasında sadece uzun bir koridor vardı. Kızının odasının kapısı ardına kadar açıktı. Tam aşağı inecekken ayak sesleri bu sefer hızlandı. Carrie eline bir vazo ile merdivenlere usulca yaklaşınca üstü başı kanlar içinde, kafasından kanlar akan, öldüğü gün giydiği kıyafetlerle yine oğlu cedric'i gördü. Korkuyla geri geri gitti. Oğlu gülümseyerek ona bakıyordu. ''Anne, yeni evimizi çok beğendim. Benim odam nerede?'' diye sordu. Carrie korkuyla çığlık attı. '' Sen ölüsün. Ben kafayı yiyorum. Sen gerçek değilsin. Gözlerimi kapatıp açacağım ve buradan gideceksin .'' diyerek gözlerini kapattı ve içinden üçe kadar saydı. Bu sırada yavaşça geri gidiyordu. Gözlerini açtığında oğlu hala oradaydı ve ona yaklaşıyordu. Carrie elindeki vazoyu oğluna atarak odasına girdi ve kapıyı kitledi. Ağlayarak kapının altından çocuğun orada olup olmadığına bakıyordu. Çocuk kapının önüne gelmişti. Kapı kolunun zorlanmasıyla carrie ayağa kalkarak pencerenin yanına yaklaştı. Camı açıp çığılık attığında evlerin hiçbirinde hareket yoktu. Tüm evlerin ışıkları kapalıydı. Kapı o sırada küt diye duvara vurarak açıldı. Cedric odaya girdiğinde nefretle annesine bakıyordu. '' Beni niye istemiyorsun anne? Artık beni sevmiyor musun? Ben seni çok özledim diyerek'' arkasında sakladığı bıçağı kadına doğrultarak koşmaya başladı. Carrie kendini aşağı atacağı sırada bacağını pencereden geçirirken çocuk hızlıca bıçağı annesinin bacağına sapladı. Carrie acı bir çığlıkla, can havliyle çocuğa bir tekme atıp aşağı düşerken irkilerek uyandı. 

 Nefes nefese baş ucundaki suyu içip gördüğü kabusun etkisinden çıkmaya çalışırken güneşin çoktan doğduğunu gördü. Yorganı ittirip bacağını gördüğündeyse ufak bir şok geçirdi. Sağ bacağında derin bir bıçak çiziği vardı. Yatağından fırlayıp boy aynasının önüne geçip bacağını incelediğinde çiziğin yeni olmuş olduğunu anladı. Hızlıca hazırlanıp çantasını kaptığı gibi evden çıktı. Kasabanın girişindeki emlakçının önüne arabasını park edip indiğinde, dükkanın içinde sarışın, telefon görüşmesi yapan bir kadın oturuyordu. Dükkana girip kadını beklerken kadın el işaretiyle oturmasını söyledi. Carrie en sonunda kadının telefon görüşmesi bittiğinde söze girdi '' Merhaba, sizden birkaç ay önce bir ev satın almıştım. Şu...'' Kadın carrie'nin sözünü kesti '' Evet evet hatırladım. Ormanın karşısındaki evi satın almıştınız. Bir sorun mu var? '' dedi. '' Aslında...evet bir sorun var. Evde ölen küçük kızı, yaşlı kadını ve bodrum katını anlatmadınız.'' dedi carrie. Kadın biraz gerildi. '' Evde olanlar insanların abartması. Küçük kız ve yaşlı kadın bir kazaya kurban gittiler. Küçük kız karanlıkta önünü görememiş ve sandalyeyi durduramayınca düşmüş. Düşerken de kafasını keskin bir yere çarpmış. Yaşlı kadın ise ayağını burkup düştüğünde beyin kanaması geçirmiş. Evde olanlar talihsizlik.  Bir sorun olsa o evi size satmazdım bayan miller'' dedi. Carrie emlakçının söylediklerine pek inanmamıştı ama kafasını salladı. ''Haklı olabilirsiniz. Neyse size iyi günler. Hastaneye dönmem gerek.'' dedi. Emlakçıdan çıkıp arabasına bindiğinde kafasından ki bazı soru işaretleri gitmişti. Ama bacağındaki çizik...anlam veremediği bir şeydi.

 Jade eve girdiğinde üzerinde bir yorgunluk vardı. Gece arkadaşlarıyla sohbet etmekten neredeyse hiç uyumamıştı.  Annesi evde yoktu, belli ki hastaneye gitmişti. Telefonunu cebinden çıkarıp annesine eve geldiğini bildiren bir mesaj attı. Eşyalarını yukarıda olan banyodaki kirli sepetine atıp, mutfağa indi. Yiyecek bir şeyler hazırlarken gözleri kapanıyordu. Hızlıca atıştırıp odasına çıktı. Kendini yatağa attığında uykuya hemen dalmıştı. 

 Jade, gece duyduğu tıkırtı sesleri yüzünden uyandı. Seslerin nereden geldiğini anlamamıştı. Yatağının yanındaki komodinin üstünden telefonunu alıp kontrol ettiğinde annesinin gece geç geleceğini söylediği bir mesaj attığını gördü. Saat gecenin on ikisiydi. Yaklaşık altı-yedi saattir uyuyordu. Annesi de bir-iki saate gelirdi. Telefonundaki bildirimleri kontrol ederken tıkırtı sesleri devam ediyordu. Jade telefonu bırakıp sesin nereden geldiğini anlamak için yataktan kalktığında merdivenlerden adım sesleri gelmeye başlamıştı. Jade korkuyla kapısını kapattı. Telefonu alıp, annesini aradı. Telefon uzun bir süre çaldıktan sonra açıldı. Jade korkudan ağlamaya başlamıştı. ''Anne...ben ne yapacağımı bilemedim. Seni aramaktan başka aklıma bir şey gelmedi. Evden sesler geliyor. Tıkırtı sesleri, ayak sesleri... Lütfen gel hemen.'' dedi. Carrie kızını sakinleştirmek için '' Jade, derin derin nefes almaya çalış. Hangi odadaysan kapıyı kitle ve saklan. Ben hemen çıkıyorum. Şimdi polisi arayacağım onlar hemen gelir. Kızım şu an tek yapman gereken sakin kalmaya çalışmak.'' dedi. Jade sessizce tamam deyip telefonu kapattı. Kapısını kilitleyip gardırobunun içine girdi. Kapının kolu zorlanmaya başlayınca jade ağlama sesini bastırmak için eliyle ağzını kapadı.


Karanlığa Çağıran SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin