Lanet 10

2 0 0
                                    

  Jade, yüzüne soğuk bir suyla yıkadıktan sonra telefonunu almak için salona indi. Kabus öyle gerçekçiydi ki etkisinden çıkamamıştı. Telefonu eline aldığı an bir mesaj geldi. Mesaj kutusuna girdiğinde joseph'ten bir sürü mesaj geldiğini gördü. Onu aramak için rehbere girdiğinde telefon çalmaya başladı. Arayan josephti. Çocuk telefon açıldığında korkuyla konuşmaya başladı ''Hey jade neredesin? Seni kaç kere aradım, mesaj attım. Normalde hemen mesajlarıma dönersin, korktum.'' dedi. Jade, birkaç saniye düşündükten sonra cevap verdi ''Ben uyuyakalmışım. Sana bir şey soracaktım joseph...seni eve çağırdım mı?'' diye sordu. ''Sandviç yemeye davet ettin ama motoru kontrol ettirmeye gitmem gerektiğini söyledim. Hatırlamıyor musun? '' diye sordu. Jade, nefes vererek ''ah...evet hatırlıyorum. Şimdi uyandım kafamı toparlayamadım kusura bakma, neyse yapmam gereken şeyler var sana kolay gelsin.'' diyerek telefonu kapattı. Mutfağa girdiğinde joseph'le kendine hazırladığı sandviçleri gördü. Tezgahın üzerinde duruyorlardı. Jade, gördüğü kabusun gerçekliğine emin olamamıştı. Sandalyeye oturduğunda başını ellerine alarak toparlanmak için kendine vakit verdi.

 Carrie, asansörün içinde olanlardan sonra doğru evine gelmiş, arabanın içinde eve girmekten korkarak bekliyordu. Angelina'nın bir zamanlar odası olan odaya baktı. Küçük bir kızın evinin içinde acılar çekmesi onu kahretmişti. Araban çıkacağı sırada bir polis arabasının bahçesinin önüne geldiğini gördü. Bir şey olduğundan korkarak arabadan indiğinde önüne park edilen polis aracının içinde de tanıştığı polis memuru inmişti. ''Bir sorun mu var bay harris? ''diye sordu carrie. Adam kadını süzdükten sonra cevap verdi. ''Ben geçen yaşanan olaydan sonra bir sorun var mı diye kontrole gelmek istedim.'' dedi. Carrie, derin bir nefes vererek ''Öyle bir olay bir daha yaşanmadı. Umarım yaşanmaz da. Bahçeye bir köpek aldık tedbir için. Buraya kadar geldiğiniz için teşekkürler, zahmet etmişsiniz.'' dedi. Adam karşısında duran kadının panik olduğunu fark etmişti. ''Bir sorun olmadığına emin misiniz? Elinizde bandaj var, nasıl oldu? '' diye sordu. Carrie, adamın merakından rahatsız olmaya başlamıştı. ''Geçenlerde banyomda ufak bir kaza yaşadım, bayılmışım o zaman olmuş olmalı.'' dedi. Adam başını sallayıp, kadının arabasına yürürken carrie, sinirlenmemek için kendini tutuyordu. ''Bu ilginiz ve merakınız kasaba da yaşayan herkese mi yoksa yeni taşınıp hırsızlığa uğrayan bize mi?'' diye sordu. Adamın böyle bir soru beklemediği yüzünden anlaşılıyordu. Eldon gülümseyerek ''Kasabada ki herkesin huzurlu bir hayat yaşamasını sağlamak benim görevim. Hırsızlıktan sonra güvenliğinizin tehdit altında olduğunu düşündüğüm için kontrol etmek istedim.'' diyerek arabanın önündeki kırılmış farı ve ezikliği göstererek sordu ''Burası nasıl oldu? Daha önce yoktu, kaza mı geçirdiniz?''. Carrie, adamın sorularından sıkılmıştı. ''Karanlıkta bir hayvana çarptım. Bilerek olmadı. Hayvan da çarpmanın etkisiyle korkarak kaçtı. Sorularınız bittiyse eve girebilirim herhalde?'' diyerek bahçesine yürüdü. Adam kadının arkasından bakarken bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. 

 Jade, mutfakta otururken salondan tıkırtılar geldiğini duyunca irkildi. Eline aldığı bıçakla kapıya yaklaşırken annesinin ona seslenmesiyle rahatladı. Bıçağı bırakıp salona girdiğinde annesine bir şey belli etmemek için gülümsedi. ''Hoş geldin, geç kaldın biraz.'' diyerek koltuğa oturduğunda annesi ceketini asıyordu. ''Evet, çıkamadım hastaneden. Sen neler yaptın? Sevimli erkek arkadaşınla görüştünüz mü?'' diye sordu. ''Bugün işi vardı okuldan sonra sadece beni eve bıraktı.'' dedi. Carrie, gülümseyerek odasına çıkmak için merdivenlere yöneldiğinde dışarıdan köpek havlaması sesi duyuldu. Jade, ayağı kalkıp ''Acıkmış olmalı.'' diyerek kapıdan çıktığında carrie, odasına girmişti. Ayakkabılarını çıkarıp yatağına oturduğunda komodinin üstünde, ona ait olmayan bir kolyenin durduğunu fark etti.

   Carrie, kolyeyi eline alıp incelerken bu kolyenin buraya nasıl geldiğini anlamamıştı. Kesinlikle ona ait değildi. Kolyeyi ters çevirdiğinde yazan kelimeyi görmesiyle şok geçirdi. Kocaman ve süslü harflerle ''iyi ki varsın angelina'm'' yazıyordu. Kolyeyi yere fırlatıp, yataktan kalktığında telefonu çalmaya başlamıştı. Arayan kişi aidan'dı. ''Hey carrie, nasılsın?'' diye sordu. ''İyiyim aidan. Sen nasılsın?''. ''Ah, ben de iyiyim. Hastane hatırlayacağın üzere biraz yoğun. Eski kocanla konuştun mu merak ettim.'' Carrie, o konuyu hatırlayarak nefes verdi. ''Evet, konuştum. Yarın jade ile görüşmeye gelecek. Sonra onu yaz tatilinde gezmeye götürür. Ama onu sabırsızlıkla beklediğimi söyleyemem yine aynı defterler açılacak.'' Aidan'ın sesi biraz tuhaflaşmıştı. ''Carrie, aslında merak ettiğim şey onunla tekrar barışıp barışmayacağın. Böyle bir hatayı tekrar yapmazsın değil mi?'' Carrie, gülerek ''Saçmalama aidan. Böyle bir şey olmayacağını bilmen gerekir. Ondan ve tekrar hayatımıza girecek olmasından nefret ediyorum.'' dedi. Aidan ne diyeceğini bilemeyerek ''Haklısın carrie. O şeytan tüylü bir adam ve tekrar gönlünü kazanmasından şüphe duydum.'' diyerek gülümsedi. O sırada carrie, aşağıdan bir çığlık sesi duyarak ''Aşağıdan jade'in çığlık sesi geldi seni daha sonra tekrar ararım'' diyerek telefonu kapattığında aidan, hep stresli zamanlarda yaptığı gibi dudaklarını ısırmaya başladı. Darrel ile sakladıkları sırrın ortaya çıkmaması için hep çaba göstermişti. Ona yıllardan beri duyduğu aşk, en yakın arkadaşına ihanet etmesine sebep olsa da bu duyguyu hiçe sayamamıştı. Darrel ve carrie'nin arasında bir şey olmasına artık dayanamazdı. Onların ilişkisi, darrel ve kendisinin gibi cedric'in ölümüyle bitmişti.


Karanlığa Çağıran SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin