Arya, benimser gibi sımsıkı saran kollarını belimden ayırdığında masum bakışlarını yüzüne yerleştirdi. Ona gülümseyip elinden tuttum, içeriye doğru yavaş adımlarla sürükledim. Meteler hala aşağıya inmemişlerdi. İçimden Duru'nun yanına gitme isteği gelse bile koltuğa oturup içimdeki isteği bastırmaya çalıştım. Tek bir ses bile olmayan bu salonun içi ayak sesleriyle dolmuştu. Merdivene doğru başımı çevirdiğimde Metelerin yanımıza geldiğini görmüştüm. Utanarak başımı başka yöne çevirdim.
Batu'nun bana seslenmesine rağmen bakışlarım hala aynı yere kilitliydi. Yanıma gelip oturduğunda elini omuzuma yerleştirdi. "Gidelim mi?" dediğinde bakışlarım bir anda ona döndü. Aceleci bir şekilde başımı salladım. Batu'da benim aksime yavaşça başını sallayıp elini omuzumdan indirdi ve ayağa kalktı. Mete'ye göz ucuyla baktığımda korkutucu bakışlarını üzerime yerleştirmiş, öylece dikiliyordu. Batu kolumdan tutup, aniden kendine doğru çekip beni ayağa kaldırmıştı. Mete'nin bakışları hızla Batu'ya dönerken olacakları kafamda canlandırabiliyordum.
Mete sakin bir ses tonuyla, "Siz gidin, Derin kalıyor." dedi. Sesinin aksine bakışları fazla korkutucuydu. İsmimi üzerine basarak söylemesi tüylerimin diken diken olmasını sağlasa bile belli etmemeye çalıştım.
Arya'da olacakları tahmin ettiği için, "Yine aynı şeyleri yaşamayalım. Mete." dedi ve duraksadı. "Duru Derine'e daha fazla alışmasın. İzin ver de bizimle gelsin."
"Ben Duru'yu uzak tutarım. Gerekirse babamın yanına gider. Derin kalıyor, bu kadar." dedi Mete. Bir anda tepesine çıkacak siniri yavaş yavaş kendini belli ediyordu. Batu'nun yanımda olduğunu düşündükçe içimde ki korkuyu bastırabiliyordum ama yine de kalp atışlarım haddinden fazla hızlı atıyordu. Mete'yle göz göze gelmeyi istemiyordum. Merdivene doğru başımı çevirdiğimde iki çift küçük ayaklar sertçe yere basıp bize doğru geliyordu. Duru, kendinden biraz büyük olan ayıcığıyla birlikte hepimize teker teker masum bakışlar yolluyordu. Bir iki basamak kalmıştı merdivenden inmesine, fakat Duru daha inemeden Mete, "Duru, odana çık güzelim. Hadi." demişti. Ama Duru çoktan merdivenden inmiş, sanki büyük bir kızmış gibi yanımızda dikilip konuşacaklarımızı dinlemeye koyulmuştu. Bu haline ne kadar gülmek istesem bile kendimi tutup ciddi halime döndüm.
Mete uyarırcasına tekrar Duru'nun ismini söylediğinde Duru gözlerini Mete'ye çevirdi. Bakışları kendinden büyüktü, derinden bakıyordu abisine. Bakışları beni bulduğunda sessizliğini bozup "Bana masal okur musun?" dedi. Henüz ben cevap veremeden Mete benim yerime cevap vermişti. "Okur." dedi bana bakarak. Başımı salladım, daha doğrusu sallamak zorunda kaldım. Duru'yu üzmek istemiyordum ama bir an önce de buradan gitmek istiyordum. Batu'ya bir iki saniyeliğine mahçup bakışlarla bakıp Duru'nun elini tuttum. Ardından yavaş adımlarla yukarı çıkarıp odasına soktum.
Duru birşey söylemeden toz pembe olan yorganının altına girdiğinde bir duvarın yarısını kaplayan, kitaplarla dolu olan raflı dolabın yanına doğru ilerledim. Kitapların renkleri bile birbirine uyumlu duruyor, insanın içinde tüm gün boyunca kitap okuma isteği doğurtuyordu. Benim anlayamadığım tek şey ise daha okumayı yeni yeni öğrendiğini tahmin ettiğim bu küçük kızın odasında bu kadar çok kitabın ne işi vardı? Kafamda o kadar gereksiz şeyler kurcalıyordum ki bir an odanın her bir yeri neden toz pembe diye Duru'ya soracaktım. Düşüncelerimi yok edip elime hoş gözüken bir kitabı aldım ve Duru'ya doğru ilerleyip yanına sokuldum. Aslında kitap okumama gerek bile yoktu, bir varmış bir yokmuş desem uyumaya hazır olan gözlerine aniden perde inecek gibi görünüyordu. Çok yorgundu, yinede aldırmadan okumaya başladım kitabı.
Duru çoktan uyumuştu ama elimdeki kitap her ne kadar çocuk kitabı olsa bile okumayı özlediğim için diğer kalan sayfaları içimden okuyarak devam ettim. Normalde Çirkin Ördek Yavrusu, Külkedisi gibi kitaplarla karşılaşmayı beklerken farkında olmadan çok daha farklı, eski olmayan bir kitap seçmiştim. Uyku ağır ağır kendini belli ederken gözlerim aralanmıştı. Kitabı kenara koyup kendimi uykunun kollarına atmak için gözlerimi kapadım. Duru yatakta kıpırdanıp bana döndüğünde ona hemen kollarımı uzatıp yer açtım ve boynumun girintisine kafasını yerleştirdi. Bir gün ona uyurken ne kadar güzel olduğunu gösterecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyaların canı cehenneme.
AdventureBelki hiç beklemediğim şeylerle karşı karşıya gelecektim, belki de huzur ve tehlike dolu bir aşk yaşayacaktım. Her zaman güçlü ve yalnız olan ben, düştüğümde kaldırabilecek bir ele sahip olacaktım. Ya da olanların hepsi bana kaderin bir oyunu gibiy...