Multimedia: Esin(Teyze)
Bölüm Şarkısı: Lana Del Rey - Young And Beatiful
Sonun da ne kadar sevmesem de sevmek zorunda olduğum o kadının evine gelmiştik. Evet o benim teyzemdi ve belki de yaşadığı olayları anlayışla karşılamalıydım. Fakat elimden gelen birşey değildi bu..
Onun evi bana hep ürkütücü gelirdi. Oturduğu ev sanki yıllardır varmışçasına çökmüş ve çürümüş gibiydi. Oysaki bildiğim kadarıyla ev henüz 3 senelikti. Nasıl bu kadar büyük bir ev kısa sürede harabeye dönebilirdi? Aklımdaki tüm soruları bir kenara bırakıp büyük kol çantamı çıkarması için anneme yardım ettim. Anneme de ürkek ve şaşırmış bakışlarla 'Beni neden buraya getirdiniz?' dermişcesine ona masumca baktım. Annem beni anlamış olmalı ki gözlerini benden devirdi.
Birlikte cızırtılı ve yavaşça bize doğru açılan bir kapıyla karşı karşıyaydık. Kapıya baktığımızda teyzemle göz göze gelmemiz bir olmuştu. Tanrım! Bu kadın gerçekten korkutucuydu. Umarım annemin dediği gibi 1-2 gün kalırım, yoksa gerçekten katil bir tipli kadının bakışlarıyla yok olacaktım. Bir umutla teyzemin düzeldiğini sanıp tekrar aramıza katıldığını düşünmem ve yanılmam bir oldu. Uzun süre banyo yapmamış, üzerinde ki siyah gecelik sanki günlerdir üzerindeymiş gibiydi. Tırnak etlerin de küçük küçük yaralar vardı.
Teyzemin bu halini gördükten sonra anneme 'Lütfen beni bu kadının eline bırakma' bakışı attım. Ama annem kararlı görünüyordu. Evet, annemin beni sevmediğine bir kere daha şahit olmuştum. Zaten ben her zaman yalnız ve tek başına büyüyen, güçlü bir kız olarak anılırdım. Bir tek abimin ve Miray'ın sevgisine inanıyordum. Bir süre onlardan uzak kalacağım için özlemle iç çekerek teyzemin yanına usulca adımlar atarak yaklaştım.
Çok farklı kokuyordu. Parfüm kokusuyla sigara kokusu karışmış, ortaya acı, bir o kadar da hoş bir koku çıkmış gibiydi.
Ne kadar gitmek istesem de kalıp olanları izlemek istiyordum, veya teyzemi yeniden tanımayı. Ama hiç sanmıyorum, sanırım teyzem eski haliyle aklımda kalırsa daha bir hoş olucaktı. Şimdiden çok zorlanıyorken olacaklara nasıl dayanacağım bilmiyorum doğrusu. Bir an önce annemin buradan gitmesini ve benimde araştırma yapacağım vaktin gelmesini sabırsızlıkla bekliyordum. Evet, cesaretli ve bir o kadar da kendimi korkunun içine ittiğim bir karakterim vardı.
Dalmış olmalıyım ki teyzemin bana seslenmesiyle başımı iki yöne salladım ve ona döndüm.
''Merhaba benim küçük yeğenim!''
Sesi, çok garipti. Değişmiş olduğu belliydi.
Ne kadar zor olsa da merhaba demeyi başarabilmiştim. Ama o benden sanki neşeli bir ses tonuyla daha fazlasını bekliyor gibiydi. Yavaşca bana doğru eğilerek kulağını bana çevirip ''Anlamadım?'' dedi. Tam o an kulağına cıyaklamak istedim.Ama sadece istemekle kaldım. Herhalde bunu uygulasaydım daha ilk günden yok olacaktım.
Benden istediği şeyi yaparak ona karşı yenilmiştim. Benden 1-0 önde başlamıştı. Yada belki de benimle eskisi gibi samimi olmak için bunu fırsat olarak görüyordu.
''Merhaba teyzecim! Pek..iyi görünmüyorsun.'' diyebilmiştim. Sahte bir gülüş atarak ''İçeri gel lütfen, seninle güzel bir sohbet edelim." demişti. İçeriye girmek istemiyordum. Bu kadar karanlık ve büyük bir evde kaçık bir kadınla baş başa oturup sohbet etmek..Korkutucuydu.
Ne yazık ki bunu yapmak zorundaydım. Çantamı kuvvetle yerden kaldırıp annesini kaybeden küçük kız gibi yavaşca içeri girdim. Etrafı o kadar derinden inceliyordum ki teyzemin bana dediklerini az çok duyamamıştım. Fakat umursamadan sessiz bir biçimde eve göz atmaya devam ettim. Evin bir kısmı tıpkı bir müzeye, diğer kısmı ise korku filmleri için yapılmış özel sahnelere benziyordu. Uzun ve bir kaç basamağı kırık olan merdivenin başında durarak sessizliği bozmuştum.
''Merdivenlerin neden bir kaç basamağı kırık ve neden yaptırma gereği duymadın? Oraya basıp düşebiliriz ne de olsa.''
Teyzem bana yan gülümseyerek alaycı bir tavırla merdiveni baştan sona süzdü. Onunla bu kadar rahat konuşabilmemin sebebi arkadaş gibi olmamızdı, tabi bu eski günler için geçerliydi. Şimdi korku filmlerinden kaçmış katillere benziyordu. Onunla eskisi gibi rahatça konuşamıyordum. Sadece çok merak ettiğim şeyleri soruyordum. Başımı sağa çevirmemle duvarın her yerini garip ve ilginç fotoğrafların kapladığını gördüm. Bu fotoğrafların anlamlarını ona soracaktım.
''Şurda ki fotoğraflar ilgimi çekti.."
Ben daha cümlemi bitirmeden teyzem ''Onları çok yakın arkadaşım benim için hazırladı ve çekti. Bende evimin en güzel köşesinde bu şekilde değerlendirdim.'' dedi.
Fakat çerçevelerin içini kanlı fotoğraflar dolduruyordu. Ne diye böyle korkutucu bir fotoğraf tasarlamış olabilirler ki? İçlerinden tam 3 kat büyüklükte bir fotoğraf ilgimi çekti. İçinde birşey yazıyordu ve okumaya çalıştım. İngilizce ile 'Get out of here!' yazıyordu. Bu sanırım 'Defol buradan!' demek gibi birşeydi. Kanlı yazılarla yazılmış ve yavaşca aşağı doğru akmıştı. O resimden biraz küçüğünde ise 'Look behind you!' yazıyordu. Bu da 'Arkana bak!' demek oluyordu.
İstemsiz bir biçimde refleks olarak direk kafamı arkaya çevirmiştim. Küçük bir kapı dışında hiçbir şey yoktu. Sanki bir oyunun içindeymiş gibiydim. Yavaşca o kapıya doğru ilerlerken omuzuma bir elin dokunduğunu hissettim. Beni hızla kendisine doğru çevirince elin sahibinin teyzem olduğunu gördüm. Ah, bu evde çok boğulmuştum. Teyzem ilk günün anlayışı olsa gerek hava almam için dışarı çıkmama izin vermişti. Büyük bir güçle evin kapısını açtım ve güneşin ışığını göz bebeklerimi acıtmasına izin verdim. Sanki yüz yıllardır bu evin içinde kalmış gibi hissettim kendimi.
Kaldırımın başına oturup telefonumu elime alır almaz mesaj ve arama yığınıyla göz göze geldim. Merak edilmek beni birazıcıkta olsun mutlu etmişti. Önce Miray'ın mesajlarına cevap verirken bir kaç yakışıklı çocuğun grup halinde gözümün önünden geçtiğini fark ettim. Bu gibi yakışıklı çocukların bu ıssız kasabada ne işleri vardı ki? Aslına bakılırsa benimde burada görünmem kötü bir izlenim oluşturmuş olabilirdi.
İçlerinden biri çok dikkatimi çekmişti. Etrafa çok keskin ve derinden bakarken göz göze geldik. Hemen başımı telefona doğru çevirdim. O ise hala bana bakıp gülümsüyordu. Bunu hissedebiliyordum. Uzun bir süre karşımda durup hepsinin bana güldüğünü fark ettim. Tam ayağa kalkıp yürüyecektim ki burada ki sokakların ne kadar ıssız olduğu aklıma geldi. Kaybolmak istemiyordum. Yine de bu karaktersizlerin bana sinsice bakmasına izin vermeyecektim. Uzaklaşmaya karar verdim. Karanlık sokaklardan geçmemeye çalışsam bile hepsi öyleydi. Gördüğüm en ıssız ve korkutucu sokağın içine girdiğimi fark ettim. Neden herşey beni bulurdu ki?
Sinirlerimin yatışması için küfür ediyordum. Arkamda duyduğum gülüşmelerle dönüp bakmam bir oldu. Sokağın başında gördüğüm çocuklar arkamdaydılar. Benden ne istiyor olabilirler ki? Hepsini baştan aşağı süzdüm, onlarda korkutucu bakışlarıyla beni süzüyorladı.
İçlerinden bir tanesi bana doğru yavaş adımlarla yaklaştığını görürken bende bana geldiği adım kadar geri gidiyordum.
Korkuyla kalbimin atışları hızlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüyaların canı cehenneme.
AventureBelki hiç beklemediğim şeylerle karşı karşıya gelecektim, belki de huzur ve tehlike dolu bir aşk yaşayacaktım. Her zaman güçlü ve yalnız olan ben, düştüğümde kaldırabilecek bir ele sahip olacaktım. Ya da olanların hepsi bana kaderin bir oyunu gibiy...