6.BÖLÜM: KÖMÜRLÜK🧳

99 5 33
                                    

Bir saat önce...

Saatin sekiz olmasına sadece on dakika kalmıştı ve ben daha yoldaydım.

Varmak üzere de değildim ya hani. Biraz hızlanmam gerekiyordu ama bisikletle ne kadar hızlı olabilirdim ki. Koşsam da değişen bir fark olmayacaktı, hem bisiklet başka birini aitti, öylece bırakamadım. Bende şansımı pedalları daha hızlı çevirmekten yana kullandım, daha da hızlı olsun diyede popomu koltuktan kaldırıp havada tutarak pedalları çevirdim.

Bak bu daha hızlıydı ama şahsen bisiklet sürmek tek kişilik güzel olmuyor, çift kişilik bence bir kat daha eğlenceliydi.

Eve vardığımda bisikleti nereye koyacağımı düşünüyordum. Eve koyamazdım, kömürlüğe koysam olur muydu ki? Önce bende kömürlüğün anahtarı var mı diye baktım. Bir adet boyu diğerlerinden küçük bir anahtar vardı. Bu sanırsam kömürlüğün kapısını açacak anahtardı.

Pencereden atlarken yanıma anahtarımı almıştım, her zaman yanımda bulunması daha iyidir. Kapıdan çıkmayıp pencereden atlamamın sebebi de babamdı. Çünkü: Kapılar kilitlenir geceleri, eğer bir çıkırtı ya da herhangi bir zorlama duyarsa direk uyanır yani.

Babamın uykusu tilki uykusu gibidir. Ufacık sese bile uyanır, ben pencereden atlarken ki sesi nasıl duymadı hayret ediyordum valla. Sanırım ses kendi sınırının dışından gelmişti.

Apartmana bir an önce girip koşar adımlarla kömürlüğe indim. Burası apartman olduğu için herkesin kendine özel kömürlüğü vardı, bizim kömürlüğün nerede olduğunu bulmam biraz zaman alıcaktı sanırım. Ya da dur kömürlüklerden birinin üzerinde 'iki' sayısını görürsem bizim kömürlüğe ulaşmam kolay olabilirdi, şimdi hatırladım.

Babamın neden iki sayısının üzerinde durduğunu düşündüm, galiba bunun cevabı benim iki sayısını seviyor olmadı. Resmen iki sayısını uğurlu sayım yapmayı bırak, takıntı haline getirmiştim.

Her yerde iki sayısını kullanırdım. Önemli olmayan telefon konuşmalarını en fazla iki dakika tutmaya çalışırdım, ikinci kata oturmamız da benim sayemde. Ama iki numaralı daire bulamamıştık, hepsi doluydu. Ne yazıkki...

Hmm. Başka var mı? Bir düşünelim. Şu anlık yok galiba yada var ben hatırlamıyorum.

Kömürlükleri tek tek dolaşıp sonunda aradığım kömürlüğü bulduğumda tahmin ettiğim gibi kapının üzeri iki sayısı ile belirtilmişti ve iki sayısını sarı yağlı boyalar ile yazmışlardı. Sarı boyayı gördüğüm andan beri sarı renkten tiksinir hale gelmiştim. Bu sarı kutu, sarı telefon kılıfı beni bu hale getirmişti.

Daha fazla kapıya bakamayıp anahtarla açarak içeri girdim. Üff! Herşey burada dolmuştu, başka bir yer yoktu neredeyse. Eşyaların üstüne koyacaktım artık, bisikleti koyunca eşyalar yere düşmezdi inşallah.

İçerisi güneş görmediği için fazla bunaltıcıydı, nefesim daralacak gibi hissediyordum. Bir an önce bisikleti eşyaların üzerine koyup bu lanet olası kömürlükten çıktım, tam o sırada adım sesleri doluştu. Bir değil, iki. Hepsinin seslerini duyabiliyordum.

GİZLİ GÖREV:KİMLİKSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin