küçüğüm'e,
ellerin iki büklüm,
kararmış bu aydınlık
çağın karanlık seyircisince.görüyorum,
ağlıyorsun küçüğüm.henüz çok küçüktün
tüm bu elemi kaldırmak için.henüz çok küçüktün.
masalları birer birer
döktüm önüne,
yeter ki ol en mutlu
kahramanı bu
kötü sonla biten
masalın diye.masallar
kötü sonla
bitmez, dediler.ama seninki
bitti, küçüğüm.ellerimden
sıyrılıverdin öylece.toprağında bir gülhatmi,
ellerim kanıyor
makberine sinen soğuk ile.ağlıyorum.
bir masal anlatmıştım
sana o gece, senin masalını.yürüyordun tüm
heybetin ve varoluşunla
ayak tabanlarına değen
taşlar un ufak oluyordu
kanında kaynayan merhamet
ve tırnaklarına varan
ak ve ak masumiyetinle.çünkü öldün.
öldün dediler
lakin hiç kan/a/ma-dım.çiçeklerim solana,
gökyüzü kararana,
sen geri dönene dek
kana kana içeceğim
yokluğunun şerbetinden.şerbet acı olmazmış.
acıydı.
*
050521. / soph.