Lev Tolsoy bir keresinde umduğumuz gibi olsaydı hayat, sandığımız gibi yaşardık demiş. Bunu neden mi diyorum? Çünkü ben sizinle aynı sokakta yürürken görüp o imrendiğiniz güzel kızım. Dış görünüşe aldanıp dertsiz tasasız eli sıcak sudan soğuk suya değmemiş dediğiniz kibirli kız var ya, o bendim. Görünenin aksine işler öyle değildi. Benim yardım çığlıklarımı duymamış olabilirsiniz. Yürürken birden duraksamamı, omuzlarımın çökmesini, etrafa birini arıyormuş gibi bakmamı, saçlarıma giden elimi, hızlı hızlı kırptığım gözlerimi, bunları fark etmemiş olabilirsiniz. Zaten bakmak istemeyenler kadar kimse kör değildir bu hayatta.Belki bunu şuan anlayamayacaksınız, siz beni çok sonradan anlayacaksınız...
Ben sizinle aynı geceleri yaşayıp, sizden farklı bir karanlığa ev sahipliği yapıyordum. Bunu bilmiyordunuz, kimse bilmiyordu sadece yorum yapıyordunuz. Zaten yorum yapmak bir tek dışarıdaki seyircilerin lüksüydü. Toplum böyleydi, herkese bir etiket verme çabasındaydı ama benim hayatım sanıldığından daha karışıktı. Herkesin düşündüğünün aksine benim hikayemin gizli bir tarafı vardı.
Bir kahraman veya suçlu değildim. Eğer aklınıza böyle bir tasvir geliyorsa atın bu fikri kafanızdan. Benim hikayem bir bilinmezden oluşuyordu.
Cevabı bulunmayan bilmece, tamamlanamayan bulmaca gibiydi. Formülü olmayan matamatik sorusu, sorulardaki bilinmeyen X bendim. Çünkü ortada bilinecek bir şey yoktu.
Biriyle tanışırken sorduğumuz basit soru kalıpları vardı. Kimdin ? Nereden geldin ? Bir ailen var mı ? Cevaplayamayacağım o kadar çok sorudan bazılarıydı. Zihnim kelimeleri sanki üst üste yığıp bir dağ oluşturmuştu. Arkamı döndüğüm her an yüksekliğiyle yutkunmama sebep olacak kadar korkutucuydu. Bazen o dağdan cımbızla ayıkladığım her soru cümlesi nefesimi kesiyor, ironikliğiyle kahkaha atmama sebep olacak şekilde nefesim oluyordu.
Soluğunuzu kesen şeyin aynı zamanda soluğunuz olması ne demek biliyor muydunuz ?
Adım yoktu, bir evim, ailem, anılarım. Geçmişim sisli bir yoldan oluşuyordu. Attığım her adımda göremediğim engeller ben buradayım dercesine kendini hatırlatıyordu. Yolun sonu görünmüyordu, attığım her adımda zihnimde duyulan taşlı yollardaki ayak seslerim engellere takılıp acımasızca yere düşmemle son buluyordu. Geride ise dizlerimde derin yaralar kalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşin
Literatura FemininaÖlümün ayak sesleri herzaman insanların ensesindeyken, senin yaşamını kim kesti ? Ah Akşin, isminin anlamını taşıyan, beyaz tenli kadın. Kim kanınla kirletti tenini ? Kim altından daha parlak saçlarını kızıla boyadı ? Ne zamandan beri masumların son...