2. BÖLÜM

150 10 8
                                    

İyi okumalar 🖤




■ ■ ■

"Evet arkadaşlar bugün ki konumuz bu kadar. Yarın Trigem ve Apotem büyü çeşitlerinden devam edeceğiz."

Bayan Pia'nın sözlerinden sonra derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Nihayet bitmişti. Silva önümüzde oturan Mika'yı omzundan dürttü.

Mika arkasını dönüp Silva'ya ne oldu dercesine baktı.

"Şu Saf Apotem neden derse gelmedi? Bizim sınıfta kendisi."

Mika omzunu silkti.

"Ben ne bileyim. Hem neden gelsin ki? Adamın bu derslere ihtiyacı yok. O zaten bunları biliyor hatta yaşıyor."

Mika'nın yanındaki Antoni arkasını dönüp bize baktı.

"Salın artık şu adamı."

Silva muzip bir şekilde güldü.

"Noldu, kıskandın mı?"

Antoni kaşlarını çattı.

"Ne kıskanıcam be o egoisti?"

Aramızda gülüşürken birden sesler yine boğuklaştı. Gülüşüm anında soldu. Çevremdeki sesleri algılayamıyordum. Sanki tüm vücudumu bir elektrik dalgası ele geçirmişti. Derin bir nefes almak istedim ama başarılı olamadım. Baskı altında hissediyordum.

"Alesya..."

Sınıfın kapısının açılmasıyla birden het şey netleşti. Kapıya baktığımda onu gördüm. Saf Apotem'i...

Gözleri doğrudan gözlerime bakıyordu. Biraz duraksadıktan sonra yürümeye başladı. Bayan Pia onu farkeder farketmez ayağa kalktı. Yanına gidip ona bir şeyler dedi.

Saf Apotem, Bayan Pia'ya bir şeyler dedi. Ama bu süre esnasında gözlerini bir an olsun gözlerimden çekmemişti.

Bayan Pia'ya son bir şey dedikten sonra sınıftan çıktı. Onun çıkmasıyla vücudumdaki garip akım birden yok oldu.

Dersin bittiğini belli eden sesten sonra hızla sıradan kalktım. Bizimkilerin garip bakışlarını hissedebiliyordum. Bakışlarımı onlara çevirdim.

"Şey... ben çok yorgunum da. Odaya gidip uyuyacam. Görüşürüz."

Tepkilerini beklemeden hızla sınıftan çıkıp odaların bulunduğu kata ilerledim. Merdivenden inerken başım hafif dönse de hemen toparlayıp devam ettim.

Bir an önce uyumalı ve kendime gelmeliydim. Uykusuz kaldığım için böyleydim. Evet, evet. Hepsi uykusuz kaldım diye oldu. Eminim.

■ ■ ■

Karanlık ormanda üzerimde yere kadar uzanan siyah kabarık elbisemle koşuyordum. Nefes nefese kalmıştım.

Soluklarım ciğerlerime yetmeyince durup bir elimi ağaca koydum. Derin derin nefesler alırken duyduğum hışırtıyla hızla arkamı döndüm. Geliyorlardı...

Koşmaya devam ettim. Hızla koşarken birden ayağımın takılmasıyla yere düşüp birkaç metre yuvarlandım. Nefes nefese düştüğüm yerde kalkmaya çalıştım. Ayağa kalkacak gücüm yoktu. Pes etmiştim. Ölecektim...

Gözümü kaldırıp tepemdeki dolunayın eşsiz güzelliğine baktım.

Böyle ölmek istemezdim. Ölümüm senin kollarında olsun isterdim sevgilim...

Sağ gözümden bir damla yaş akarken dolunaya bakarak tebessüm ettim. Ölümümden kendini suçlayacağını biliyorum sevgilim. Ama senin bir suçun yok, beni öldüren benim ırkımım ta kendisi. Kabullenemediler beni.

Alesya!

Huzurla kapattığım gözlerim onun sesini duymamla açıldı.

Alesya, pes etme sevgilim!

Duyuyordum, eşsiz sevgilim bana sesleniyordu. Üzgünüm... dayanacak gücüm kalmadı.

Alesya, bizim için... benim için dayan!

Gözümden bir damla yaş daha düştü. Zihnimde onun sesi yankılanıyordu. Bana ulaşmaya çalışıyordu.

Birden boynumdan derin bir acı yükseldi. Çığlık atmamak için çabalarken elimi hızla boynuma götürüp acının kaynağını bulmaya çalıştım. Kolye...

Alesya! Sana yalvarıyorum dayan!

Sen yalvarmazsın ki...

Sen kimseye yalvarmazsın...

Kolyeme baktım. Yapabilirdim. Kolyemi sımsıkı tutup gözlerimi kapattım. Yapabilirdim, yapabilirdim...

Ellerimde karıncalanmalar hissedince doğru yolda olduğumu anladım. Karıncalanma hissi tüm vücudumu sarınca gözlerimi yavaşça açtım. Tüm vücudumu saran beyaz ışık huzmesi ellerimde yoğunlaşıyordu.

Pes etmeyecektim...

Pes edemezdim, en azından bir süre daha hayatta kalmalıydım. Birazdan Kara yanıma gelecek ve beni kurtaracaktı, biliyordum. Yapmam gereken tek şey hayatta kalmaktı.

Birden nefes nefese gözlerimi açtım. Kan ter içinde kalmıştım. Derin derin nefes alıp verdim. Etrafıma baktığımda bir rüya gördüğümü anladım. Hayatımda gördüğüm en garip rüyaydı.

Kara.

Zihnimde canlanan isimle kaşlarımı çattım. Rüyamda neler olup bitti hiçbir fikrim yoktu. Kara kimdi, neden beni kurtarıyordu? Ve en önemlisi ben kimden kaçıyordum.

Kendime gülerek kafamı iki yana salladım. Saçma bir rüyaya anlam yüklemem gereksizdi. Basit bir rüyaydı sadece.

Tam yataktan kalkacakken sabah olan şey oldu. Dünyadan soyutlanmış gibi hissediyordum. Elim ayağım uyuştu sanki. Vücudumu o garip elektirik akımı sardı yine. İstemsizce bakışlarım kapıya kaydı. Hiçbir şey yoktu. Ama bakışlarımı oradan alamıyordum. Sanki orada biri varmış ve gözlerine bakıyormuşum gibi hissediyordum.

Bir süre vucüdümdaki akımla barebar kapıya baktım. Kendime engel olamıyor, kapının ardını görüyormuşçasına oraya bakıyordum. Birden beli ele geçiren akım gitti ve bakışlarımı kapıdan çektim. Bana neler oluyordu?

Garip rüyalar ve garip hisler beni ürkütmeye başlamıştı. Belki de Bayan Pia'dan yardım almalıydım. Biri bama büyü yapmış olabilirdi. Bu saçma hisler ve rüyanın başka açıklaması yoktu.

Aklıma tekrar rüyamın gelmesiyle ürperdim. Rüyada hissettiklerim çok gerçekçiydi.

Koşarken yüzüme vuran rüzgar, savrulan saçlarım, kollarıma batan çalılar, düşüşüm, boynumu yakan kolye... hepsi çok gerçekçiydi.

Ama rüya olduğuna emindim. Bu rüya beni cidden etkilemişti. Duş alıp kendime gelsem iyi olurdu. Silva da birazdan gelirdi.

Yataktan kalkmadan önce elimi boynuma getirip ağrıyan boynumu ovuşturdum. Sanırım yatarken boynumu ağrıtmıştım.

Boynumu ovalayarak ayağa kalktığımda bir gariplik hissettim. Boynumda bir zincir vardı. Kolye takmadığıma emindim.

İki elimi enseme getirip kolyeyi boynumdan çıkarmaya çalıştım. Bir sürlü başaramayınca sinirle ayağa kalkıp aynaya ilerledim. Kolye çok inatçı çıkmıştı. Aynaya bakarak çıkaracaktım.

Aynaya ilerleyip boynuma baktığımda şok içinde kalakaldım.

Boynumdaki kolye rüyamdakiyle aynıydı.

■ ■ ■

ONSRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin