3. BÖLÜM

96 10 10
                                    

İyi okumalar 🖤


■ ■ ■

Şokla boynuma bakakalmıştım. Benim böyle bir kolyem yoktu. Ve bu kolye rüyamdaki kolyenin aynısıydı. Zindir ucunda yağmur damlası şeklinde zümrüt yeşili parlak bir taş.

Her ne kadar kolyeyi çıkarmaya çalışsam da başarılı olamamıştım. Olanlara anlam veremiyordum.

Kapının açılmasıyla gözlerimi aynadan çekip kapıya baktım. Silva gelmişti.

"Uyanmışsın."

Cevap verecek halim yoktu. Sadece kafamı olumlu anlamda salladım. Silva kapıyı kapatıp içeri girdi. Üstündeki ceketi çıkarıp esnedi.

"Çok uykum geldi ya."

Esnemesi bitince bana döndü. Döner dönmez gözleri boynumu buldu.

"Güzel kolye."

Silva'ya baktım.

"Teşekkür ederim."

Silva ceketi burakıp yanıma geldi. Kolyeyi incelemeye başladı.

"Nereden bu? Daha önce hiç görmedim sende."

Silva tam elini kaldırıp kolyeme dokunacaktı ki kapı çaldı.

Silva geri dönüp kapıyı açtı. Gelen Mika'ydı. Elindeki kağıdı Silva'ya verdi.

"Bunu unutmuşsun."

Silva kağıdı eline alıp Mika'ya öpücük attı.

"Teşekkür ederim bebeğim."

Mika da öpücük atarak karşılık verdi.

Silva kapıyı kapattıktan sonra kağıdı masanın üstüne koydu. Bayan Pia'nın verdiği kağıttı.

"Ben yatıyorum, sen ne yapmayı düşünüyorsun?"

Kafamı kaldırıp Silva'ya baktım.

"Biraz bahçede dolanır tekrar yatarım ben de."

"Tamamdır, dikkatli ol."

Kafamı olumlu anlamda salladım. Askılıktan çeketimi ve anahtarı alıp odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı inip bahçeye çıktım.

Hava çoktan kararmış, bir çok kişi odasına çıkıp uyumuştu bile. O yüzden bahçe bomboştu. Bahçe dediğime bakmayın, burası ormanın ta kendisiydi.

Okulumuz ormanın tam ortasında, ıssız bir yerdeydi. Herhangi bir sınır olmadığı için okulun bahçesinin de bir sınırı yoktu. Yine de çok uzaklaşıp gece gece kaybolmak istemediğim için fazla ilerlemeyecektim. Sadece biraz ağaçların arasında yürümeye ihtiyacım vardı.

Sakin adımlarla okulun tersine doğru yürümeye başladım. Açık hava iyi geliyordu. Epey ilerledikten sonra bir ağaca sırtımı yaslayıp yere oturdum. Kafamı arkamdaki ağaca yaslayıp gözlerimi kapattım.

Hafif esen rüzgar, rüzgarda sallanan yaprakların sesi...

Rahatladığımı hissettim. Arada ormanın derinliklerinden değişik inleme sesleri geliyordu. Sesin kaynağı olan emparlar her ne kadar korkunç yaratıklar olsa da rahattım çünkü buraya gelemezlerdi. Yapılan büyüler sayesinde okula yaklaşmaları imkansızdı.

Her ne kadar bizim büyü yapmamız yasak olsa da büyü elbette kullanılan bir şeydi. Sadece tecrübe gerektirdiği için herkes yapamıyordu. Sonuçları ölüm kadar tehlikeli olabilirdi.

Tam yerden kalkacağım sırada bir empar kükremesi duydum. Hızla yerimden kalkıp etrafa baktım. Ses çok yakındı. Ama bu imkansızdı! Bir empar bu kadar yakına gelmiş olamazdı!

ONSRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin