Yunmeng'e geldiklerinden beri 1,5 ay geçmişti. Bu sürede Wei'nin savaşta yaptıkları duyulmuş herkes tarafından kahraman olarak anılmaya başlamıştı. Tabi karanlık efsun kullandığını duyan bazıları kötü dedikodular da çıkarıyordu ama en gözde olanlar savaşırken ne kadar havalı olduğu ile ilgili olanlardı.Wei ise geçen zamanda oğluna büyüdüğü yeri en güzel şekilde göstermeye çalışmıştı. Jiang Cheng ile katılması gereken toplantılar harici bütün zamanında oğlu ile etrafı gezmişti. Lotus çekirdeği yemişler, uçurtma uçurmuşlar, kasabaya inip etrafı gezmişlerdi.
Katılması gereken toplantılar ise tam bir eziyetti. Neredeyse bütün sekt liderleri ilk zamanlar ona tebrikler bildirirken Jin sekt liderinin karanlık efsun ile ilgili kınayan sözlerinden sonra neredeyse hepsi düşman kesilmişti. Her toplantı da onun karanlık efsunu kullanmasından konu açılıyor bunun suç olduğunu söylüyorlardı. Jiang Cheng ve Lan Xichen ise onu koruyordu bu yüzden büyütemiyorlardı.
Bugün ise hava masmaviydi, oğluyla gölde bir gezi yapmak isterken Jiang Cheng yanına gelmiş yine bir toplantıya gitmeleri gerektiğini söylemişti. İsteksizce kabul edip bahçede oyun oynayan oğlunun yanına gitmişti. Sektin içinde küçük göletler vardı ve A-yuan onlarla oynamayı çok seviyordu. Oğlunun yanına yaklaşıp eğildi. '' A-yuan benim gitmem gerekiyor, shijie ile kalabilirsin değil mi?'' diye sordu.
A-yuan oyununu bırakmış babasını görünce gülümsemişti, gideceğini duyunca ise dudağını büzdü. ''Ama baba~ bugün minik bebek yoyduğu için yanli teyjem benimle oynayamajmış'' diye üzgünce söyledi. Ablası hamileydi, tavuskuşu ile evlenmiş şimdi ise bebek bekliyorlardı. Wei ilk duyduğu zaman çok şaşırmış ama ablasının anlatırken ne kadar mutlu olduğunu görünce o da mutlu olmuştu. Şimdi ise ne yapması gerektiğini düşünmüş, yanlarından gelen ses ile oraya dönmüştü.
''O zaman bizimle gelebilir, toplantılara çocuklar katılamaz diye bir kural hatırlamıyorum.'' Jiang Cheng yanlarına gelmiş A-yuan'a sarılmak için kollarını açmıştı.
A-yuan dayısının geldiğini görünce gözleri parlamış hemen kucağına gitmişti. Dayısını çok seviyordu, onunla vakit geçirmeyi gerçekten sevmişti. Babasından gizli gezilere de gitmişler ve dayısı ona ne isterse almıştı! ''Oluy ben de sijinle gitmek istiyoyum!'' dedi gülerek.
Wei onlara kararsız bir şekilde baktı. ''Bilemiyorum oradaki insanların neredeyse hepsi beni istemiyor zaten, Yuan'ı oraya götürmek.. Bana laf etmeleri umrumda değil ama oğlum hakkında konuşurlarsa kendimi tutmam Jiang Cheng'' kararlı bir şekilde konuştu.
Jiang Cheng ona bakıp göz devirmişti. ''Onların ne söylediği kimin umrunda, ama ben de yeğenim hakkında bir söz duyarsam kendimi tutmam. Sekt lideri olarak zaten konuşmalarına izin vermem. '' dedi o da kararlı bir şekilde, zaten Wei ile ilgili göndermelere sinir oluyordu buna da göz yummazdı.
Bir süre onu ikna etmek için uğraştı. En sonunda ikna edince hep birlikte yola çıktılar, Bu sefer Jin sektinde toplanıyorlardı. Sekte geldiklerinde Jiang Cheng kucağında Yuan ile içeri girmişti ve kimsenin meraklı bakışlarını takmıyordu. Wei de yanında kararlı bir şekilde yürüyor, gözleri Yuan'ın üstündeydi. Onun tanımadığı bir ortama girip gergin olmamasını umuyordu. A-yuan ise dayısının kucağında etrafı izliyor, ona merakla bakan gözlere gülümsemeyle karşılık veriyordu.
Toplantı sırasında A-yuan'ı kimseye bırakmak istemedikleri için salona beraber girmişler, diğer sekt liderlerinin bakışları altında herkese selam verip yerlerine oturmuşlardı. Wei oturduğu yerin hemen karşısında olan adamın bal sarısı gözleriyle karşılaşınca bir süre bakmış, ardından sırıtıp selam vermiş ve başını çevirmişti. Bir süre sonra konuşmalara dalmışlar, arada sesleri bile yükseliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
海誓山盟 - 𝓦𝓪𝓷𝓰𝔁𝓲𝓪𝓷
FanfictionLan Wangji, dersten çıkmış düşüncelere dalmış bir şekilde Jingshi'ye ilerliyordu. O kadar dalmıştı ki arkasından birinin geldiğini bile hissetmemişti. Kısa bir süre sonra alın bandında hissettiği baskı ile arkasını dönmüş, gördüğü kişi ile yüzünü ka...