13. Bölüm Final

2.4K 198 202
                                    


Jin sekt liderinin ölmesi, efsun dünyasında büyük bir yankı uyandırmıştı. Ölümünün ardından Wei'yi suçlayan dedikodular durmadan yayılmıştı ama hiçbir kanıt olmadığı için kimse bir şey yapamıyordu. Yayılan dedikodular her tarafa ulaştığı için, liderlerin yaptığı toplantılarda bir kaç tane kendini çok yükseklerde gören lider tarafından konusu açılmıştı ama hem Lan sektinden hem de Jiang sektinden gelen sert karşılıklar ile bir daha konuşamamışlardı.

Jin sektinin başına geçen Jin Zuxian, o gün kendisinin nasıl ölmediğini düşünüyordu. Onu saran karanlığı hissetmiş ve öleceğine emin olmuştu. Ormanlık bir alanda hiç zarar almamış şekilde gözlerini açtığında ise bir süre şaşkınlıkla etrafına bakınmıştı. Oraya geri döndüğünde ise babasını ve askerleri ölmüş olarak gördüğünde daha fazla dehşete kapılmıştı. Babasını sevmese bile, ölüsünü görmek farklıydı. O gün işaret ile haber gönderdiğinde, gelenler ile ölüleri götürmüşler ve cenazeyi düzenlemişlerdi.

Başa geçtiğinde o gün onun da orada olduğunu bilip nasıl kurtulduğunu soranlara, bir süreliğine ayrıldığını döndüğünde ise öyle bir manzarayla karşılaştığını söylüyordu. Olayları anlatmama sebebi ise, sadece onu bırakacak birisinin yakınlarından olduğunu düşünmesiydi. Toplantılarda veya sekti canlandırma zamanlarında Wei Wuxian'a karşı yapılan söylemleri en sert şekilde reddediyor ve asılsız suçlama yaptıkları için sekt içinde olanlara ceza veriyordu.

Her şey yerine oturmuştu, lideri öldüren kişi veya kişiler bulunmasa bile bunun yavaş yavaş unutulacağını herkes biliyordu.

🏹🏹🏹

Lan Wangji, sevdiğine önce kalbini sonra ise alın bandını vererek, sonsuza kadar yanında kalmaya söz vermişti.

Wei Wuxian, sevdiğine önce kalbini sonra ise ikisinden olan en çok da ona benzeyen mükemmel bir çocuk vermişti. Son olarak da alın bandını kabul edip onunla olmaya söz vermişti.

Bugün ise ikisinin düğün günüydü. Sadece ailelerinin olduğu bir tören düzenlenmişti. Gereken bütün adımları yapmışlar, gece olunca ise odalarına geçmişlerdi. Yuan, ikisinin yalnız kalabilmesi için bir haftalık Yunmeng'e gitmişti.

Wei Wuxian bütün gün karşısında ki adamın bakışları yüzünden oldukça heyecanlanmıştı. Şimdi ise ona hayranlıkla bakmaya devam eden adamla sadece ikisi vardı ve hissettiği şeyleri tarif edemiyordu. Emin olduğu tek şey sevdiğine kırmızı renginin çok yakıştığıydı.

Wangji, eşini kırmızı düğün kıyafetleri içinde ilk gördüğü andan beri ona tekrar aşık olduğunu düşünüyordu. Kırmızının bir insana ne kadar çok yakışabileceğini fark etmişti. Sevgilisinin güzel yüzünü kapayan ince kırmızı duvağa uzanıp yavaşça kaldırmış ve gözlerinin engelsiz bir şekilde parıltılı mor gözlerle karşılaşmasını sağladı.

Göz temaslarını hiç kesmeden yavaşça alın bandını çıkardı ve nazikçe onun ellerini tutup avucuna yerleştirdi. Gerçekten mutluluğu okunan yüzüne bir de güzel bir gülümseme yerleşmiş, "Gusu'ya hoş geldin, Wei Ying." demişti.

Wei, eşinin bu hallerine karşı gözlerinin dolmasına engel olamayıp, bir damla yaşı serbest bırakmıştı. Onlar bir sürü şey atlatmışlardı. Uzun yıllar ayrılmışlar, birbirlerine kavuşmaları zor olmuştu. Şu anda yaşadıkları ise bir hayal gibi gelen gerçekti ve bu onun duygulanmasına sebep olmuştu. Avcuna bırakılan bandı sıkıca kavradı, "Hoş buldum, Lan Zhan." diyerek güzel bir gülümseme sundu.

Gece ikisi için yeni başlarken, bütün özlemlerini gidermek için hem sohbet etmişler hem de birbirlerini en güzel şekilde sevmişlerdi. Sabaha doğru uykuya daldıklarında, o günün kuralları önemseyecekleri bir gün olmadığı belliydi.

海誓山盟 - 𝓦𝓪𝓷𝓰𝔁𝓲𝓪𝓷 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin