Yuan, Yunmeng'e geldiği günün ertesi sabahı Lan sektinin saatine göre uyanmış, hazırlanıp güne erken başlamıştı. Etrafı dolaşmaya başlarken gördüğü kişilere selam veriyordu. Burada kalkma saatiyle ilgili bir kural olmadığı için diğerleri uyuyordu.
Büyük avluya geldiğinde, karşısından gelen adam ile gülümsemiş onun dalmış bir şekilde yürüdüğünü fark edince önüne geçmişti. ''Ning amca~ niye dalgınsın? Bugünlerde neden herkesi dalgın görüyorum acaba hım.'' diye önce sorusunu sormuş sonra kendi kendine mırıldanmıştı. Wen Ning amcası küçüklüğünde onunla ilgilenmiş sonrasında ise dayısının sağ kolu olmuştu. Dayısı sektte yokken etrafa göz kulak olmak onun sorumluluğundaydı. Tabi teyzesi olmadığı zamanlar.
Wen Ning, dalgınlığından kurtulup karşısındaki genci görünce içten bir şekilde gülümsemiş ''A-yuan, geldiğini duymuştum. Ama çok meşguldüm. Bu aralar etraf çok karıştı. Jin sektine bağlı yerlere yapılan saldırılar arttığı için tetikte olmaya çalışıyoruz.'' demişti.
Yuan ona bakıp dudağını büzmüş, kısık sesle söylenmişti. ''Kendi sektlerime zarar verecek değilim.'' demişti. Adamın ona anlamayan gözlerle baktığını görünce gülerek devam etmiş, ''Jin sektine bağlı yerler demiyor musun bence bizimle alakası yok, kendinizi çok yormamalısınız'' demişti.
Wen Ning gülmüş, onun omzunu sıkıp ''Haklısın ama öyle olsa bile hazırlıklı olmak her zaman iyidir. Şimdi gitmeliyim bir dahaki ziyaretinde beni görmeyi unutma.'' demiş ve yanından ayrılmıştı.
Yuan onun arkasından bir süre bakmış, kendisi yüzünden yoruldukları için küçük bir suçluluk hissetmişti. Ama Jin sekti aklına geldiğinde bu suçluluk hızlıca yok olmuştu.
Kasabaya inip gölün kenarlarında oyalandıktan sonra, diğerlerinin uyandığını düşünüp geri dönmüştü. Jin Ling'in daha uyanmadığını duyunca odasına giderken, yolda teyzesiyle karşılaşmıştı. ''A-Yuan, kahvaltı yaptın mı?'' diye soran teyzesine gülümsemiş ve başını sallamıştı. Dün ona selam vermeyi biraz geciktirse de yapmış, özlem gidermişlerdi.
''Yaptım, şimdi de Jin Ling'i alıp ona yaptıracağım. Ne zaman gelsem bakıcısı gibi oluyorum ya~'' diye yalandan şikayet etmiş ve gülerek devam etmişti. ''Dayım bugün işlerini halletsin diye onu ben çalıştıracağım.'' demişti.
Yanli, kardeşini birçok yönden hatırlatan çocuğa sevgiyle bakmış, ''Abi olmak kolay olmuyormuş değil mi? Kendinizi çok yormayın.'' demiş ve çocuğun saçlarını karıştırıp yanından ayrılmıştı.
Yuan teyzesinin arkasından gülümsemiş, Jin Ling'in odasına ilerleyip biraz zor da olsa onu uyandırmıştı. Önce beraber kahvaltı yapmışlar sonra çalışmaya gitmişlerdi. Öğleden sonra ise çalışmalarını bitirip beraber göle gitmişler, yüzerek günü bitirmişlerdi. İkisi de Yunmeng'e çokça geldiği için dayıları sayesinde neredeyse her şeyi deneyimlemişlerdi. Yuan annesinin yüzmeyi sevdiğini öğrendikten sonra her gelişinde yüzmek için zaman ayırıyordu.
Akşam olmaya başladığında dönmüşler, Yuan dayısıyla vedalaşıp hala dayısının yanında olan amcasıyla beraber eve dönmek için yola çıkmıştı. Yolda sohbet ederek eğlenmişler sekte geldiklerinde ise gece avında görüşmek üzere ayrılmışlardı.
Yuan hemen babasına bakınmış, onu bulduğu gibi etrafta kimsenin olmamasına dikkat ederek sarılmıştı. ''İki günde beni çok özlemiş olduğunu düşünüyorum, çünkü ben özledim.'' demişti. İki gün olsa da babasına şımarmak için fırsat bulduğunda kaçırmazdı.
Wangji, kendisine sarılan oğluna karşılık vermiş ve başını okşayarak, ''Mn. Özledim.'' demişti. Oğlunun sorusuna ciddi bir şekilde cevap vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
海誓山盟 - 𝓦𝓪𝓷𝓰𝔁𝓲𝓪𝓷
FanfictionLan Wangji, dersten çıkmış düşüncelere dalmış bir şekilde Jingshi'ye ilerliyordu. O kadar dalmıştı ki arkasından birinin geldiğini bile hissetmemişti. Kısa bir süre sonra alın bandında hissettiği baskı ile arkasını dönmüş, gördüğü kişi ile yüzünü ka...