6. Bölüm

2.3K 198 139
                                    


Wenleri, Yunmmeg'e getirmelerinden bu yana 6 ay geçmişti. İlk zamanlar Jin sekti ne kadar sorun çıkarmak istese de Jiang Cheng onlara en sert şekilde karşılık veriyor, sözlerini bitirmelerine bile izin vermiyorlardı. Bu sürede ise ablasının bir oğlu olmuştu. Doğmasından kısa bir süre önce Wei'den oğlunun doğum adını koymasını istemişti. Wei ise uzun süre düşünmüş en sonunda Rulan koymasını istemişti. Kulağa çok güzel bir isim gibi geliyordu. Rulan'ın saygı ismi ise Jin Ling olmuş ve doğumu için kutlama düzenleniyordu. Jin sektinde bu hafta sonu yapılacaktı ve ablası sayesinde Wei de davetliydi. Doğumdan sonra Jiang Cheng yeğenini görmeye gitmişti ama Wei Jin sekti tarafından istemiyordu, bunu bildiği için de gidememişti.

Yuan ise bebeğin doğduğunu duyduğundan beri babası ve dayısının hep üstüne geliyordu. Her gün bebeği görmek istediğini söylüyordu. O yüzden bu ziyafet ikisini de çok heyecanlandıran bir olay olmuştu. Wei ablasını da özlemişti. Hamileliğinin son ayları ablası Jin sektinde kalmıştı, ve onu görmeye fırsatı olmamıştı.

Şimdi ise Wen Ning ile oynayan oğlunu izliyordu. Wen Ning kurtarmaya gittiklerinde yaraları en ağır olandı Wei o yüzden onu tam olarak tanıyamamıştı. Sonradan anımsamıştı çok yetenekli olarak gördüğü oğlanı ve Jiang Cheng'dan onları sekte yardım etmeleri için görevlendirmesini istemişti. Wen Ning'in ablası çok iyi bir şifacıydı o yüzden onu o bölüme görevlendirmişler, Wen Ning de okçuların arasına katılmıştı. Tabi şu an daha çok onların yanında durup Yuan ile ilgileniyordu. Yuan onlara çok çabuk alışmış, Wen Ning'e amca diye sesleniyordu. Onu bu kadar yakın görmesi Wei'yi mutlu etmişti. Oğlu doğduğundan beri insanlardan uzak büyüdüğü için Yunmeng'e geldiğinden bu yana o kadar mutluydu ki, Wei de onunla birlikte mutlu oluyordu.

Düşüncelere dalmışken yanında hissettiği hareketlilik ile o tarafa dönmüş, kardeşini görünce sırıtmıştı. ''Sekt lideri olduğun halde nasıl bu kadar boş vaktin olabiliyor, kesin görevlerini ihmal ediyorsun A-Cheng" diye sataştı..

Jiang Cheng onun koluna vurup sırıttı. Tam cevap verecekti ki yanlarına gelen A-yuan oturup ellerini ikisinin dizine koydu. Sonra böyle durmayı sevmemiş olacak ki, kalktı ve babasının kucağına oturup ayaklarını da dayısının kucağına uzattı ve kıkırdadı. "Çok yoyuldum ya~ dayı~ bacaklayımı ovay mısın?" tatlı bir şekilde bakıp dudak büzmüştü. Dayısı onun bu hallerine gülmüş ve minik bacakları ovmaya başlamıştı.

Dayısından onay gören Yuan kollarını da babasına uzatmış aynı şekilde dudak büzmüştü. ''Aiyaa~ kollayım da çok ağyımış, keşke biyisi onlayı da ovsa~'' diye tatlı bir şekilde söylemişti.

Wei oğlunun bu hallerine gülmüş ellerini tutup önce hafif ısırmış ardındansa oğlunun istediğini yerine getirmişti. Oğlunun böyle şımarmasını da çok seviyordu. Zaten oğluyla ilgili sevmediği ne vardı ki, o onun her şeyiydi.

A-yuan onların ikisine de güzel bir gülümseme sunmuştu. Güneş yerini aya bırakana kadar beraber oyunlar oynamışlar, sohbet etmişlerdi.

Bir hafta göz açayıp kapayıncaya kadar geçmiş, sonunda Jin Ling'in doğum kutlamasının olduğu güne gelmişlerdi. Yunmeng sekti, hediyeleriyle beraber büyük bir grupla kutlamaya gelmişti.

Wei, Yuan'ın elini tutarak Jiang Cheng'ın yanından ilerliyordu. Jin sektine girdiklerinde bütün Jin'ler onlara kınayarak ve nefretle bakmıştı ve bunu gizlemek gibi bir davranışta ise hiç bulunmamışlardı. Jiang Cheng'a o kadar bakamasalarda, Wei'nin üstünde olan bakışlar gerçekten hafife alınacak gibi değildi.

Kimseyi umursamamaya çalışıyordu, ama bu kadar nefretin sadece bir grup masum insan yüzünden ortaya çıkması onu şaşırttı. Sonradan aklına gelenle ise kafasını sallayıp sırıttı. Bir insanı kötü bellemek için, yaptığı şeyin küçük veya büyük, yararlı veya yararsız olması hiç önemli değildi. Karşında bir grup haksız varsa ve sen sayıca azsan bir zaman sonra onların haklı olduğuna herkes inanırdı.

海誓山盟 - 𝓦𝓪𝓷𝓰𝔁𝓲𝓪𝓷 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin