Tanıtım

2.5K 87 71
                                    

Merhabalar!

Yeni başlangıçların açıldığı bu sayfa da, kendinizi herhangi bir satırında keşfedebilmenizi umarak başlıyoruz. Dilerim ki birlikte gülüp ağlayabiliriz❤🌼

Geçmişten bir kesit!

18 Şubat, 02:12

Bir savaşın ortasında ortalık yangın yeri, etraf kan gölüyken vatanları için savaşıyordular. Her birinin bekleyeni olduğu gibi onunda bekleyeni vardı elbette.

Ama tek düşündüğü kendi değil timini bekleyenlerine sağ salim teslim etmekti komutanın. Bir dağın ardına sığınmış düşmana kurşunları kelepçe niyetine geçirirken telsizinden bir cızırtı yükseldi.

K-komutanım Erdem vuruldu. Çok kan kaybediyor." diye devam etti telaşlı bir sesle Tekin. Komutanın kalbi tekledi. Erdem henüz yeni evlenmişti. İki yıl dağda kalmanın ardından görev bittiğinde kızı birlikte gidip istemişlerdi.

Erdem'in sevincini birlikte yaşamışlardı. Görev kısa bir süre daha çıkmaz sanmışlardı ama iki yıllık bir görev daha çıkmıştı. Askerler bunu düşünmeksizin sevdasını, evlatlarını, ailesini ardında bırakıyordu.

Nasıl derdi başınız sağ olsun? Diye. Ve komutana göre kimse ardında bırakılmayı hak etmezdi. Tek ölüm onları değil her insanı bulurdu ama topluma empoze edilmiş asker ile evliysen zordur. Herkes beceremez lafı baş gösteriyordu. Ve zamanla komutanda anlamıştı bir kalbe iki sevda sokulmayacağını... Biri mutlaka solardı. Telsizinden diğer komutana seslendi. "Koru beni,"

Yüreği sisler ile kaplıyken, içinden besmele çekti. Elindeki silahına baktı ve tetiği tekrardan çekti kabzasını tekrar kavradı. İnce uzun kısımdan bakarak hedefe odaklandı. Ve ateş etti. Namlusundan çıkan ateş düşmanı yerle bir etti.

Komutan kendi koruyarak koştu Erdeme, sanki bir şey yapabilecekmiş gibi bu savaş yerinde. Saklandıkları kayalığa yaklaşan komutan düşmana bir el ateş daha etti. Ardından tekrar koşmaya başlarken mermiler havada uçuşuyordu.

Ölüm korkutmuyordu timdekileri çünkü Şehitlik mertebesi herkese nasip olmazdı. Erdem'e tam ulaşmışken komutan, düşmanın körpe kurşunlarını hissetti sırtında.

Bu onu durdurmadı. Koşmaya çalıştı Erdem'e yine, sonra tam arkasından kalbine denk geldiğini hissettiği kurşun durdurdu onu. Kayalıklara geldiğini hissettiği anda dizleri üzerine çöktü. Ölüyor muydu? Nefes alıp vermesi yavaş yavaş zorlaşıyordu. Kulakları uğulduyordu komutanın, Tekin'in telaşlı sesini duydu ama dedikleri anlaşılır değildi. Onun kalbini bu körpe kurşun vurmamıştı ki, siyah dalgalı saçlar vurmuştu, zorlukla gülümsedi.

Kalbine yasakladığı sevdayı düşündü ilk kez özgürce. Bencillikti belki de annesinin, babasının ne düşüneceğini ne kadar üzüleceğini değil de o kız çocuğunun ne düşüneceğini düşünmesi. Zorla çıkan nefesinin ardından mırıldandı. Dudakları o oradaymışçasına gülümsedi. Bu sefer genç adamın kalbi heyecandan titredi. yüreğinde adını bile söylemeye korktuğu sevdiğinin içinden taşan duygular ile özgürce savurdu adını, Tek fark ile yanlış cümleler ile haykırdı sevdasını...

"Doğum gününde ölmek istemezdim affet uçurum çiçeğim."

Ardından acıyla bilinci kapandı...

***


İleriden bir kesit!

Gözlerimin aradığı şey onun gözlerindeymiş gibi ansızın ona çevirdim gözlerimi. Gözleriyle üstümü süzdü önce. Hafif kaşları çatılır gibi olsa da gözlerini çekti üstümden. Annesine döndü ve sarıldı.  Bakışlarımı yere indirdim. Bir zaman sonra annemin onu geçirmemi istemesi ile başımı sallayarak ayaklandım. Kapının orada ayakkabısını giymesini beklerken konuşma ihtiyacı ile boğazımı temizledim.

"Ne zaman geleceksin," tarazlı sesim ile ona dilime pelesenk olmuş abi demeyi reddederek. 

"Bilmiyorum uzun sürecek gibi duruyor. Sen beni bekleme Leyla." diye kısıkça söylendi sağ eliyle yeni tıraş olunmuş yüzünü sıvazlarken. Siyah gözleri apansız bir kuyuymuş gibi beni içine hapsediyordu. Yüreğime kızgın bir bıçak değdirmişler de oraya ateşi düşmüştü sanki, "Ama," dememe izin vermeden konuşmaya başladı kısık ses ile

"Bizden olmaz, yapamazsın sen. Beklemek yorar, belirsizlik adamı öldürür Leyla, ben, sen küçükken oyun arkadaşı yapmaya çalıştığın küçüklük anılarında canlanan hiçbir değeri olmayan o çocuğum, abinin arada sırada görüştüğü ama her şeyini bilen can dostuyum. Bırak öyle kalayım. Biz birbirimizi ancak yıpratırız." diyerek soluklandı.

Sinirle dudaklarımı konuşmak için açıp kapattım ardından bir kahkaha savurdum. "Bu işin çocuk oyuncağı olmadığını anlayalı uzun bir vakit oluyor. Ama sen böyle istiyorsan böyle olmak zorundaydı değil mi? Unutmuşum kusura bakma" dedim hırsla. Ardından devam ettim.

"Senin istediğin gibi olsun Ali Tuğra, beklemeyeceğim ama sen yine de sağ salim gel olur mu? Annen çok üzülür" diyerek bitirdim cümlemi.

Başımı eğdim ardından, bu kötü his neden peşimi bırakmıyordu? Ve neden bir kalıba sığmak zorundaydık... Hiçbir şey demeden arkasını döndüğünü gördüm göz ucundan gidiyordu...  Sokakta sadece onun adımlarını duyarken,

"Kendine iyi bak."  diyerek yankı yaptı gecenin karanlığında sesi. Ardından kısıkça bir şeyler mırıldandı. Anlamadım, belki de anlamak istemedim.

Onun beni ilk ardında bırakışı değildi bu, ama son da olmayacaktı... 

Ne demeliyim bilmiyorum,  tanıtımı bir heyecan ile yayımladım..

Beğendiyseniz minicikte olsa bir tepkiyle bunu gösterin olur mu?

sevgim size emanet

Uçurum Çiçeği.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin