4.

966 67 38
                                    

Şaşkınsınız değil mi? Valla bende şaşkınım.. Neyse bölüme geçelim ama ondan önce bölüm hakkında bir şey diyeceğim düzenlemedim ve aşırı kopukluk olabilir.. Hayatımda bir sürü şey oldu bu kısacık dönemde, ders falan da çalışamadım:/ belki  yorum yaparak mutlu edebilirsiniz beni :)

Biliyorum bekletince soğuyorsunuz ama size söz veriyorum mutlaka düzenli  bölümler atacağım ilerde

Keyifli okumalar ❤🐣










Gözlerim tabağımdayken kulaklarım bizimkilerin sohbetindeydi, aklım ise en fazla on beş dakika önce onun bana dediklerinde dönüyordu. Onunla eskisi gibi ne ağabeyim ne de ben yakındık, gerçi ben onunla hiç yakın olamamıştım. Benimle uğraşır, beni ağlatır ve göz yaşlarımı silen o olurdu. Aramıza giren beş yıldan sonra peki neler değişmişti? Çoğu şey...

Onun bana dediklerinin üstünde durmamalıydım. Ama takılı kalmıştım o cümleye benden ne istiyordu bunca zaman sonra? 

Düşüncelerimi kenara bırakıp başımı kaldırdım ve etrafa bakındım. Masanın başına oturmuş Arslan amca, hemen onun yanında Gül teyze, Gül teyzenin karşısında oturan annem ile babam. Solumda oturan ağabeyim, sağımda oturan Kürşat ortalarında kalan ben ve karşımda kalan Ali Tuğra. Arslan amcayla babam birlikte, emekli olduktan sonra ortak olarak açtıkları emlakçı hakkında konuşurlarken, Gül teyzeyle annem mahalle dedikodusu yapıyordular. Ağabeyim ile Ali Tuğra birbirine öldürücü bakışlar ile bakıyorlardı. Ben mi? Biz Kürşat ile bu gerginlik kokan hava da susup oturuyorduk. Sağıma dönüp Kürşat'a baktım. Benim gibi boş bakışlar ile tabağıyla bakışıyordu. Baktığımı hissedince eliyle kafamı işaret ederek ona yaklaşmamı söyledi, merak ile başımı ona doğru götürdüm. Dudaklarını kulağıma yaklaştırarak konuştu.

"Sen de abimlerin damarlarından akan elektrik akımını hissediyor musun? Amına koyayım bir sürtseler patlayacaklar, bomba gibiler. Uzmanlar altı saniyeden fazla bakışan insanların aşık olduklarını ya da birbirine ayıp şeyler yapabileceğini söylüyorlar bunlar aşk yaşayamacak kadar kinli olduklarına göre kolla götü Leylaaaağ" derken yüz ifadesi Ali Rıza efendinin bakışlarına benziyordu. Bunu beklemediğimden bir kahkaha savurdum. Birbiriyle ölümcül bakışlar ile bakışan ikilinin bakışları kahkaham ile bana dönmüştü. Kahkaham abimin bakışlarıyla sönerken, Ali Tuğra'nın bakışlarının üzerimde olması onların arasında ki elektrik akımının bana doğru geçtiğini hissettiriyordu. Abim sinirli bakışlar eşliğinde kolunu omzuma uzatarak beni kendine doğru çekti. Yüzüm göğsüne yaslandığında, kafasını göğsündeki kafama yaklaştırdı nispet yaptığını hissederken bu harekete anlam verememiştim.

"Herkesin içinde kahkaha atma küçük hanım hele bu yarrak kafalı buradayken, kıskanç bir abiyim döverim seni ha." fısıltıyla konuşurken dik bakışlarını Ali Tuğra'ya yolladı. Ben dediklerine hafif bir şekilde tebessüm ederken, İkisinden birinin bakışlarını çekmesini diliyordum aksi halde kavga çıkacak gibiydi. 'Şey mi dostum? Yine yangınlar yine biz' diyen iç sesim her şeye atladığı gibi buna da atlamıştı. Kafamı abimin göğsünden kaldırmaya çalışırken abim buna izin vermedi, kafam annemlere dönüktü yani sağ tarafa ama hafif zorlayınca Ali Tuğra'nın bakışlarının abimde olduğunu görebiliyordum. Bu da onun bakışları abimdeyse, abimin dik keskin bakışlarının da kesin onda olduğunu kanıtlıyordu. Yani ben sandığınız gibi kâhin değildim, abimin ona baktığını anlamam için suratına bakmam gerekmiyordu. Abim çenesini hızla kafamın üstüne koyduğunda, kafama çarpan çenesinden dolayı "Sikeyim" diye inledi bir an da, kafamı tutarak bende yayıldığımın göğsünden kalktım. "off" diye bir nida çıktı dudaklarımdan. Annem ile göz göze gelirken abimin sinirinin harlandığını anlamaya başlıyorduk. "Ne bakıyorsun amı-" cümlesini yarım bırakan şey, abim konuşmadan hemen önce bir iki saniyelik göz göze geldiğim annemdi. Ortamın gerginleştiğini anlayınca araya girmeye karar vermişti sanırım. 'Çok şükür' diyen iç sesimin durgunluğuna inat annemin sesi neşeliydi.

Uçurum Çiçeği.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin