Alkımın zorlamalarıyla okuldan çıkmış ve bir taksiye binmiştik. Israrlarıma ve dırdırlarıma aldırmadan 'bekle az kaldı' diyerek beni geçiştirmişti. Alkımın tarif ettiği yere geldiğimizde ağzım tam bir 'O' şeklini almıştı.
Cidden mi?
Ben o kadar korkarken, kafamda delice seneryolar kurarken, beni 'ölüm kalım meselesi Beren gitmemiz lazım' diyip getirdiği yer burasımıydı yani! Taksiden inmiş şaşkınca karşımdaki "Diyar21 Tatto" yazısına bakıyordum. Oha, koca bir OHA gerçekten.
"Alkım.."
Hala karşımdaki 'diyar21 tatto' yazısına bakıyordum.
"Efendim kankiyto ?"
"Alkım, sana tek bir sözüm var kanka. Allah belanı versin.!! Allah aşkına ne işimiz var burda ruh hastası manyak!?!?!"
Resmen böğürmüştüm.
Olum dövmeci önündeydik, ölüm kalım meselesiyle ne ilgisi vardı!
" işimiz var yürü."
Oha rahatlığa bakarmısınız, dötünü dönüp içeri girdi. Arkasından hala ışık görmüş kedi gibi bakıyordum. Kendime gelip içeri doğru ilerledim. Girer girmez sağda ve solda koltuklara oturmuş dövme yaptıran iri yarı değişik adamlar vardı. Hala yavaş yavaş Alkımın arkasından ilerliyordum. Dövme yaptıranlardan biri "Şşşt güzelim baksana, gelde senin adını kazıtalım böğrümüze! " uzandığı yerden kafasını kaldırmış bana laf atan- kaba tabirle'döşü gıllı ayı' herif- adama doğru baktım. Ağzı iki metre açık göz kırptı. Allahım kör olsaydım da bu manzarayı görmeseydim.! Dehşete düşmüş bir şekilde Alkımın arkasından gitmeye devam ettim.
Karanlık dar bir koridora sapmıştı. Önümü görmekte zorluk çekiyordum, hayır ışıklandırma falan olamazmıydı. Adımlarımı hızlandırmıştım ki önümde duran Alkıma çarptım.
"Yavaş olsana!" dedi sessizce.
"Sorry"
Alkım arkasına döndü ve benim fark etmediğim siyah bir kapıyı açtı. İçerinin ışığı ilk etap da gözlerimi kamaştırsa da bir müddet sonra alıştım. Alkımın ardından girip kapıyı kapatmak için hamle yapmıştım ki kıvırcık uzun saçlı iri yarı bir çocuk benden önce davranıp kapıyı çekti. Gözlerim kocaman olmuş halde çocuğa bakarken o hala soğuk kanlılığını koruyarak 'Geç' dedi. Ve diğer tarafa ilerledi. Bense kapının bir iki adım ötesinde durmuş etrafı inceliyordum. Duvarlarda motor, motorcu, motorcu sexy kadınlar, motorcu ceketleri, motorcu- ahh boşverin kısacası buranın duvarları motor ve motorcu temalıydı. Sol tarafta kırmızı ve siyah büyük deri koltuklar bulunuyordu ortada ise kemik desenli bir sehpa vardı. Sağ tarafta ise mutfağı andıran büyük bir tezgah ve üzerinde çeşitli metaller, piercingler, dövme yaparken kullanılan boyalar ve adını bilmediğim birsürü ıvır zıvır vardı. Tezgahın hemen önünde ise kendinizi dişçiye gelmiş gibi hissettirecek bir koltuk bulunuyordu. Tam kafamı eğmiş bu seferde zemindeki lekeleri ve kullanılan parkeyi inceliyordum ki görüş alanıma bir çift bebek mezarına benzeyen -gerçekten devasaydı- Harley Davidson botlar girdi. Kafamı yavaş yavaş kaldırdım. Harley Davidson botlar, diz kısımları yırtık bir kot, siyah deri bir yelek, dövmeli bir el, kollar, sakallar, siyah gözler ve-
"Martı.!! Ay nasıl özledim"
evet ve Alkımın ciyaklaması.
"Alkım.! Kız nerelerdesin sen özlettin." Bunlar tanışıyor muydu?
Alkım bu adamı berden tanıyordu? Ve- bir dakika Alkım az önce adama 'Martı' mı demişti. Hasss..Arkadaşlar Merhaba ! Umarım güzel bir bölümle karşınıza çıkmışımdır. Bildiğiniz gibi ilk hikayem ve okuyucu sayıları, yorumları ve oyları benim için çok önemli. Oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen ! Tekrar görüşmek üzere 😄👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yok Daha Neler
Genç Kurgu17 yaşında ki Beren'in karışık ve bir o kadar da saçma dünyasına merhaba diyin lütfen !