Ceza/Bölüm.11

166 13 11
                                    

"Beren. Kızım. Hadi tamam. Dersten çıkarsın anlarım. kantinde veya bahçede oturursun onu da anlarım. Ama kızım dersten çıkıp da kavgaya karışmak neyin nesi !? Bir de yanına kızcağızı almışsın. Daha kız geleli bir gün olmadı! Yani sana da aferin Polen hanım. Hadi Berene alıştık ya sen !?"

Yaklaşık 15 dakikadır Beyhuddin hocanın-saygı değer müdürcüğümüz-bağırışlarına mahsur kalıyorduk. Ortada kocaman bir yanlış anlaşılma vardı. Gerçekten.

*********40 dakika önce*********

Yanımda neredeyse uyudu uyuyacak olan Poleni dürtükledim.
"Ahh, yavaş.."
"Ölüyomm anam, yeterr çoh sıhıldım, poleeğğn, çıhar beni burdaaağn"
Polenin koluna yapışmış sallıyordum.
"Nasıl çıkarabilirim ki ?"
"Ah Poli ah öğrenmen gereken çook şey var. beni izle bebek"
Polen yüzünü buruşturdu
"Poli ne be, midilli adı gibi"
" Eee naparsın Batunun yanında kala kala biz de- oha bir dakika Batu. sen. tanışmadınız daha dimi ¿ jajsjdjjsksj"
Polen anlamamıştı tabii ah ya kız bugün onun üstüne çullanan ayıyla sınıf arkadaşı olduğunu bilmiyordu daha.
"Pissst Burak, baksana, heh şey Batu nerde ?"
"Denizle birlikte Engin hocanın yanındalar, takımla ilgili işleri varmış."
Başımı onaylarcasına salladım.
" Beren, Batu kim ki ?" Polen masum masum etrafına bakınıyordu.
O an kahkahalar atmak istedim.
"Yakında öğrenirsin bebek, yakında öğrenirsin. Şimdi burda ölmeden çıkmamız lazım."
Kaşlarını hafif çatarak sorarcasına baktı.
"Sadece bana ayak uydur ve peşimden gel."

Düşün Beren. o iğrenç anı düşün. yumurtayı düşün. Aklıma gelmesiyle öğürmem bir olmuştu. Öğürmemle hocanın yanına koşmam bir oldu.
"Hocağm...midem... ay kusucam galibağğ..ğğğğöğğğ."
Ömer hoca bana dehşetle bakıyordu.
"Koş koş koş, ah be kızım"
Başımla teşekkür edip Polene baktım o da hemen ayaklanıp yanıma koşmuştu.
Sınıftan koşarak çıktık. Durup Polene baktım kahkaha atıyordu.
"Polen. Yanlız benim midem cidden bulanıyor ha."
Polenin gülümseyişi anında sönmüştü
"Şaka yapıyorsun ?"
Ellerimle ağzımı kapattım. Midemden boğazıma doğru yükselen sert sıvıyı hissetmemeye çalışıyordum. Ağağa biraz daha acele etmezsem koridorun ortasına kusucaktım. Poleni arkamda bırakarak tuvalete doğru koştum. Yumurtayla sorunlarım vardı ve hatırladıkça midem bulanır fenalaşırdım. Ama bu dereceye gelebileceğini hiç düşünmemiştim doğrusu. Midem her adımımda daha da kötüleşiyordu biran önce tuvalete kendimi atmalıydım.

Ben son hızla tuvalete koşarken tuvaletin önünde toplanmış kalabalık bir grup yüzünden aniden durmak zorunda kaldım ve arkamdan koşan Polen'in çarpmasıyla daha fazla kendimi tutamayıp midemdekileri çıkardım.
Evet, doğru tahmin tam olarak gruptaki kızların üzerine doğru kusmuştum.

Bir anlık şokla anlamasalarda olanları idrak eder etmez çığlığı basmışlardı.
Polen kolumdan çekerek gitmemiz gerektiğini söylüyordu. Bense olduğum yerde gözlerin kocaman olmuş bir şekilde kızlara bakıyordum. Pahalılığı her halinden belli olan mor sweatshirt'ü benim kusmuğumla kaplanmış olan kız ilk arkasına dönen oldu.
Ooovv neredeyse saldırıya geçmeye hazırlanan boğalar gibi bakıyordu. İşte o an kendimi matadorun elindeki kırmızı bez parçası gibi hissettim.
Sağ tarafımdaki Polen'e döndüm "Galiba sıçtık.."
***********40 dakika sonra***********

Artık konuşmaktan mı yoksa sinirden mi bilmem, kıpkırmızı olan Beyhuddin Bey nefes almak için durduğunda ağzımı açabilmiştim
"Ama hocam bakın gerçekten-
"HAYIR! Anlatma kızım, artık dinlemek istemiyorum. Bu kadar yeter yahu, cezalısın!"
Hah, olan biteni dinlememişti bile ve yine ben suçlu olmuştum. Allahım ne olursun gör bunları, bu kulun hep yanlış anlaşılmalara kurban gidiyor.
"Ama beni din-
Yine ve yine sözümü tamamlayamadan kapı çaldı. Hayır neden ben ? Neden her zaman ben ?
İçeri giren alt sınıflardan çocuktu.
"Efendim, yeni kayıt öğrencisi geldi. Giray Tuskan dı sanırım."
Beyhuddin Hoca kafasında şimşek gözleri kocaman oldu. Ve hemen sonra öyl bir piç smile attı ki görseniz inanın bana kaçardınız.
"Evet, evet Beren Serin. Cezanız hazır efendim."
Ne kadar Ha? Demek istesem de Beyhuddin hocayı daha fazla sinirlendirmek istemiyordum. O söyleyene kadar ağzımı bile açmadım.
"Polen Yargan, bu seferlik seni affediyorum. Sen çık."
Polen endişeli bir şekilde bana baktı. sorun yok dercesine başımı salladım.
Aman işte Beyhuddin hocaydı en fazla ne verebilirdi ki.
Polen çıkıp ardından kapıyı kapattı.
Beyhuddin hoca kafasını sallıyor aynı zamanda da bana dik dik bakıyordu.
Ellerim önümde suçlu çocuk pozisyonunda oturuyordum. Tamı tamına 4 dakika geçmişti. Ve inanın Beyhuddin hocayla aynı odada sessizce geçirdiğiniz 4 dakika size yıllar gibi gelebiliyordu. Artık dayanamayıp 'madem açıklamama izin vermiyon cezamı verde topuklayayım' diye haykırmak istiyordum. Yemedi tabii.
Saniyeleri saymaya devam ediyordum ki kapı üç kere tıklatıldı. İç geçirmemek için kendimi zor tutmuştum.
Beyhuddin hocanın "Gel" diye bağırmasının ardından kapı açıldı. kapı benim oturduğum koltuğun arkasında kaldığı için göremiyordum.
Beyhuddin hoca kafasıyla karşımdaki koltuğu işaret ederek "Gel bakalım" dedi. Bir çift siyah bot önümden geçti ve karşı koltuğa yayıldı. Yüzüne bakma zahmetinde bile bulunmak istemiyordum biran önce cezamı alıp gitmek niyetindeydim ama Beyhuddin hoca beni pek takmıyor gibiydi.
"Evet Hanımefendi, cezanız."
Beyhuddin hoca piç smile atarken ağzımdan koca bir "Ha?" kaçmıştı malesef.
"Evet, Giray Tuskan, okulumuza basketbol bursu ile katıldı ona bu süreçte sen yardımcılık yapacaksın küçükhanım."
Yok daha neler! Evet Royem koleji olarak spor çalışmalarına çok dikkat ederlerdi ve birçok spor dalında ciddi dereceler kazanmıştık. Takımlarda olan öğrenciler çok sıkı çalışmak zorundalardı bunu Deniz, Burak ve Batudan biliyordum. Aynı zamanda takımda olan her sporcunun bir yardımcısı olurdu -ki bu yardımcılıktan çok hizmetçiliğe giriyordu- şöyle ki su getir havlu getir forma işlerini hallet antrenman saatlerini hatırlat vs vs birçok saçma şey. Ve şuan Beyhuddin hocanın neden öyle piç smile attığını çok iyi anlıyordum.
Resmen tanımadığım bir çocuğun ayak işlerini yapacaktım.
"Peki ne kadar ? Yani 1 hafta falan öyle değil mi ?" dedim bütün umudumla.
Beyhuddin hocanın gülümseyişi daha da arttı.
"Giray ne zaman isterse o zaman cezan biter."
Tamam, tahmin ediyordum fakat şimdi tam olarak anlamıştım ki bu adam benden kesinlikle nefret ediyordu.
Sinirden kaskatı kesilmiştim. Hah giray ne zaman isterseymiş. hem Giray kim ha kim Giray o kim ki kim ki o ya!
Bir dakika cidden çocuğu unuttum. kafamı çevirip karşımda oturan çocuğa baktığımda tam anlamıyla şok olmuştu. Ağzımdan çıkan tek şey "Yok Daha Neler!!" di.

Uzun bir sürenin ardından tekrar yeni bölümle karşınızdayım arkadaşlar. Ihın, evet sadece 30 dakikada yazılan bir bölüm ne kadar iyi olabilirse artık, iyi kötü yayınlamayı başardım. Bu iki haftayı da atlattıktan sonra seri bir şekilde ve daha insancıl bölümlerle görüşmek üzere. ✋🏻

Yok Daha NelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin