26. Bölüm: Kan Damlasındaki Kar Tanesi.

12K 836 1.3K
                                    

Lana Del Rey- Dark Paradise
Suzan Hacıgarip- Bitti Gece
Yasir Miy- Gidiyor musun?

Sınır: 500 yorum 👀

LGS sınavına girecek olan herkese başarılar dileyip birkaç bir şey söylemek istiyorum. Unutmayın ki hiçbir şey sizden ve psikolojinizden önemli değil. Her şeyin bir düzeni var ve bu evrende herkes ve her şey olacağına varır. Hayallerinize ve istediğiniz okula kavuşmanız dileğiyle. Sizi çok seven, destekleyen ve sizinle gurur duyan Hira.

Moral vermek adına hediyem olsun, Keyifli okumalar. 🖤

26. BÖLÜM: KAN DAMLASINDAKİ KAR TANESİ.

Sonra bir gün o geldi diyeceksin,
Ama devamını getiremeyeceksin.
Kanı ya da kar tanesini görürsen,
Kime ait olduğunu bilemeyeceksin.

Rüya. Bir saat önce.

Berk, Meriç ve ben. Tuhaf bir üçlüydük. Tunç eksikti. Tabii ki bir de Alena, canımın içi. Dönüp baktığınızda pek de kafaları uyuşan bir grup gibi görünmüyorduk. Ama birbirimizi tamamlarcasına takılmayı seviyorduk.

Ha birde, şu Berk bana karşı bir şeyler hissediyor mu bir anlasaydım!

Bence hissediyordu. Hayır bu benim kuruntum değildi. Bazen onu, benim haberimin olmadığını zannettiği zamanlarda bana bakarken yakalıyordum. Bu... Çok hoşuma gidiyordu. Onu seviyordum, onu uzun zamandır seviyordum. Bizi ayıran engellere rağmen, onu çok seviyordum.

Bakışlarımı karşımdaki Balamir'e çevirdim. Her zamanki Meriç'ti işte diye geçiştirebilirdim bu cümleyi ama bir şey farklıydı. Tek bir şey. O da, ben hiçbir zaman Meriç'i arada bir okulun dış kapısına gözleri kayarken görmemiştim. Yani, birini bekliyordu. Ah! O birini gayet iyi biliyorduk değil mi?

Kendi kendime sırıtınca bakışları bana döndü Meriç'in. Hiçbir zaman dalgın bir çocuk değildi. Aksine o kadar dikkatliydi ki başına gelen onca şeye rağmen tüm detayları fark edebiliyordu. Zihni nasıl çalışıyordu, kimse bilemezdi. O aklının içinde kısa sürede neler döndüğünü, neler sildiğini gerçekten kimse bilemezdi.

Meriç'le lisenin başında tanışmamıştık, Meriç benim çocukluk arkadaşımdı.

O sekiz yaşındayken, -yani ben de yediyken- yan villamıza yeni taşınmışlardı. Amcasının ailesiyle birlikte. Ailesini... Ailesini kaybettiğini öğrendiğimden beri Meriç'i her zaman daha çok sevmiş, daha çok anlamaya çalışmış ve daha çok yanında durmuştum. Her anlamda. Bir kız kardeşi yoktu. Küçükken bunun için ağlamıştı.

Meriç'i hayatımda ilk ve tek kez ağlarken gördüm.

Herhangi bir kardeşi olmadığını için ağlarken, bahçenin arkasındaki çalılıkların arasına saklanarak ağlayan ama bunu kimsenin görmesini istemeyen bir erkek çocuğuydu. Onu orada tesadüfen bulmuştum. Topum yan bahçeye kaçınca. Ona niye ağlıyorsun demiştim, yedi yaşındaki Rüya olarak.

O da bana, sana ne cevabını yapıştırmıştı.

O zaman da gıcıktı ama seviyordum işte.

Kardeşi, annesi, babası olmadığını öğrendiğim zaman neden ağladığını az çok tahmin etmiştim. Ve, artık o günden sonra onun küçük kız kardeşiydim.

İZVİNYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin