4. Benim için ne balsın ne de bal arısı.
Yoongi kısa boylu, şımarık bir çocukken, sinir krizi geçirmeye başladığında veya işler yolunda gitmediğinde ayaklarını yere vururdu. Böyle zamanlarda annesi ona 'bir prensin sabırlı olması gerektiğini' söylerdi.Kızdığı anlarda başka hiçbir şey yapmadan önce ona kadar sayması gerektiğini tembihlemişti. Ona kadar say ve öfkeyle yapacağın eylemlerin sonuçlarını düşün. Eğer hâlâ mantıklı düşünemeyecek kadar kızgınsan, o zaman yüze, bine kadar say, ancak net bir karar alacak kadar sakinleştiğinde harekete geç. Anlıyor musun Yoongi?
Ama Yoongi annesine ya senin sözlerini hatırlayamayacak kadar kızgınsam, diye sormak istiyordu. Ya duyduğum, kafamın içinde dolaşan tek ses Jimin'in alaycı ve küçümseyen sesiyse ve sırf az önceki konuşması yüzünden ona meydan okumak istersem? Eşim olsun ya da olmasın, küçükken tahta kılıçlarla yaptıklarımız gibi değil; çelik zırhlarımız, terimiz ve kanlarımızla ona meydan okumak istiyorsam?
Ama eşiydi ve elleriyle kalçasından tutup onu aşağı çekmek, kaçan atlara yaptıkları gibi onu işaretlemek istiyordu. Dudakları boğazında, bir bıçaktan daha keskin olan dişleriyle tenine batmak istiyordu.
Yine de ona kadar saymaya çalıştı Yoongi. Ama Jimin'in az önce çıktığı kapıdan bir fırtına gibi çıkmadan önce sadece altıya kadar gelebilmişti. Zihni bir kasırganın içinde, elleri savaşta kılıcının kabzasını tuttuğu gibi yumruk şeklinde her iki yanında kıvrılmışken sadece altıya kadar sayabilmişti.
Işık, kapıyı açar açmaz Yoongi'nin gözlerine saldırdı. Beyaz ve kör edici olan ışık, havada asılı duran toz zerrelerinin altın gibi parlayarak süzülmesine neden oluyordu. Koridorun sol duvarını süsleyen aralıklı pencerelerin perdeleri kenarlara çekilmiş ve kadife kurdelelerle bağlanmıştı. Güneş ışığı temperli camın içinden içeriye akarak koridorun karşı duvara vuruyordu. Ve koridor zemini, üzerine ışık vuran bir deniz gibi parlıyordu.
Yoongi, ilerde yürüyen Jimin'in gömleğinin yeşiline odaklanarak gözlerini kıstı ve daha hızlı yürümeye başladı. Ana koridora ve çok fazla insanın konuşmalarına kulak kesileceği salonun kapısına ulaşmadan önce kocasını yakalamayı umuyordu. Çünkü şu anda Jimin'e söylemek istediği şeyi birilerinin duymasına gerek yoktu.
Pencere tirizleri yüzünden uzun, keskin karanlık gölgeler ardından güneş ışığının parlaklığı koridor boyunca birbirini nasıl kovalıyorsa Yoongi de Jimin'i aynen böyle takip ediyordu. Ama Jimin, gölgeler tarafından dokunulmamış parlak ışığın ortasında duruyormuş gibiydi ve Yoongi onu tüm bu güzellikten çekip almak istiyordu; bu yüzden nihayet ona ulaştığında yaptığı şey bu oldu.
Jimin'i gömleğinden yakaladı ve kaçmadan önce onu yukarı çıkan merdivenlerin olduğu küçük geçitteki duvara doğru çekti. Çiçekli duvarda, neredeyse iki yüzyıl önce doğmuş bir prensesin portresi asılıydı. Ama bütün o detaylar, Jimin'in şimşek gibi çakan gözlerinin yanında sönük kalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oasis | yoonmin
Fanfiction"Kışın en soğuk zamanında, ben nihayet içimde yenemediğim bir yaz olduğunu öğrendim."