Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yaz geldiği gibi geçmiş ve nehir kenarındaki o günün kuru, kör edici sıcaklığı dağılmıştı.
O gün gerçekten de Jimin'in Altın Yol Bahçesi'ni görmek için son şansıydı. Çünkü güneş tepelerden yayılan bulutlar tarafından yutulmuş, yerini sonbaharın soğuk rüzgarlarına bırakmıştı.
Eylül tüm sertliğiyle Dawyd'in kapısını çalmıştı.
O sıcak günün ardından günlerce yağmur yağmış ve bütün Saray nemli, kasvetli ve huzursuz bir havaya bürünmüştü. Jimin de huzursuzdu; solgundu ve günden güne güçsüzleşiyordu. Yoongi'nin kışlık ceketlerinden birine sarılarak kayıp bir ruh gibi saray koridorlarında geziyor, hapşırıyor, öksürüyor, küçük sızlanma dolu sesler çıkarırken acı çekiyordu.
Geceleri, bütün gururunu yutup soğuktan ve çektiği acıdan dolayı titreyerek Yoongi'ye yapışıyordu. Ağrıyor diye fısıldıyordu çatlamış dudaklarının arasından ve Yoongi onu kollarının arasına çekip bacaklarını birbirine dolaştırıyor, Jimin'in vücudu titremeyi bırakana kadar sırtını okşuyordu.
Jimin yüzünü Yoongi'nin boyun kıvrımına gizliyor ve tam oraya bıraktığı ısırık izini, Yoongi'nin havadaki soğuğa rağmen gergin ve sıcak hissetmesine neden olacak şekilde öpüyor, tenini dudaklarının arasına hapsediyordu.
Böyle yaptığı her seferinde Yoongi onu daha sıkı tutuyordu.
Bir haftalık ısrarlı ve yoğun yağmurdan sonra gökyüzünün rengi açılmış, koyu bulutlar dağılmış olmasına rağmen Jimin pencereyi açmasını reddetmişti. Eylül ayı muhtemelen son sıcaklıkları gösterip kaybolacaktı ama diğer günlerden farklı olarak Jimin o sabah kalkmadı.
Yorganın altına saklanmış, biri onu hareket ettirmeye çalıştığında, sözsüz ve acınası sesler çıkararak sızlanıp durmuştu. Ve nihayet o sabah Saray doktorunun odaya gelmesini kabul etti. Son birkaç gündür doktorun kendisini görmesini şiddetle reddediyordu.
Saray doktoru içeri geldiğinde bir yandan onunla ilgilenirken bir yandan da yatağın yanında duran ve eşini incitmek isteyen herkesin kafasını kesmeye hazır gibi görünen Yoongi'ye ters bakışlar atmakta meşguldü. Ve daha fazla dayanamayıp yorgun bir şekilde homurdanarak ona odadan çıkmasını söyledi.
"Böyle her an patlayacak bomba gibi tepesinde durmanız onu daha iyi hissettirmez, Majesteleri. Bırakın da işimi huzur içinde yapabileyim."
Yoongi bir süre tereddüt etse de Saray doktoru itiraz kabul etmeyen bir bakış attığında odadan ayrıldı. Ama ayrılır ayrılmaz Jimin ile aralarındaki bağın yıpranmış ve zayıf olduğunu hissetti. Omega hasta düştüğü için bağın zayıflaması olasıydı ama bu farklılık Yoongi'yi şaşırttığı için indiği merdivenlerden geri yukarı çıkmış ve odanın önüne kadar geri gelmişti, ama içeri girecek cesareti olmadığı için derin birkaç nefes alıp verdikten sonra pes ederek aşağı indi.
