0.5

475 60 96
                                    

Park Jimin:

"KAPIYI AÇ O*ROSPU ÇOCUĞU!"
Gelen sesle ayağa kalktım. Bu ses Rose'nin sesiydi. Zar zor yattığım yerden kalktım üstüme tişörtümü bile geçiremeden kapıyı açtım.

Rose yarım açık gözlerle bana bakıyordu o içmişti ve cidden komik duruyordu.
"Şerefsizsin sen!"
"Hey hey hey sakin ol, içeri geç konuşalım herkes bize bakıyor"
Rose sinirle göğsümden beni iterek içeri girdi.

Kapısında bizi izleyenlere döndüm.
"Hepiniz gidin zıbarın!"
Herkes hızla giderken kapıyı kapatarak içeri girdim. Rose sinirle bir o tarafa bir bu tarafa gidiyordu.

"Nele oluyo-"
Yediğim tokatla susmak zorunda kaldım. Rose ise ağlamaya başladı
"Sana güvenmiştim! Sana çok güvendim ailemi karşıma alacak kadar çok güvendim!"

"Ben sizi evlendiriyorum çünkü paraya ihtiyacım var! Zamanında senin gibi kaçıp ailemin yanına gitseydim belki onlarda beni kabul ederlerdi ama..."
Diyerek sustu
"Ama ne ?"
Dedim

"Ama o iğrenç evde yıllarca seni bekledim en sonunda kendimi kandırmayı bırakıp Seul'e geldim!"
"Rose şuan sarhoşsun ve ne dediğini bilmiyorsun sonra konuşalım pişman olacağın şeyler söyleme"
"Benim en büyük pişmanlığım sensin jimin..."
Diyince gözlerine baktım.

"...ama seni seviyorum, bu adil mi ?! Beni 5 yıl önce kandırıp ailemin benden nefret etmesini sağlayan beni hamile bir şekilde ortada bırakan senden nefret edemiyorum!"
"H-hamile mi ?"
Rose elindeki şeyi yüzüme fırlattı.

Yere bakınca bir ultrason fotoğrafı olduğunu gördüm. Gülerek elime aldım.
"O-o gün beni terk edip gitmeseydin sana bunu söyleyecektim"
"O nerde ?"
Dedim gülerek, Rose'ye baktım.

"Bilmem...ama umarım cennettedir"
Demesiyle kafamdan aşağıya kaynar sular döküldü.
"S-sen onu aldırdın mı ?!"
Dedim

"Babası olmayan bir çocuğa nasıl bakabilirdim ?! Çalışmam gerekiyordu sende yoktun zaten babamlarda beni evlatlıktan reddetmişti ne yapmamı bekliyordun ?! Senin yüzünden ben..."
Diyip durdu.
"...ben daha çok küçüktüm jimin!"
Diyerek içli içli ağlamaya başladı.

Lanet olsun! lanet olsun! Sinirle kafama vurdum. Rahatımı değil de Rose'yi seçseydim bunların hiçbiri olmazdı.
"Senin yüzünden çok zorluk çektim ben!"
Ağlayan Rose'nin yanına gidip kollarımı ona sardım.

"Biliyorum bu yetmez ama...özür dilerim Rose, yemin ederim hamile olduğunu bilsem seni bırakmazdım, bende zorlandım. Ailem sırf seni seçtiğim için hayatımızı darma dağın etti. Her çalıştığım işten beni kovduruyordu sana bakmak için paraya ihtiyacım vardı bensiz daha mutlu olursun diye düşündüm"

Ağlayarak göğsüme vurmaya başladı.
"Ama olmadım hiç mutlu olmadım, pislik!"
Kollarımı ona daha da sıkı sardım.
"Bende seni çok sevdim Rose...sana hayatımı adayacak kadar çok sevdim"
Diyerek saçlarıyla oynamaya başladım.

Ağlaması yavaşlamıştı.
"Sana çok geri dönmek istedim ama olmadı babam emekli olduğunda o eve geri döndüm. Ama yoktun seni bulamadım. Sonra babam karşıma yuju'yu çıkarttı onunla evleneceksin dedi sen yoktun zaten sevmediğim biriyle evlensem ne olur diye düşündüm..."

"...senin gerçekten orda çalıştığını bilmiyordum seni başta gördüğümde çok mutlu oldum ama karşına seni sevdiğimi söylemek için çıkmamıştım evlenmek için çıkmıştım, bunu kendime hatırlatınca yine kendimden nefret ettim. 5 yıl geçti 500 yıl bile geçse yine de seni seveceğim"
Rose'nin yüzüne baktım.

Uyuya kalmıştı gözümden akan yaşı silerek onu kucağıma aldım. Odama girerek yatağa yatırdım. Yüzündeki saçları geri ittim. Açığa çıkan dudaklarına uzun uzun baktım.

Onun herşeyi benim hayatımdı...dudaklarımı yavaşça dudaklarına bastırdım. Ondan ayrılınca yanına uzanarak ağlamaya başladım.
"Özür dilerim özür dilerim özür dilerim sevgilim"
Diyerek kollarımı sımsıkı beline sardım.

"Ne olursun gitme, bırakma beni...yoksa yine karanlıkta kalırım"
Diyerek kafamı sarı saçlarının arasına gömdüm.
"Seni çok seviyorum"
Dedim ona sokularak

~STİLL WANT YOU~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin