Oturduğum yerden kalkıp esnedim. Bugün pazardı ve ben çok mutluyum! Çünkü iş yok sadece yatacağım.
Yattığım koltuktan kalkarak odama gittim ve dolaptan üstüme rahat birşeyler baktım.
Evin içi zaten sıcak olduğundan üstümdeki hırkayı çıkarıp kenara attım.
Kapı çalınca güldüm Lisa gelmiş olmalıydı.
"Yaa Lalisa!"
Kapıyı açmamla jaehyun'u gördüm. Onun burda ne işi var ?!
"Çok mu erken geldim"
Dedi"H-hayır saat geç ama geleceğinizden haberim yoktu"
Dedim
"Ahh mesaj atmıştım ama"
Elimdeki telefonu açtım.Gıcık Müdür:
Sana gelsem sorun olmaz sanırımAhh keşke daha önce görseydim.
"Meşgulsen gidebilirim."
Dedi
"Hayır hayır lütfen içeri gi..."
İçerinin darma duman olduğu aklıma gelince durdum."Bana 1 dakika ver"
"Tam-"
Kapıyı yüzüne kapattım ve koşarak etrafı toplamaya başladım. Yerdeki tüm eşyaları alıp yerine koyduktan sonra odama koştum. Yatağı hızla kapattım ne olur ne olmaz diye etrafa baktım dağınık birşey kalmamıştı.Hırkamı giyinerek kapıyı açtım.
"İçeri gelebilirsin"
Dedim gülerek jaehyun içeri geçti. Birlikte yürürken koltuğun üstünde gördüğüm sütyende hızla koltuğa atladım."Ne yapıyorsun ?"
Dedi jaehyun
"Ş-şey koltuklara atlamaya bayılırım"
Dedim gülerek, jaehyun oturunca sütyenimi koltuk minderinin arkasına sokuşturdum."Ş-şey bir hazırlık yapamadım
ç-çünkü..."
Durdum, herşeyi berbat etmiştim!
"Ah tanrım"
Diyerek yüzümü ellerim arasına aldım.Jaehyun ellerimi tutarak yüzümden aşağıya indirdi.
"Rose sadece kendin ol yeter"
Onu onayladım ve ayağa kalktım."Pekala ne yemek istersin ?"
"Hmm sanırım tteokbokki ve gimbap"
Gülümsedim, jimin'in en sevdiği 2 yemek"Birazdan hazır olur sen rahatına bak"
Jaehyun ayağa kalkıp çerçeve içindeki resimlere bakarken bende mutfağa girdim.
"Rose hiç evlendin mi ?"
Dedi, bu nerden çıkmıştı ?"Yani bir kez denedim ama olumsuz sonuçlandı"
"İşini neden bu kadar seviyorsun ?"
Dedi merakla, ona baktım.
"Çünkü ben evlenemedim yani evlendim ama mutlu olamadım bu yüzden başkalarını mutlu edeyim istedim ayrıca yaşamak için paraya ihtiyacım var"
Diyerek güldüm."Ama işe ilk girdiğinde bilgilerinde babanın Park Hyun Suk olduğunu gördüm. Bay Park ünlü bir mimar"
Gülümsedim.
"Kişisel sebeplerden dolayı konuşmuyoruz"
"Pekala susuyorum"
Dedi•••••
"Bunu boş olduğumuzda bir kez daha yapalım"
Jaehyun'un dediğiyle güldüm
"Pekala zevk duyarım"
Jaehyun gidince kapıyı kapattım. Kapının çalmasıyla daha yeni oturduğum koltuktan kalktım."Ne unuttun acaba jaehyu- jimin"
"Jaehyun mu ?!"
Dedi, içmişti ve iğrenç kokuyordu.
"İğrenç kokuyorsun"
Dedim burnumu kapatarak"Sen içtiğinde ben sana böyle söylemedim ama"
Dedi
"Ne ?"
Dedim anlamaz bir biçimde, neyi kastediyor bu çocuk ?Jimin bana sarıldı.
"Yaa ne yapıyorsun ?"
"Sadece birazcık böyle kal"
Diyince ofladım ve kollarımı ona sardım.
"Onu mu seviyorsun ?"
Dedi hâlâ sarılırken"Ne şaçmalıyorsun yine ?"
"Ben seni severken SEN ONU MU SEVİYORSUN DİYORUM!"
Onu hızla içeri sokup kapıyı kapattım.
Kendini koltuğa attı.
"Neden bana söylemedin ? Neden söylemedin ? Neden !?"
Dedi"Neyi ? Neyi söylemedim sana ?"
"Neden söylemedin"
Dedi dediği tek şey buydu.
"Neden ?.."
Diyerek uyuyakaldı.Dolu gözlerimle ofladım, onu bu kadar çaresiz bir hale sokacak ne söylememiştim ona ?
Jimin'in gözünden akan yaşı sildim. Üstündeki ceketi çıkarttım ayakkabılarını da çıkarttıktan sonra odadan bir pike getirdim. Üstüne örttükten sonra yanına oturdum.
Saçlarını sevmeye başladım.
"Senden hiçbirşey saklamıyorum"
Dedim kulağına ve yanağına uzun bir öpücük kondurdum.Hemen yanına uzandım kollarımı sımsıkı ona sardım o da aynı 5 yıl önce ki gibi yanına yatar yatmaz kollarını belime sarıp beni kendine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~STİLL WANT YOU~
Fanfiction"Aşk rüzgâr gibidir, onu göremezsin ama hissedebilirsin..." -Jirose