RENGARENK ACILAR

718 218 529
                                    

     


Öncelikle merhabalar küçük bir duyuru yapmak istedim bölüme geçmeden önce, bu bölümde ve diğer bölümlerde bazı okuduğum kitaplardan alıntılar alıp yazdım inan'ın ki hangi kitaplardan alıp yazdığımı hatırlamıyorum, ama eğer sizin okuduğunuz bir kitapsa lütfen yorumlarda belirtir misiniz ? Ona göre o kitabı yazan kişiye habersiz aldığımı ama kitabı hatırlamadığımı ve üzgün olduğumu belirtmek isterim.
Şimdiden hepinize teşekkür ederim ve iyi okumalar dilerim. :)

~1.BÖLÜM~
💫RENGARENK ACILAR💫

💥Yazarın gözün'den💥

      Genç bir kızın hayal kırıklıkları, üzüntüleri, umutları... Her insanın bir umudu vardır, ama kimisi umuduna kavuşmuşken, kimisi de umuduna kavuşanları uzaktan izler.

       Bu genç kızda öyleydi, umuduna kavuşup mutlu olan insanları uzaktan izliyordu, kendisi de biliyordu umutlarına kavuşamayacağını bu yüzden o da bu yola başvurdu yani umuduna kavuşan insanları izleyip, sanki kendi umuduna kavuşmuş gibi mutlu olmaya çalışıyor veyahut üzülüyordu, her bir yanı üzüntüyle kaplıydı sanki, bir hüzün havuzuna düşmüş gibi...

        Ama hala ayaktayken gücünün elbet bir gün biteceğini biliyordu, bitene kadar da umuduna kavuşan insanları uzaktan izlemeye devam edip, sahte de olsa mutlu olmaya çalışıyordu derken birden gücü tükeni verdi, gücünün bittiği gün, sanki her yer hüzünle kaplandı. İnsanlar yavaş yavaş kavuştukları umutlarından koparılıyordu, her yer de bir feryat her yerde bir göz yaşı bulunuyordu derken, gök gürledi ama öyle böyle değil etraf kapkaranlık olmuş sadece gökgürültüsü ve şimşeklerden çıkan o manzara vardı birden düşüverdi genç kızın aklına şu düşünce;

      "Yağan yağmur insanların göz yaşı idi, daha doğrusu kendi içlerine ağlayıp dışarıdan gülen insanların bir simgesiydi." Çöktü bir ıssız duvar köşesine tepesinde cılız bir sokak lambası önünde bir kedi saliseler, saniyeler, dakikalar hatta saatler birbirini kovaladı ama genç kız, ne kalktı oturduğu duvar köşesinden ne de bıraktı düşünmeyi... "Dünya madem bir sınav öyleyse neden her insanın sınavı farklı." Diye ama bilmiyordu ki, her insanın sınavı gücüne göre mesela genç kızın yaşadığı acıyı başka biri, başka birinin acısınıda bu genç kız kaldıramazdı, zaten insanların intihar etme sebepleri de bu değil miydi ? Çektikleri acıları kaldıramama.

        Korkusuzca oturmuş bir uçurum kenarına, seyrediyor dalgaların kıyıya vuruşunu dudağında buruk bir tebessüm ile
      
       O , güzel renkli hareleri doldu dolacak ama sıkıyor işte kendini... Diyor ki kendi kendine; "Şuraya haykırı versem kim duyar ki beni, kim görürde düştüğüm şu lanet bataklıktan çekip çıkarır beni." Artık hissizleşmiş gibi hissediyor kendini, tüm algıları kapalı bir şekilde dalmış gitmiş içindeki düşler ülkesine belki, belki orada birileri beni görür de mutlu olurum diye, ama hiç bir şey istediği gibi gitmemiş kendi içindeki düşler ülkesinde bile, mutlu olamamış...

        Akı vermiş bir damla göz yaşı yanağına, o sırada esen rüzgar alıp götürmüş sanki genç kızın ağlamamasını ister gibi, bıkmış artık umutsuzlukların içinde tek tek umut aramaktan anlamış ki, bu hayatta hiç bir zaman mutlu olamayacakmış yaşadığı şeylerden bir iz taşımış hep beraberinde, hatta bir keresinde okuduğu bir söz gelmiş mırıldanmış, kendi kendine sandığı ama yalnız olmadığı bir zaman diliminde;

       "Her yaşanan şeyin bir izi vardır. Kimi izler zihindedir, kimisi kalpte, kimisi ise ruhta." Kalkmış artık uçurum kenarından tam gitmek için arkasını dönüp bir adım atacakken, vazgeçmiş ve denize, denizdeki kıyıya vuran dalgalara, deniz canlılarına, yıldızlara, ay'a doğru demiş ki; " Acısı çok olanın gülüşü güzel olur." Durmuş  bir kaç saniye, nefeslenmiş ve son olarak; " O zaman en güzel gülüşe sahip tek insan benim." Diye mırıldanmış kendisinin bile zor duyabileceği bir şekilde, bu sefer dönüp gitmiş arkasına dahi bakmadan.

• • • • • • • •

         Genç adam, dikilmiş deniz kenarına elleri cebinde, gözleri yıldızlarda ufuklara dalmış bir şekilde, etrafında bir sürü ses, bir ton kalabalık var ama o takmıyor onları, sadece düşünüyor yaptıklarını, yapacaklarını diyor ki, bazen kendi kendine; "Boşver be çevrendekileri, sen kendine niye yetemeyesin zaten anlamıyor kimse seni..." Ruhunu alıp gidesi var yanında ki sahte suratlı insanlardan uzaklara, daha temiz daha gerçek bir yere, gerçi genç adam başını sokup huzur dolacağı bir yer istiyor derken, deniz dalgalandı birden bire isyan edercesine, ya da bir şey anlatmak ister gibi genç adama...

          Bir söz okumuştu bu genç adam sözü yazan kişi aynen şöyle yazmıştı; "Her insanın bir hayali olmalı, Daha iyi yaşayabilmesi, daha dik durabilmesi için. Ve birde korkuları olmalı, hayallerine bağlı kalabilmesi için..." Ama bir sorun vardı genç adam, hayal kurmayı bilmiyordu...

          O, insanlar arasında acı çeken taraftaydı kısacası insanlar ikiye ayrılır;

           Sevenler ve sevilenler diye ama herkesin unuttuğu bir şey daha vardı, hayalet olan insanlar yani adını taşıyan acı çeken görünmeyen, hepten görünmez olan insanlar...

           Genç adam geçin karıncayı incitmeyi, bir papatyanın yaprağına dahi zarar veremez iken, genç adama verilen zarar genç adamı çok fazla yaraladı ve kendi kendine çevresine koskocaman bir duvar ördü, duvarı yıkmak isteyenlere izin vermedi ve çevresine koyduğu duvarın yıkılmasını engelledi, düştü birden zihnine yaşadıkları, aktı bir damla göz yaşı usul usul yanağına...

Geçmişten Gelen AcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin